Akdeniz'in su altı zenginliği gün yüzüne çıkartılıyor
Adana, Mersin ile Antalya'da yürütülen arkeolojik su altı araştırmaları projelerinde yer alan, sonar tarayıcı sistemlerinden su altı robotuna kadar teknolojik olarak tam donanımlı "Arkeo" adlı gemi, Akdeniz sularının altındaki kültürel mirasın tespitinde önemli rol oynuyor.
Öğrencilere su altı arkeolojisiyle ilgili eğitimin verildiği, dünyanın farklı ülkelerinden gençlerin de staj yapma şansına sahip olduğu gemiyle suyun altındaki tarihi zenginlikler araştırılıyor. ICOMOS ICUCH Genel Sekreteri Doç. Dr. Hakan Öniz: "Türkiye su altı arkeolojisi alanında dünyanın en iyi, en ileri 5 ülkesi arasındadır" dedi.
Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle Adana, Mersin ile Antalya'da yürütülen arkeolojik su altı araştırmaları projelerinde yer alan, sonar tarayıcı sistemlerinden su altı robotuna kadar teknolojik olarak tam donanımlı "Arkeo" adlı gemi, Akdeniz'in su altı zenginliğinin gün yüzüne çıkarılmasında önemli rol oynuyor.
Akdeniz Üniversitesine ait gemide, yapılan su altı araştırma çalışmalarının yanı sıra Türkiye'deki öğrenciler eğitim alma, yurt dışından gelenler de staj yapma şansı buluyor.
Antalya, Mersin ve Adana kıyılarında faaliyet gösteren ve Akdeniz'in su altındaki kültürel mirasını gün yüzüne çıkarmak için çalıştırılan gemideki öğrenciler, günün ilk ışıklarıyla eğitim ve su altı araştırmalarına başlıyor.
Araştırma kapsamında bilimsel ekip öncülüğünde dalışlar gerçekleştiren ve su altındaki tarihi tespit etmeye çalışan öğrenciler, hem deneyim kazanıyor hem de ülkenin tarihi mirasına katkı sağlıyor.
Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi Uluslararası Sualtı Kültür Mirası Komisyonu (ICOMOS ICUCH) Genel Sekreteri Doç. Dr. Hakan Öniz, yaptığı açıklamada, 8 bin 500 kilometrelik kıyı şeridi uzunluğuna sahip Türkiye'nin su altı arkeoloji anlamında son derece şanslı olduğunu söyledi.
Türkiye'de su altı kültür mirasını koruma ve arkeoloji çalışmalarının Osmanlı Dönemi'nde başladığını vurgulayan Öniz, 1874 yılında Eski Eserleri Koruma Yasası'nda Osman Hamdi Bey ve arkadaşlarının denizlerin, nehirlerin, göllerin altındaki tarihi eserlerin devlete ait ve bunların korunmasının gerekli olduğunu oraya koyduğunu hatırlattı.
- Adana'da envanter çalışması
Öniz, Akdeniz Üniversitesine ait 27 metre uzunluğundaki 20 kişi kapasiteli ve en ileri teknolojilere sahip "Arkeo" adlı gemide öğrencilerle beraber Akdeniz'in su altında çalışmalarını yaptıklarını kaydetti.
Mersin ve Antalya kıyılarında çalışmalar gerçekleştirdiklerini dile getiren Öniz, kısa süre önce Adana'nın da su altı varlıklarının tespiti ve buradaki antik limanların gün yüzüne çıkarılması için envanter oluşturma çalışmalarına başlandığını söyledi.
Gemilerinde yanal taramalı sonardan, deniz tabanını tespit etmeye yarayan aletlere ve su altı robotlarına kadar her türlü teknolojik imkanın bulunduğunun altını çizen Öniz, şöyle devam etti:
"Biz ülkemizin Akdeniz kıyılarında ağırlıklı olarak çalışıyoruz, Öyle muazzam bir ülke kıyısında yaşıyoruz ki ilk tarihin, coğrafyanın, tarımın, hayvancılığın, paranın, yelkenli denizciliğin ve buna benzer birçok ilkin dünyada ortaya çıktığı kıyılarda ve su altındayız. Doğal olarak binlerce yıllık bu miras suyun altında da devam ediyor. Yalnızca gemi batıklarına değil, örneğin neolitik dönem dediğimiz günümüzden yaklaşık 7 bin sene öncesinde yerleşilmiş ve günümüzde suyun altında kalmış yerleşimleri de inceliyoruz. Geçmişten günümüze kalan yapılar, batıklar ve bunun dışındaki her bir kalıntı su altı arkeolojinin inceleme alanına giriyor. Bu bahsettiklerimin hepsi bugüne kadar Antalya ve Mersin sahillerinde bol bol bulundu, şimdi sıra Adana sahillerinde."
- "Su altında birçok batılı ülkenin önündeyiz"
Öniz, su altı arkeolojisi yüksek lisans programlarından mezun olan öğrenci sayısının 30'u geçtiğini dile getirerek, şöyle konuştu:
"Türkiye su altı arkeolojisi alanında dünyanın en iyi, en ileri 5 ülkesi arasındadır. Bunu çok net söyleyebilirim. Sayıca bakıldığında ülkemizde faal 5, 6 ekip bulunsa da dünyada en iyilerden olduğunu söyleyebilirim. Bizim ekip sayımız İngiltere'dekinden, İtalya'dakinden, Fransa'daki ekip sayısından daha az değil. Birçok ülkede bu alanda bilimsel faaliyet hiç yok. Örneğin Almanya'da su altı arkeolojisinin akademik eğitim programı yok. Almanya'da su altı arkeolojisi Türkiye ile kıyasladığınızda çok daha geriden geliyor. Buna benzer birçok gelişmiş batılı ülkenin önünde olduğumuz söyleyebilirim."
UNESCO'nun 2001 yılında su altı kültür mirasının korunması amacıyla bir sözleşme ortaya çıkardığını hatırlatan Öniz, 60'a yakın ülkenin bu sözleşmeye imza atarak taraf devlet haline geldiğini belirtti.
Öniz, kendilerinin de UNESCO ile 2012 yılında Selçuk Üniversitesinin liderliğinde UNESCO Su Altı Arkeolojisi Unitwin Network'u kurduklarını, bu faaliyetlerin Akdeniz Üniversitesinde devam ettiğini kaydetti.
Selçuk Üniversitesi arkeoloji bölümü 3. sınıf öğrencisi Kardelen Gerçek de iki yıldan bu yana "Arkeo" gemisinde araştırma çalışmalarına katıldığını, su altı arkeolojisiyle ilgilenmenin bu alanda bir ayrıcalık olduğunu kaydetti.
Yüksek lisans öğrencisi Günay Dönmez ise 5 yıldan bu yana gemide çalıştığını, su altını araştırmanın yanı sıra gemide teknik konularda bazı donanımları kullandığını ve büyük deneyim kazandığını belirtti.