Kilyos’ta batan tekneden sağ çıkan iki kardeş o anları anlattı
Kilyos’ta Rus tankerinin çarptığı balıkçı teknesinden sağ çıkan iki kardeş tüyleri diken diken eden o anları anlattı. Tankerin, çarpışmadan sonra kendilerini adeta ölüme terk ettiğini söyleyen iki kardeş babalarının cesedinin bulunmasını istiyor.
10 Ocak sabahı Kilyos açıklarında “Dursun Ali Coşkun” isimli Türk balıkçı teknesi ile “GLARD 2” isimli Rus tankeri çarpışmış, kazada 3 balıkçı kurtarılırken 3 balıkçı ise denizde kaybolmuştu. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı TCG Alemdar denizaltı kurtarma gemisi ve Sahil Güvenlik ekiplerince yürütülen çalışmalar sonucunda kayıp balıkçılardan ikisinin cesedine ulaşılmıştı. Kayıp balıkçılardan Yusuf Coşkun’un cesedi ise tüm çabalara rağmen bulunamamış, arama çalışmalarına ara verilmişti. Kaza esnasında babaları Yusuf Coşkun ile aynı teknede bulunan Dursun Ali Coşkun ve ağabeyi Fatih Coşkun tüyleri diken diken eden o anları anlattı. Teknelerine çarpan Rus tankerinin çarpışmadan sonra kendilerini fark etmesine rağmen yardımda bulunmayarak yoluna devam ettiğini söyleyen Fatih Coşkun, “Bizi orada ölüme terk ettiler. Teknemizi batarken gördüm, babam gidiyor babam dedim” şeklinde konuştu ve gözyaşlarına boğuldu.
“Ne bir far ne bir anons ne de bir ışık gelmedi”
Hiç beklemediği bir anda Rus tankerini karşısında gördüğünü söyleyen Fatih Coşkun, “Gemi bize yaklaşırken 5-10 metre kala sisin içerisinden geminin burnunu gördüm. Bunun üzerine makinelere yol verdim ama yol vermeye kalmadan balb motorun tam ortasından merkezledi ve kaldırmaya başladı. ‘Kaptan, kaptan’ diye bağırmaya başladım ama gemiden herhangi bir hamle görmedim. Gemi kendi halinde bırakılmış gibiydi. Çarpmadan önce herhangi bir far, ışık, telsiz anonsu gibi bir uyarı vermediler. Gemi kendi halinde, otomatik pilota bırakılmış şekilde gidiyordu. Bize bordadan bindirince bağırmaya başladık. Gemi hala yoluna devam ediyordu. Ben ‘Kaptan, ne olursun dur’ diye bağırıyordum ama o yoluna devam ediyordu. O esnada gemide iki kişinin baş tarafına doğru koşmaya başladığını gördüm. Bir süre sonra gemi hareket halindeyken üzerime ışık tuttular, daha sonra köprü üstüne bildirdiler sanırım durumu ve gemilerini boşa aldılar. Bizim teknemiz sular içerisinde gemiden ayrılırken alabora olmaya başladı. Ben de yanımdakilere ‘Kendinizi denize atın, tekne alabora olacak’ dedim. Kendimizi denize attık, bir süre sonra yeniden bir araya geldik. O esnada kardeşim ‘Ağabey, hakkını helal et. Ben boğuluyorum’ deyince ona ‘Sakın kendini bırakma, çocukların var, benim gözümü arkada bırakma’ dedim. O da ‘Ben artık dayanamıyorum’ deyince kolundan tuttum ve çıkarmaya çalıştım” dedi.
“‘Kaptan, bizi kurtar’ diye bağırdım, ölümü hissettim”
Denizin ortasında soğuktan donmak üzereyken adeta ölümü hissettiklerini söyleyen Fatih Coşkun, “Bir yandan da ileride boşta bekleyen gemiye doğru ‘Kaptan ne olursun kurtar bizi’ diyerek bağırıyorduk. Onlar ise ışıkla kendi gemilerinin çarpan yerine bakıyordu. Bize ışık ya da projektör tutmadılar, herhangi bir yardım gelmedi. Sanki ölmemizi bekler gibiydiler. O an bir yandan babamı bir yandan da diğer mürettebatı düşünmeye başladım. Su soğuktu, 5-6 dakikadır o soğuk suyun içindeydik. ‘Kaptan ne olursun bizi kurtar’ diye bağırmaya devam ettik. Ölümü hissetmeye başladık. Kaptana avazımızın çıktığı kadar bağırdık ama yardım eden kimse olmadı” şeklinde konuştu.
“Allah’a el açtım, ‘Ne olur duysun sesimizi’ dedim
“Umutsuz ve çaresiz bir şekilde beklerken karanlığın içerisinde bir gemi gördüm” diyen Fatih Coşkun yaşadığı tarifi mümkün olmayan duyguları, “Sonra bir an etrafıma baktım ve karanlıkta uzaktan teknelerin geçtiğini gördüm. Üzerinde yeşil ışık yanan bir teknenin bize doğru geldiğini fark ettim ve ‘Allah’ım ne olur bize geliyor olsun’ dedim ama o açığa doğru yöneldi. Bağırmaya devam ettik. Ben gemiyi tanıdım, adı ‘Mahmut Sefa’ idi. Kardeşim Ali’den bağırmasını istedim ama o ‘Ağabey, ben tükendim. Artık bağıramıyorum’ dedi. Ben de diğer arkadaşla birlikte bu kez ‘Mahmut Sefa’ şeklinde bağırmaya başladım. Allah’a el açtım, ‘Ne olur Mahmut Sefa duysun sesimizi’ dedim. Sonra Allah’ın hikmeti, tekne bir anda karanlığın içerisinden tekrar bize doğru döndü ve üzerimize yanaştı. Bizim teknemiz ise ağır ağır kafadan gömülmeye başlamıştı. Bizi Mahmut Sefa’ya aldılar, hepimiz bir yandan titriyor bir yandan da ağlıyorduk” sözleriyle anlattı.
“Babam gidiyor, babam”
Kendisi kurtulmuş olsa da babasını henüz bulamamış olmanın verdiği üzüntü ve endişeyle telsize sarıldığını söyleyen Fatih Coşkun, “Kendimi çok bitkin hissediyordum ama o halde yukarıya, kaptan köşküne çıktım ve telsizin yerini sordum. Sonra telsizi elime alıp, ‘Amca gel, teknemize gemi çarptı. Bizi batırdılar, alabora ettiler. Babamlar, ötekiler yok‘ dedim. Tekneyi yavaş yavaş gömülürken gördüm. Su üstünde yalnızca arka tarafı kalmıştı. O şekilde gömülürken baktım ve ‘Babam, babamlar gidiyor’ dedim. Babamızın bulunmasını istiyoruz” diye konuştu.
“Kurtulamasaydık kimse orada olanları bilmeyecekti”
Fatih Coşkun sözlerini bitirirken, başka bir balıkçı teknesi tarafından kurtarılmamış olsalardı akıbetlerinin bilinmiyor olacağını söyledi ve “İnsan hayatı bu kadar ucuz olamaz. Eğer bizi balıkçı teknesi kurtarmamış olsa ve boğulsak o Rus gemisi kaçıp gidecekti. Biz de ‘Dursun Ali Coşkun isimli balıkçı teknesi kayıp, 6 mürettebattan haber alınamıyor’ şeklinde haber olacaktık. Bir insan hayatı nasıl bu kadar basit olabilir. Sonradan duyduğuma göre bize çarpan gemi yabancıymış, vicdanları yokmuş onların. Allah razı olsun, bize bütün yardımı yine kendi insanımız yaptı” dedi.
Rus tankerinin çarparak alabora ettiği balıkçı teknesinde ölüm kalım savaşı veren bir diğer isim Dursun Ali Coşkun yaşadığı korku dolu anları güçlükle anlatırken, bitkin düşerek pes etmek üzereyken ağabeyinin desteğiyle yaşama tutunduğunu söyledi.
“Gemi bizi 6 dakika sürükledi, durunca alabora olmaya başladık”
Hava almak için teknenin borda kısmına çıktıktan kısa bir süre sonra çarpmanın etkisiyle bir anda kendini denizde bulduğunu söyleyen Dursun Ali Coşkun, “Kaza olmasıyla birlikte teknemiz yan yattı. Gemi bizi o halde hiç durmadan 6 dakika kadar sürükledi. Ben o esnada denize düştüm, babam ve boğulan diğer arkadaşlarımız ise kamaradaydı. Gemi 6 dakika sonra geri yaptı ve geri yapmasıyla birlikte gemimiz alabora olmaya başladı. Ben bordadan çıktığımda babama ve diğer arkadaşlara seslendim ama kimseden cevap gelmedi. Ben o zaman babamın boğulduğunu anladım, çünkü bir hayli zaman geçmişti ve hiç ses yoktu. Biz de suyun içerisinde mücadele ederken yorulduk, kendimizi bıraktık. ‘Ben boğuluyorum artık’ deyince ağabeyim, ‘Biraz daha dayan, tekneye doğru yüzelim” dedi ve tekneye doğru yüzmeye başladık. Sonra tekneye tutunduk ama bir yandan da suyun içine doğru gömülüyorduk" ifadelerini kullandı.
“Gemi bize hiç yardımda bulunmadı”
Teknelerine çarpan geminin kendilerini adeta ölüme terk ettiklerini belirten Dursun Ali Coşkun, “Gemi bu süreçte bize hiç yardımda bulunmadı. Ne bir sal indirdi, ne simit attı, ne de bize yardım için bağırdı. Kısacası yardım etmek için hiçbir hamle yapmadı. Kazadan önce de, ne bir far yakma, ne bir siren çalma, ne de bir telsizden bağırma olmadı. Hiçbir uyarıda bulunmadılar, direkt çarptılar. Elbette kaza olabilir ama bize hiç yardımda bulunmadılar. Bizi denizin üzerinde öylece bıraktılar. Tekne batmış olsaydı şu an üçümüz de yaşamıyor olurduk. Çevrede teknesiyle dolaşan Samsunlu bir arkadaşımız vardı. Allah razı olsun, bizi gördü ve teknesine aldı. Arkadaşımızın teknesine bindikten bir süre sonra kendi teknemizin tamamen suyun içerisine gömüldüğünü gördük. O esnada bize çarpan gemi de kaçmaya başladı. Ağabeyim, bindiğimiz teknenin telsizini kullanarak diğer teknelere gemimizin battığını söyledi. Diğer balıkçı arkadaşlar kısa sürede olay yerine gelerek babamı ve kaybolan öteki arkadaşları aramaya başladı ama hiçbirinden eser yoktu” diye konuştu.
“Bize çarpan gemi kaçmak istedi, Sahil Güvenlik Ekipleri izin vermedi”
Dursun Ali Coşkun, çarpışmadan sonra Rus tankerinin kaçmaya çalıştığını belirterek, “Sağ olsunlar, Sahil Güvenlik Komutanlığına bağlı botlar da çabucak olay yerine geldi. Geminin önce demir yerine doğru hareket ettiğini, sonra da boğaz ağzına doğru kaçmaya çalıştığını öğrendik. Sahil Güvenlik Botları gemiyi boğaz ağzında çevirip tekrar demir yerine getirdi. Arama çalışmaları 3-4 gün boyunca hızlı bir şekilde devam etti, iki arkadaşımız bulundu ama babamızı bulamadık. Şu an aramalar biraz durdu gibi. Sağ olsunlar, TCG Alemdar gemisi ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca ilk günler hızlı bir şekilde aramalarını yaptılar, şu an da su üstünde aramalar yapılıyor. Biz o teknenin içerisinde babamızı bulamadık. Bir gün ölüm oldu ama babamıza ulaşamadığımız için evimiz hala cenaze evi, adeta her gün bir ölüm var. Denizden her çıkan cesede koşa koşa “Acaba babamız mı?” diyerek gidiyoruz. Biz, babamızın bulunmasını talep ediyoruz. Devletimiz, olayın ilk anından beri hep yanımızda oldu. Yanımızda olduklarını bilmek güzel ama babamızı istiyoruz” dedi.
Kilyos açıklarında Rus tankeri “GLARD 2”nin çarpması sonucu alabora olan gemiden sağ çıkan iki kardeş Fatih ve Dursun Ali Coşkun, babaları Yusuf Coşkun’un bulunması için arama çalışmalarının sürdürülmesini bekliyor.