Tersanede yapılan sanat eserleri meydanları süsleyecek
Dünyanın yaşayan en eskisi, 565 yıllık Haliç Tersanesi, bu kez sadece gemilere değil, metal talaş tozları ve atık saç parçalarından sihirli dokunuşlarla heykeller yaratan sanatçılara ev sahipliği yaptı.
Her şey, bakmak değil, görmekle ilgili. Ne çok bakan var, hangisi görebiliyor baktığını? Siyasal bir şey değil, sanatsal, mimari bir bakıştan bahsediyorum! Haliç Tersanesi’ne bir gün bir heykeltraş ziyarete geliyor. Tesviye, torna atölyelerini gezerken yerdeki metal taşları, atıkları, talaş tozu gibi metal artıklarını görünce heyecanlanıyor. “Bunlar çok değerli, bunlardan çok güzel heykel yapılır, hatta zaten bunlar bu haliyle bile heykel gibi” diyor. Ve tersanedeki atıklardan heykel yapma fikri böyle doğuyor.
İKİ HAFTADA YAPILDI
Bir süre önce İBB Şehir Hatları Genel Müdürü olarak atanan Sinem Dedetaş, İBB Kültür ile birlikte İnşa Atölyesi’nde “Tersane-i Amire’de Çağdaş Sanat” etkinliği düzenliyor. Tersanedeki zanaatkarlar ve yedi heykeltraş, heykeltraş Kemal Tufan’ın küratörlüğünde, tersanenin yerlere dökülüp saçılmış atık malzemelerinden heykeller yaratmak için çalışmaya başlıyor. Heykeltraşlar Sevgi Karay, Ayla Turan, Kadriye İnal, Bülent Çınar, İlker Yardımcı ve Bahadır Çolak çalışmaya başlarken tersanenin yıllanmış ustaları biraz şaşkın, biraz tedirgin. Hele bu kadınların o metal parçalarını ne yapacağını çok merak ediyor. Ne zaman ki kadın sanatçılar, iş kıyafetlerini giyinip, kaynak makinelerini ellerine alıp metal parçalarını kesip biçmeye, çekiçle hamur gibi yoğurmaya ve giderek şekillenen eserler yaratmaya başlıyor, heyecanla yardımcı oluyorlar onlara, kesmeye, bükmeye, inançla, keyifle. Bu çok zevkli atölye çalışması iki hafta sürüyor ve sonunda eserler ortaya çıkıyor. Şimdilik yaratıldıkları yer olan Haliç Tersanesi’nde bekleyen heykeller buradan Kadıköy’e gidecek ve bir süre Kadıköy Belediyesi tarafından yeni restore edilen Gazhane’nin bahçesinde sergilenecek. Daha sonra ise İstanbul’un farklı kamusal alanlarına yerleştirilerek halkla buluşacak.