Balıkçı gemisi değil entegre fabrika
Türkiye, gemi ve yat sektöründe yenilikçi üretimi ve yüksek mühendislik çalışmaları sayesinde denize entegre, ‘fabrika gibi’ gemi üretiyor. Bu özel yapım gemilerde aynı anda balık tutulup, ayıklanıp, donduruluyor, un haline getiriliyor.
Türkiye’de denizlerin cefakâr balıkçı tekneleri herkes için önemli bir simge. Buradan aldıkları ilhamı yenilikçi çözümlerle destekleyen Türk gemi yat ve hizmetleri ihracatçıları, dünyanın denizcilikle ünlü ülkelerine, adeta birer fabrika olan özel üretim balıkçı gemileri satıyor. Gemi yat ve hizmetleri sektörünün 2020 ihracatı 1.3 milyar dolar oldu. Sektör, ihracatını 2019’a kıyasla yüzde 31.9 artırarak, ihracatını en çok artıran sektör oldu. 2020’de en çok ihracat gerçekleştirilen ülke, 366 milyon dolar ile Norveç olurken, 237 milyon dolarlık ihracatla Marshall Adaları ikinci, 139 milyon dolarlık ihracatla Rusya üçüncü oldu.
‘Özel çalışıyoruz’
Gemi, Yat ve Hizmetleri İhracatçıları Birliği Başkanı Cem Seven, pandemi gibi olağanüstü bir dönemde, tüm ülkelerin ihracatı düşerken, Türkiye’nin önemli bir artış sağladığını vurguladı. Seven, “Gemi inşasında Japonya, Çin, Güney Kore gibi ülkeler, büyük tonajlı gemiler yapıyor. Biz ise tamamen özel üretim alanını seçtik. Bizim güçlü olduğumuz taraf özel yapım gemi inşası. Balıkçı gemileri, yolcu ve araç taşıyan feribotlar, römorkörler konusunda yüksek mühendislikle çalışıyoruz. Şöyle düşünün; denizde, balığı tutup; aynı zamanda ayıklanmasından buzlanmış şekilde saklanmasına, un haline getirilmesine kadar tüm işlemleri sağlayan bir fabrika var. Entegre bir tesisin denize taşınmış hali” dedi. Seven, Türkiye’de sektörün; inovasyon gücüyle uzaktan kumandalı, otonom, sadece LNG gazıyla çalışan, sadece elektrikli gemiler gibi pek çok üretim yaptığını vurguladı.
‘Potansiyel yüksek’
Türkiye’nin artan ihracat oranıyla dünyada 21. sıradan 15. sıraya yükseldiğini kaydeden Cem Seven, özellikle Avrupa Birliği sınırlarına yakınlık sayesinde oluşan rekabet avantajının etkilerine dikkat çekti. Seven, “Bir Avrupa ülkesinin Çin ve Güney Kore’den gemi, yat alması siparişinin gelmesi başlı başına maliyet. Lojistik olarak da çok cazip bir ülkeyiz. Ama bulunduğumuz konum halen potansiyelin altında. Kapasiteler yüzde 50 seviyesinde... Çok rahat 2 milyar dolar ihracat seviyesine gelebiliriz. 2021’de hedef ise 1.4 milyar dolarlık ihracat” dedi. Türkiye’de 70’in üstünde tersane bulunduğunu aktaran Seven, bunların 20’sinin gemi ve yat ihracatı yapanlardan oluştuğunu söyledi. 2020 yılındaki ihracat artışının istihdama da yansıdığını anlatan Seven, SGK kayıtlarına göre 30 binin üzerindeki çalışan sayısının 50 bine ulaştığını belirtti.
‘Finansman sorunu ket vuruyor’
Gemi yat ve hizmetleri ihracatçıları tüm dünyada; müşterisinden iş avansı alıp, müşterisinin istediği teminat mektubunu vererek çalışıyor. Ancak bu süreç Türk ihracatçılar için birkaç yıldır değişti. Cem Seven, değişen süreci ve sektörün önündeki engelleri anlatırken, çözüm önerilerini de sundu:
“Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının da not düşürmesiyle, yabancı ülke müşterileri Türk bankalarının teminat mektubunu kabul etmeyeceklerini belirtti. ‘Bunu bir Avrupa bankası üzerinde de teyit ettirin’ dediler. Bir Avrupa bankasının kapısını çaldığımızda ise, 1.5 yılda bitecek gemi için vadeyi uzun buluyorlar. Bizler de bir kısmını özkaynak bir kısmını ise kredi kullanarak sağlamaya çalışıyoruz. Ancak yüksek kredi faizleriyle bu zaten sürdürülebilir değil. Mesela bir mega yatı üretmek 2 yıl sürüyor. Bazen de özellikle böyle bir dönemde bilançosuna bakıp biraz zayıflık gören banka, kredi bile vermiyor. Önerim ise; bu işte devlet tarafına Eximbank ile büyük iş düşüyor. Eximbank’ın bu işi üstlenmesi, ‘ben denizcilik için yurtdışından şu bankayla anlaştım, şu kadar limit aldım, bana gelin benim teminatlarımı kabul eden bankadan alın’ demesi lazım. Ya da bir ihtisas bankacılığı oluşturulup, kredilerimizi onlar değerlendirmeli.”