Tersaneler Kapanma Noktasında
Zonguldak'ın Ereğli ilçesinde faaliyet gösteren Ustaoğlu Gemi Yat Sanayi sahibi Ali Arıkan, 2 yıl önce firma olarak krizin geleceğini tahmin ettiklerini, o günden bu güne kadar ne çek ne senet nede kredi kartı kullanmadığını belirtti.
Kdz. Ereğli'de faaliyet gösteren Ustaoğlu Gemi Yat Sanayi sahibi Ali Arıkan, tersanelerdeki krizi değerlendirdi. Kriz nedeniyle zor günler geçirdiklerini belirten Arıkan, 2 yıl önce krizin geleceğini tahmin ettiklerini ve ona göre bir takım önlemler aldıklarını söyledi. Arıkan “Bundan iki yıl önce krizin geleceğini biz firma olarak tahmin ettik. O zaman mal temini yaptığımız firmalara ben bundan sonra çek senet hatta kredi kartı kullanmayacağım. Ay sonunda borcum kadar size havale yapacağım. Bunu kaldırabiliyorsanız benimle alış veriş yapın dedim. Çalıştığım firmalardan hiç biri 'Çalışmayacağım' demedi ve ben o günden bu güne kadar çek senet veya kredi kartı kullanmadan geldim” dedi.
Kriz ile ilgili üç haftada bir gün personelle toplantı yaptıklarını belirten Arıkan, “3 haftada bir elemanlarımızla toplantı yapardık. Bu süreçte çalışanlarımıza da aynı tavsiyelerde bulundum. Durumlar kötüye gidecek. Dikkat ediniz hatta kredi kartı olanlar şimdiden kartlarını kırsın atsın. Kazancınız kadar ise o kadar harcama yapmaya özen gösterin imkanınız varsa üç beş kuruşunuzu bir köşe koyun. İleride çok lazım olacak diye tavsiyelerde bulunduk. Bu tavsiyelere uyanlar hayatlarını düzenli olarak devam ettiriyorlar. Uymayanların da sonunu herkes biliyor. Önce tasarrufa geçmek ve harcamaları kısmak masrafları en makul seviyeye getirmek istedik. İşi olabildiğince çabuk bitirmek ve şirketi gereksiz borçlanmalara karşı tedbir almak için gerekli çalışmalar yaptık. Çok ileriyi göremiyoruz ama ileride bizi daha kötü günlerimi bekliyor yoksa rahatlama dönemimi başlayacak. Onu şimdiden kestirmek çok güç. Karabulutların dolaştığını iki yıl önce gördük. Ama şimdi bir tahminde bulunmak çok zor. Evde borçlanmayan iş hayatında da zorlanmaz. Ev ekonomisine benzer bu, insan gelirine göre harcamalı. Büyüklerimiz 'Yarına bir bardak su bırakın, bir köşenize kefen parası koyun' derlerdi. Birde bu işte tersanelere başladık akışlar güzel oldu. Hazır olmadığımızda işler kucağımıza düştü” dedi.
2 AY SONRA KAPIYA KİLİT VURURUZ
Avrupa standartlarında gemi imal etmeye başladıklarında krizin baş gösterdiğini belirten Ali Arıkan, “Avrupa standartlarında gemi imal etmeye başladığımızda kriz baş gösterdi. İşi öğrendik işler kesildi durdu. Krizin ana sebebi Dünya Ticaret Hacminin daralması. Deniz taşımacılığı düşünce gemi talepleri düştü. Birde bu sektörde çıkarlığını yapmayan direk patronluk yapmak isteyen firmalar girdi. Büyüklerimiz 'Çıraklığını yapmadığın işte ustalık yapamazsın' derlerdi. Maalesef bazı firmalar bu şekilde bu sektöre girince kalite düştü ve bu hale geldi. Bizim tersanemizin 9 gemisi iptal edildi. Ben isteseydim 19 gemi bağlantısı yapardım. Ama ben o zaman iki yıllık bağlantı yaptım ve yapabileceğim kadar bağlantı yaptım. Şu anda iki gemi var kızakta bu iki gemi iki ay içinde teslim ederiz. Sonrası derseniz bende bilmiyorum kapısına kilit vururuz” diye konuştu.
DÜNYAYI KASIP KAVURAN İKİ ÜLKE VAR
Krizden kurtulmanın yollarını anlatan Ustaoğlu Gemi Yat Sanayi sahibi Ali Arıkan, “Şimdi tersaneler bu krizden nasıl kurtulur derseniz. Dünyayı kasıp kavuran krizde büyüyen ve kendini geliştiren iki önemli ülke var. Birincisi Çin ikincisi Kuzey Kore bunlar hem büyüdüler hem de çok güçlendiler. Bu ülkelerde devlet ve hükümetler firmalara sahip çıktı. Bizde olduğu gibi onlarda da Avrupalılar gemileri iptal ettiler. Ama devlet 'Durmayın gemileri bana yapın' dedi. Devlet tersaneler 'Size ne lazımsa karşılanacak. Saç isterseniz saç, para isterseniz 5 yıl ödemesiz ve çok düşük faiziyle para durmayın çalışmaya devam edin. Ben gemileri satarım satamazsam gemi filomu genişletirim' dedi. Tersaneler bu güvenceyi alınca gemileri devlet için yapmaya başladılar. Dünyada en büyük gemi taşıma filosu Yunanlılarınken şimdi Çin devleti hepsini solladı. Biz ne yaptık işsiz kaldık. Devlet işsiz kalan elemanlara ve çalışanlara 'Git evinde yat ben sana 6 aylığına para vereceğim' diyor. Ben bunu kabullenemiyorum. Evinde yatacağına üretimde kalsın sen devlet olarak bana iş bul ve ben senin 6 boyunca boş boş para verdiğin çalışanları çalıştırayım. O elemana para vereceğine iş sahibine parayı ver de oda onu çalıştırsın. İşçiler 6 aydır çalışmıyorlar. Düşünebiliyor musunuz işten soğumuş bir elemanın durumunu. İş disiplini kalmamış yatmaya veya yatarak para kazanmaya başlamış ne olacak bu elemanların durumu. Ben şundan korkuyorum. Türkiye'de 160 tersane olduğu halde iki elin parmağı kadar düzgün ve problemsiz tersane kalmadı. Yarın bir Avrupalı geldiği zaman bana 'Gemi yap' dese ve 'Getir bakalım dosyalarını çıkar bakalım bilançolarını' diyecek. Senden bilanço isteyecek haklı olarak. 'Piyasaya borcu var mı? SGK borcu var mı? Vergi borcu var mı?' diye sorduğunda temiz kaç tane tersane çıkacak. 160 tersaneden kaç tanesi bunları verebilecek? Sektör kötüye gittiğinden bilânçosu düzgün olan tersane sayısı her geçen gün azalıyor. Bir firma ihalelere giremiyor neden vergi borcu var SGK borcu var. Niye giremiyor çeki yazılmış. Korkum işte bu. Düzgün firma kalmayacak ve tersane kalmayacak” dedi.
BEN İŞ İSTİYORUM
Kendisinin tersaneci olarak para istemediğini belirten Arıkan, iş istediğini söyledi. Arıkan, “İrfan Erdem'in dediği gibi belli yaştaki gemiler için teşvik çıkar. Örneğin 25 yaş üstü gemileri hurdaya çıkartırsan sana teşvik vereceğim diyerek devlet öncülük yapmalı. İş o zaman kendiliğinden açılacaktır. Birde armatör finansman bulamazken üzerinde yüzde 18 KDV yüklendi. Bu aşamada KDV kalkmalı olmazsa olmazlardan iki tanesi bu. Bunlar sağlandığında da tersanelere bir akış sağlanacaktır. Ayrıca tersanelerin ayakta kalması sağlanacaktır. Hele bazı tersaneler var yatırıma yakalanmış borçlanmış. Bunlara da yine hibe yapma ama merkez bankasının faiz oranında üç beş yıl geri ödemesiz uzun vadeli kredi imkanı sağlamalı. Onlarda bu dönemi yarasız geçirsinler ayakta kalsınlar. Tersanecilik şu anda kanser oldu. Artık ağrı kesiciler fayda etmemeye başladı. Bundan sonra yeşil reçete lazım. Sanayici Türkiye'nin neresinde görülüyor ben bunu bir türlü anlamadım. Sanayici bir bankaya kredi istemeye gittiğinde pantolonuna kadar banka istiyor. Sanayici ne yapacak zor şartlarda alacağı krediden sonra işçi çalıştıracak vergi verecek SGK para ödeyecek ve KDV ödeyecek. Ama bir otomobil almaya gittiğinde bütün kolaylıklar sağlanıyor. Biri tüketici biri üretici istihdam sağlayıcı. Bir ticaret adamı bankaya gittiğinde kredi alamıyor. Türkiye'de yüzde 25 KDV, yüzde 25 ÖTV, yüzde 50 de devletin cebine gidiyor. Ben başka bir şey düşünemiyorum. Benim bu sene vergi rekortmeni olduğumu düşün. Ama öyle olmuş ki vergisini ödeyememiş. Hemen gece bütün hesaplarına el konuluyor. Kısaca sanayicinin boynuna yağlı ilmiği geçiriyorsun ve sallandırıyorsun. Ben şunu isterim devletten ya da hükümetten ben hakikatten bu parayı aldım ve zevk sefa içinde yediysem, lüks içinde yaşamışsam, yetkililerden ben lüks içinde hovardaca para harcadıysam, o zaman benden hesap sor. Benim tüm malım satılsın ve boynuma yağlı ip geçirilsin. Ama peşi gelecek diye alacağımı alamamışsam ve vergimi ödeyememişsem, peşi gelecek diye gemilerimiz iptal olmuşsa, o yüzden borçlandıysam, yatırım yaptıysam, vergimi ödeyemiyorsam ben o zaman devleti hükümeti baba bilirim. Babam neyse onlarda büyüğümüz. Ben olumsuzluklardan dolayı kötü duruma düştüysem bana hibe yapma ama ötele. Faizsiz bana kredi imkanı sağla. Zaman ver bana benim ayakta kalmam için. Bana ilaç ver bana oksijen ver ben hayatta kalayım. Bana sermeye ver de ben yine vergi vereyim KDV vereyim. Adam çalıştırayım babalık görevini yerine getir. Boynuma ip geçirme. Ereğli tersaneler bölgesinde tersaneler kapılarına kilit vurmak üzereyken Alaplı'da yapılması düşünülen tersaneler bölgesi için şu aşamada yatırım yapmak bence gereksiz. Paran varsa harcamak istersen yapabilirsin. Çünkü bu kötü gidişatın sonu bir gün bitecek” diye konuştu.
LİMAN ALAPLI İÇİN BÜYÜK BİR ŞANS
Alaplı'da yapılacak olan bir limanın Alaplı için şans olduğunu ve ilçenin gelecekte gerçek bir sanayi kentine dönüşeceğine inandığını belirten Arıkan, “Alaplı'da Ahşap yatçılık sektörü de bölge için ekonomik bir getiri olacak. Fakat bir sorun var oda dış mendirek. Dış mendireği kesinlikle devlet kendisi yapmak zorundadır. AYTEK Kooperatifindeki 40 üye ne yaparsa yapsın o yatırım altında ne para olarak kalkabilir ne zaman olarak kalkabilir. Alaplı'daki tüm insanlar marketçiler bakkallar esnaflar ve sivil toplum örgütleri bir araya gelerek Ankara'ya gitmeli ve bu dış mendirek ve koruma mendireği için devlettin yapması için yardım istemelidir. Alaplı'da yapılması düşünülen Liman projesi şehrin içinde kalmaması durumunda güzel bir yatırım olacağını düşünüyorum. Şehrin içinde olamaması gerekir. Tabi ki biz ne dersek diyelim buna uzmanlar karar verecekler. Zemin çalışması yapacaklar neresi uygun ise oraya yapılması için karar verecekler. Liman medeniyet demek, liman bir şehirde olması o şehrin kendini yenilemesi demek. Yatırım yatırımdır. Liman Projesi'nde Alaplı için iyi bir yatırım olacaktır. Alaplı tersaneleriyle, limanıyla Alaplı gelecekte gerçek bir sanayi kenti olacağını düşünüyorum. En önemli konu limana tren yolu olmalı. Liman ve tren bir birine o kadar bağlantılı ki kesinlikle limana tren yolu girecek şekilde planlama yapılmalı. Ama Alaplı'daki limanın ekonomik olarak katkısı bir hayli olur. Uzmanlar liman yerinin en uygun olduğu yeri belirlerle. Ama bana sorarsanız ben derim ki limana tren yolunun girmesi gerekir” dedi. Tersanelerde önceki yıllarda 10 bin kişinin alıştığını hatırlatan Arıkan sözlerini şöyle tamamladı:
“Krizin bize maliyeti önemli değil. Kar zarar olabilir ama tersanelerde 10 bine yakın insan çalışmaktaydı. Şimdi onlar kayboldu. 10 kişi dörtle çarpsan 40 bin kişi demek. Kalifiyeli elemanlar kayboldu. Yarın işler açıldığında çalıştıracak kalifiyeli insan bulmakta çok zorlanacağız. O zamandan bu zamana kadar kalifiyeli elemanların yüzde 80 kayboldu. En üzüldüğüm konu da şu bu çocukları biz yetiştirdik. Şimdi o çocuklar sokaklarda kaldılar, işsiz kaldılar. En çok onların durumuna üzülüyorum. Burada şu anda 200 kişi çalışıyor bin 400 kişiden 200 kişiye kadar düştük. Eğer yeni siparişler gelmezse en sonunda tersaneyi bekçilere bırakırız. Tersaneciler kanser olsu sektör zor duruma düştü. Bu zamandan sonra bizi tedavi etmek çok zor. Her günde daha zor duruma düşüyor. Eskiden 10 liraya ihtiyaç varken her geçen gün ihtiyaçlar daha da büyüyor. Sırtımızdaki en büyük kambur devletin bürokrasisidir. Biz kredi talep etmiyoruz. Biz iş istiyorum her gün kar gibi erimeye devam ediyoruz. Bu ülke hepimizin bizler iş adamı olarak çok yorulduk bizi rahatlatacak bizi ayakta tutacak yinede devlet babadır. Devlet baba bize iş bulsun gerisini biz hallederiz.”