Ertuğrul Fırkateyni'nden geriye kalanlar gün ışığına çıkarıldı
Padişah 2. Abdülhamid'in emriyle 1889'da Japonya İmparatoru Leiji'ye şeref nişanı sunmak üzere giden Türk heyetini taşıyan ve dönüş yolunda kayalara çarparak batan Ertuğrul Fırkateyni'nden geriye kalanlar gün ışığına çıkarılarak sergilenmeye başlandı.
Sultan Abdülaziz döneminde yaptırılan ve 19 Ekim 1863'de padişah huzurunda denize indirilen fırkateynin makine ve kazanları 1864'te İngiltere'de monte edildi. 1865'te Kosova ve Hüdavendigar gemileriyle birlikte İngiltere'den yurda dönerken Cherburg, Toulon ve bazı İspanyol limanlarına uğradıktan sonra İstanbul'a gelen fırkateyn, 79 metre boyunda, 15,5 metre genişliğindeydi.
2. Abdülhamid, Japonya İmparatorunun yeğeninin bir savaş gemisiyle İstanbul'u ziyaret etmesinin ardından Japonya'ya bir heyet gönderilerek iade-i ziyaret yapılmasını emredince, bu iş için Ertuğrul fırkateyni hazırlandı.
Gemi, 2. Abdülhamid'den Japon İmparatoruna mücevherli imtiyaz nişanı ve diğer hediyeleri götürecekti. Ertuğrul fırkateyni, Temmuz 1889'da İstanbul'dan yola çıkarak, 11 ay sonra 7 Haziran 1890'da Japonya'nın Yokohama Limanı'na ulaştı.
Ertuğrul fırkateyni, Japon sularında kaldığı üç ay boyunca etrafındaki binlerce Japon kayığına 50 kişilik bandosuyla konserler verdi. Geri dönüş için yola çıkılacağı gün Japon bahriyesinin tayfun uyarısına rağmen, Ertuğrul fırkateyni planlandığı gibi 15 Eylül 1890 tarihinde Yokohama Limanı'ndan ayrıldı. Kuşimoto açıklarında tayfuna yakalanan fırkateyn 16 Eylül 1890'da kayalara çarparak battı. Kazadan sadece 69 denizci kurtulabildi, Amiral Osman Bey de dahil diğer tüm mürettebat hayatını kaybetti. Kesin bir rakam olmamakla birlikte, resmi verilere göre kazada 550'den fazla Türk mürettebatın hayatını kaybettiği belirtiliyor.
DENİZ ALTINDAKİ ÇALIŞMALAR
Japonya'daki batığın su üstüne çıkarılması çalışmaları hakkında bilgi veren Bodrum ve Karya Bölgesi Kültür Sanat ve Tanıtma Vakfı Başkanı Tufan Turan, hazırladıkları ''Ertuğrul Projesi'' kapsamında 2007 yılında çalışmalara başladıklarını, o günden beri de her yıl ocak-şubat aylarında Japonya'nın Kuşimoto kentine bağlı Oşima Adasında Türk, Japon, İspanyol ve ABD'li araştırmacılarla çalışmaların sürdüğünü belirtti.
Araştırma ekibinin günde yaklaşık birer saat olmak üzere 2 dalış yaptığını ifade eden Turan, 2007 yılından bu yana 6 binin üzerinde parçanın gün ışığına çıkarıldığını söyledi.
Buluntular arasında geminin parçaları, mürettebatın yemek kazanı, bir kaptanın eşinin gönderdiği ve içinde gözyaşlarının bulunduğuna inanılan parfüm şişesinden askerlerin düğmelerine kadar irili ufaklı malzemelerin yer aldığını dile getiren Turan, bu parçaların ilk kez Mersin'de açılan sergi sayesinde halkla buluşturulduğunu vurguladı.
Serginin 2011 yılından itibaren Ankara ve İstanbul başta olmak üzere Türkiye'nin çeşitli illerini dolaşacağını anlatan Turan, daha sonra ise aynı serginin Japonya'da açılacağını ifade etti.
PARFÜM ŞİŞESİNİN SIRRI
Ertuğrul fırkateyni hakkında kaleme alınan bazı edebi metinler incelendiğinde fırkateyndeki Ali Kaptan'ın eşi Ayşe hanımın çok sevdiği eşine bir mektup yazdığına dair bilgilerin yer aldığını anlatan Turan, mektuptaki bilgileri şöyle aktardı:
''Vuslata 5 Kala Gidip de Dönmeyenler: Ertuğrul, isimli romanda yer alan mektupta 'İkincisi sana bir şişe bıraktım. Bu şişenin içinde benim gözyaşlarım var. Senden ayrı kaldığım zamanlar çok ağladım. Gözyaşlarımı bu şişenin içinde topladım. Şimdi bu şişeyi veriyorum sana, bu benden sana en büyük hatıradır Ali. Bundan sonra bu şişeyi ömrün boyunca sakla. Bu sana olan bağlılığımın, sana olan muhabbetimin, sana olan sevdamın bir nişanıdır.' diye ifadeler yer alıyordu. Elbette bu bir romandı. Ama yazar, tüm Ertuğrul fırkateyni'nin tarihini, günümüze ulaşan belgeleri hassasiyetle incelemiş, değerlendirmiş ve elinden geldiğince gerçeklere sadık kalmış. Görülüyor ki Ali Kaptan'ın eşi Ayşe'nin yazdığı ve günümüze dek korunan o güzel mektupları da dikkatle okumuş.
Bir süre önce dalışlar sırasında küçük bir şişe bulduğumuzda hepimizin aklına bu satırlar geldi. Şişe, Japon basınında büyük ilgi gördü.''
Şişenin çok küçük olduğunu dile getiren Turan, ''Ben teknik açıdan bakmak yerine şişeye romantik açıdan bakmayı tercih ediyorum. Bu açıdan baktığımızda da bu şişe Ayşe Hanım'ın Ali Kaptan'a yukarıdaki güzel cümlelerle hediye ettiği şişe mi, değil mi tam olarak bilemiyoruz. Bunu netleştirmek ise şu an için mümkün değil. Ama sergilerimizde halka bu tahminlerimizi de aktarıyoruz'' diye konuştu.
Turan, sergideki parçalar arasında kemikten yapılmış bir düdüğün de bulunduğu belirterek, ''Bunun da fırkateynin ziyaret ettiği limanlardan birinde satın alındığını veya mürettebattan birine hediye edildiği ihtimali üzerinde duruluyor. Ancak bir yandan da bunun gemide oyularak yapıldığı da şüphelerimiz arasında'' dedi.
Aşağıdaki bölüme haber ile ilgili yorumlarınızı yazabilirsiniz
Kurumsal Üyelerimiz
KARE Eğitim Ltd v..
DENİZ FENERİ Ulus..
CANBAZ Denizcilik
GRUP İSTANBUL
KOÇANLAR Deniz Ta..
KARAS Denizcilik
ORSA SU ÜRÜNLERİ
MFS Line
MIRAGE
ÇİLLİOĞLU Denizci..
...