Savarona’da ne olmalı
Eli kulağındadır Savarona yine gündeme gelecektir. Birileri devlet tarafından sahiplenilmesini istiyor. Konu duygusal, Atatürk bu yatta birkaç hafta yaşamış. Şimdi bu damar kullanılıyor.
Olayı kavramak için ocak ayına gidelim. Gazetelerde bir haber: “Savarona’yı TOBB alıyor.”
TOBB Başkanı’nın olaydan haberi yok. Kültür Bakanlığı, Millet Meclisi Başkanlığı, Türk Tarih Kurumu almaya kalksa bir anlam vereceğim ama niye TOBB? Çünkü birliğin parası var. Nasıl Formula-1 pistini, gaza getirip ona yaptırdılar; herhalde bunu da alırlar. Yaklaşım bu olmalı.
Rıfat Hisarcıklıoğlu’dan ses gelmeyince iki üç hafta sonra gündem tekrar yenilendi: “Rus ve Araplar talip ama illa TOBB almalı.” Yabancıya gitmesi yakışmazmış, Savarona’ya sahip çıkılmalıymış...
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, nisan ayı başında Kartepe’de yapılan Ekonomi Gazetecileri Derneği Zirvesi’nde durumu açıkladı: “Kahraman Sadıkoğlu’nun işletemediği Savarona’yı biz nasıl işletelim? Devlet görev verirse başımızın üstüne ama biz gemi işletmecisi değiliz.”
Demek ki Savarona, verimsiz ve kârsız bir işletme.
Mesaj yerine gitti ve Savarona gündemden düştü. TOBB çekilince ne Arap şeyhi, ne de Rus oligarkı kaldı ortada.
Aradan altı ay geçti bu olay patlak verdi. Savarona’da meğer ne işler dönüyormuş? Eğer kanun dışı bir uygulama olmuşsa bunun cezası çekilmelidir. Eylem ayrı bir şey, Savarona’nın işletme yetkisinin geri alınması başka bir anlam taşır ve birbiriyle hiç ilgisi yoktur.
Mesele, Atatürk’ün anısını korumak ve saygının gereği ise Savarona bu listenin çok altlarında yer alır. Mustafa Kemal’in Sofya’da kaç yıl ve hangi binalarda kaldığına sahip çıkıldı mı? Ya Manastır’daki okulu, Trablusgarp Cephesi’ndeki izleri? Say say bitmez. Peki, temelini attığı işletmeler ve kurduğu İş Bankası, Sümerbank? Hatta Bandırma gemisini de işletmeye devam edelim. Listeyi siz tamamlayın...
Savarona, ihtişam ve talihsizlikler gemisidir. İki kere yenilenip sefere konulmuştur. İlki 1933 yılında Hamburg’da yapıldı. Bütün dünya hatta Hitler’in bile hayran kaldığı söylenir. Diğeri ise hurdalıklar arasından çıkarılıp yeniden hizmete sokulduğu 1991 tarihidir..
Unutmayın! Okul gemisi olarak kullanıldığı sırada 1986 yılında askerî envanter içinden çıkarılıp terk edilmeye bırakılmıştı. O zaman Atatürk’ün gemisi değil miydi?
Armatör Sadıkoğlu, bir Japon girişimci ile birlikte gemiyi özel turlar, etkinlikler amacıyla devletten kiralamak istedi. Rahmetli Özal’ın talimatıyla da prosedürler yerine getirilip işletme hakkı 49 yıllığına devredildi. 19 yılı doldu, geriye 30 yıllık bir süresi var. Sorun da burada.
Bu 30 yılın bedelini kim ödeyecek? Sadıkoğlu’nun bir karşılık beklemesi hakkıdır. Ama mesele hak arama değildir.
Geminin tarihinde hep konjonktürler konuştu, yine öyle olacak gibi.
Gemi, Hamburg’da yapılacak ama Amerika’da kullanılacaktı. Vergiler ve bedelinin düşük gösterilmesi sebebiyle Amerikan hükümeti gemi ve sahibi hakkında soruşturma başlattı. Malum Amerika’da mafya ile mücadele yıllarıydı. Bu kavga Savarona’ya çarptı.
Hitler de istedi ama savaş rüzgârlarının estiği bir dönemdi ve Türkiye’ye jest yapılması gerekiyordu. Üstelik Atatürk rahatsızdı. Alman hükümeti aradan çekildi ve yat Türkiye’ye geldi. Üstüne üstlük devletin misafirlerini ağırlayacak protokol teknesine ihtiyaç vardı. Yani konjonktür Savarona’dan yanaydı, öyle oldu.
Atatürk fazla sevemedi yatı. İki ay bile kalmadan ayrıldı. İsmet İnönü, İkinci Dünya Savaşı döneminde satmaya kalktı ama olmadı. Menderes döneminde gelen-giden çok oldu ama konjonktür elden çıkarılmasına mani oldu.
1979 yılında yangın geçiren Savarona, bakıma alındı ve okul gemisi olarak kullanılmaya başlandı. Ama bir taraftan masraflar diğer taraftan okul gemisi için fonksiyonel olmaması askeriyenin envanterleri arasından çıkarılmasına mani olamadı.
Bugünlere geldik ve hâlâ uluslararası gündemini koruyor. Son olaylar sadece Türkiye’yi değil, Rusya ile birlikte Türk Cumhuriyetlerinin de gündeminde. Gemisi bizi, içindekiler başkasını rahatsız etti.
Savarona’da yakın tarihin izleri vardır ama sahiplenmek devlete tahmin ettiğinden daha fazlaya mal olur. Bu yat hangi ülkeye giderse gitsin, alanlar tarihî izlere sahip çıkacaktır. Paniğe gerek yok.
Kaynak: Taraf (Fikri Türkel)
Eklenme tarihi: 20.10.2010