Denızcılık Sektörü 'Hamle' Beklıyor
Mersin Deniz Ticaret Odası (MDTO) Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu, Türkiye'nin denizcilik gibi çok avantajlı bir sektörde bütün potansiyel gücünü yaşama geçirmesi gerektiğini vurguladı.
Lokmanoğlu, Türkiye'nin yıllardır sırtını döndüğü denizleri etkin ve verimli kullanarak; yeni iddia, yeni düşünce ve yeni yaklaşımlarla geleceğini denizlerin bereketinde aramasının bir zorunluluk olduğunu savundu.
Dünyanın sürekli bir değişim içinde olduğuna dikkat çeken Lokmanoğlu, ekonomik göstergeleri de etkileyen bu değişimin, bir önceki adım ve başarıları da yetersiz kıldığını vurguladı. Ekonomik verimliliği sağlayan sektörlerden birinin de denizcilik olduğunu hatırlatan Lokmanoğlu, denizin aynı zamanda da büyük miktarları ucuza taşımanın da tek olduğu olduğunu dile getirdi. Lokmanoğlu, yapılan hesaplamaların, denizyolu taşımacılığının birim maliyetinin, demiryolu ve karayolu taşımacılığına göre kat be kat ucuz olduğunu ortaya koyduğunu anlattı.
Dünyada hızla gelişen teknolojilerle birlikte günümüzde denizcilik sektörünün; yük ve yolcu taşımacılığı, gemi inşa sanayi, liman hizmetleri, acentecilik, gemi kurtarma, deniz turizmi, sahil güvenlikle birlikte canlı ve cansız doğal kaynaklar gibi yönleriyle başlı başına bir endüstri ve hizmet dalı haline geldiğini belirten Lokmanoğlu, denizciliğin makro ulusal politikalar ve uygulamaların etkin olduğu, ulusal bazda diğer sektörlerle yakından ilişkili ve aynı zamanda tamamıyla uluslararası bir entegre
faaliyet olduğunu da hatırlattı.
Cihat Lokmanoğlu, "Sahip olduğu jeolojik ve canlı kaynak potansiyeliyle bugün ulusların çatıştığı alanlar haline gelen denizler, geleceğimizi belirlemektedir. Denizlerdeki ekonomik potansiyelin giderek gelişen ve değişen teknolojilere paralel olarak artması, ülkelerin uluslararası hukuki düzenlemelerle denizlerdeki hak ve çıkarlarını genişletme çabaları, kıyısı olsun veya olmasın tüm ulusların dikkatini denizlere çevirmesine neden olmaktadır" dedi. Türk halkının, 87 yıl önce Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğinde yönetim biçimi olarak cumhuriyeti seçtiğini dile getiren Lokmanoğlu, Türkiye'nin 87 yılda atılan büyük adımlarla yolunda ilerlediğini söyledi.
TÜRKİYE'NİN GELİŞME HAMLESİNDE EN AZ PAYI DENİZCİLİK ALDI
Birçok sektörün yoktan var edildiği gibi yine birçok sektörde dünya standartlarının yakalandığını belirten Lokmanoğlu, ancak bu gelişme hamlesinde en az payı alan sektörünse; Karadeniz ve Akdeniz'in yanı sıra Asya ile Avrupa'yı birleştiren, uluslararası bir su yolu üzerinde bulunmasına karşın denizcilik sektörü olduğuna dikkat çekti. Lokmanoğlu, ekonomik ve stratejik açıdan olduğu kadar, ulusal ve uluslararası alanlarda büyük önem taşıyan limanlarıyla özel bir konuma sahip olan Türkiye'nin, sahip olmuş olduğu potansiyeli yeterince değerlendirilerek, hedeflenen faydanın sağlandığından söz edilmesinin de mümkün olmadığını vurguladı.
DENİZCİLİK SEKTÖRÜNDE İSTENİLEN NOKTADA DEĞİLİZ
Denizlik sektöründe her ne kadar 'Kabotaj Kanunu' gibi bazı önemli adımlar atılmasına rağmen, bugün gelinen noktanın istenilen seviyeye ulaşılamadığının altını çizen Lokmanoğlu, "Üç yanı denizlerle çevrili bir yarımadanın insanları olmamıza rağmen, denizleri yeterince sevmemiş aksine ürkmüşüz. Denizlerin ekonomik potansiyelini tartışmamış, toplumumuzun gündemine getirememişiz. Çocuklarımıza deniz sevgisi ve kültürünü aşılayamamış, denizlerimize ve denizcilerimize sahip çıkmamışız. Asırlar boyunca denizler ve sular etrafında ve bunların kullanımları sayesinde yaşatılan, geliştirilen bilim, kültür ve uygarlıkları görmezden gelmiş, sahip olduğumuz potansiyele ve dünya ticaretindeki rekabetçi ve liberal gelişmelere rağmen, hiçbir şey yapmamakta ve yaptırmamakta direnmişiz" diye konuştu.
TÜRKİYE GELECEĞİNİ DENİZLERİN BEREKETİNDE ARAMALI
Dünya ticari eğiliminin, denizciliğe doğru kaydığına işaret eden Cihat Lokmanoğlu, Türkiye'nin serbest rekabete dayalı deniz ticaretinde artık oyunu kurallarına göre oynaması gerektiğini savundu. Lokmanoğlu, açıklamasını da şöyle sürdürdü; "Türkiye, denizcilik gibi çok avantajlı bir sektörde bütün potansiyel gücünü yaşama geçirmelidir. Sektörün atıl tek çivisi kalmamalıdır. Ne işsiz bir denizci, ne de kızakta yarım kalmış bir gemi olmalıdır. Yıllardır sırtını döndüğü denizleri etkin ve verimli kullanarak, yeni iddialar, yeni düşünceler, yeni yaklaşımlarla Türkiye, geleceğini denizlerin bereketinde aramalıdır."