Boğaz'da tatbikat! VİDEO
İstanbul Boğazı'nda yaşanacak olası bir gemi kazasıyla ilgili Ulaştırma Bakanlığı Denizcilik Müsteşarlığının koordinasyonunda gerçekleştirilen tatbikat, gerçeğini aratmadı. Senaryo gereği boğazda çarpışan gemi ile feribotta bulunan yaralılar helikopterle kurtarıldı, denize dökülen yakıt boğazdan temizlendi.
video
'İstanbul Deniz Kirliliğine Acil Müdahale Ulusal Tatbikatı-2011' isimli tatbikat, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın startıyla başladı. Tatbikat nedeniyle boğaz, bir süre transit geçişlere kapatıldı.
Saat 11.30 sıralarında 'Avrasya' isimli petrol tankeri ile 'Adnan Menderes' isimli İDO'ya bağlı yolcu feribotu, tatbikat gereği çarpıştı. Kaza ihbarının alınmasının ardından çok sayıda ekip, hava, kara ve deniz yoluyla olay yerine hareket etti.
Tatbikata; Sahil Güvenlik Komutanlığı'na ait 2 helikopter, 4 tane bot, Hudutlar ve Sahiller Müdürlüğüne ait deniz ambülansı, 4 adet römorkör tatbikata katıldı. Üsküdar sahilinde de yardım ekipleri bekletildi. Boğaza dökülen petrol, 3 bin 200 metre bariyerle toplandı. Bu arada, birçok İstanbullu tatbikatı kıyıdan izledi. Bazı vatandaşları, cep telefonlarıyla tatbikatı çekti.
ULAŞTIRMA BAKANI YILDIRIM: KAZA GELİYORUM DEMEZ AMA GELDİĞİNDE DE HAZIR OLMAMIZ LAZIM
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Türkiye'nin denizde can ve mal emniyetinin, seyir emniyetinin sağlanması bakımından dünyada hazırlıklı ülkelerin en başında geldiğini bildirdi.
Ulaştırma Bakanlığı Denizcilik Müsteşarlığı tarafından koordine edilen, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile beraber yürütülen ''İstanbul Deniz Kirliliğine Acil Müdahale Ulusal Tatbikatı-2011'' dolayısıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinde düzenlenen toplantıda konuşan Yıldırım, herhangi bir felaket, kaza, bela olduğu zaman en önemli sorunun o kazaya müdahale ve o müdahaledeki başarı olduğunu söyledi.
Kaza durumunda önceden neyin nerede olduğu bilinmezse panik oluşacağını ve kaza içinden kaza çıkabileceğini de ifade eden Yıldırım, ''Bu tatbikatlar bunun için çok önemli. Olay meydana gelmeden, bu olayın nasıl abranacağı, nasıl bertaraf edileceğinin önceden belirlenen bir senaryo içinde bertaraf edilmesi çok önemli'' dedi.
Bugünkü tatbikatta da başarı oranının ve eksikliklerin görüleceğini dile getiren Yıldırım, bu tür tatbikatların sık sık tekrar edilmesi gerektiğine işaret etti. Gemilerde can ve mal emniyetine, çevrenin korunmasına ilişkin pek çok tedbirin var olduğunu, ancak kazaların yine de olduğunu belirten Yıldırım, dünyadaki tüm kazalarda deniz, kara, hava ya da demiryolu kazalarında yüzde 80 insan faktörünün bulunduğunu anımsattı.
Yıldırım, kazaların olması veya olmamasının ön büyük faktörünün insan olduğunu da kaydederek, ''Kazaları yüzde 100 önlemenin imkanı yok. En büyük faktör insan faktörü. O yüzden de insanın çok iyi bir şekilde eğitilmesi lazım'' diye konuştu. Kazalara ilişkin talimlerin yapılmasının da önemine vurgu yapan Yıldırım, ''Kaza geliyorum demez ama geldiğinde de hazır olmamız lazım. Soğukkanlılığımızı koruyup neyi nasıl yapacağımızı bilmemiz lazım'' dedi.
Yıldırım, İstanbul'un risk altında olduğunu ve en büyük riskin de olası bir deprem riski olduğunu ifade ederek, ''Gözardı edilmemesi gereken başka bir gerçek de depremin sonuçlarından daha aşağı olmayan boğazda yaşanacak bir tanker kazasıdır. 1979'daki Independenta'yı hatırlayın. İstanbul 1 hafta, 10 gün uyuyamadı'' şeklinde konuştu.
DENİZDE YÜZEN ATOM BOMBASI
Dünyada deniz yoluyla yapılan taşımacılığın yüzde 5'inin boğazlardan geçtiğini kaydeden Yıldırım, şöyle devam etti:
''360 milyon ton. Bunun yarısına yakını, 150 milyon tonu petrol. Yani denizde yüzen bomba, atom bombası... Bir yılda boğazdan geçen 54 bin geminin arıza durumuna bakıldığında ise yılda 215 arıza gerçekleşiyor. Neredeyse arıza olmayan gün yok. Bunu İstanbullu bilmiyor. Bunu bilen, 24 saat ayakta, bu işin takipçisi olan uzmanlar var. Gemiyi Saros'tan alıyor Karadeniz açıklarına kadar adım adım izleyerek, salimen seyrini tamamlatıyor veya tersini yapıyor. Bu her gün yapılıyor.''
Yıldırım, 1936'da boğazlardan 4 bin 500 gemi geçtiğini ve en büyüğünün boyunun 100 metrenin altında olduğunu ifade ederek, şimdi ise geçişlerin 11 kat arttığını, gemi boylarının da 3 kat büyüdüğünü, boğazın ise aynı boğaz olduğunu söyledi.
Uluslararası camiaya ''Boğazlar herkes içindir. Masum su yolu geçişleridir. Herkes ticaretini yapacak ama bu noktada dünyanın göz bebeği, Türkiye'nin incisi İstanbul'u ve burada yaşayan 13 milyonu da hiç kimse gözardı edemez. Bu şehrin, bu şehirde yaşayanların emniyetini de hiç kimse risk altına sokamaz'' dediklerini anlatan Yıldırım, şunları kaydetti:
''Boğazdan geçecek trafiğin artık doyma noktası oluşmuştur. Hatta üzerine geçmiştir. Bakanlık, alınan tedbirlerle dünya ticaretinin olumsuz etkilenmemesi için bu kapasite üstü trafiği başarıyla yönetmektedir. Bu noktada şartları daha fazla zorlamamak gerekir. Bu yüzden alternatif yolların geliştirilmesi lazım. Karadeniz'den Marmara'ya Kanal İstanbul projesiyle yeni su yollarının veya boru ile taşımanın geliştirilmesi bir zaruret haline gelmiştir.''
İstanbul'u korumanın herkesin boynunun borcu olduğunu da ifade eden Yıldırım, ''Günde 400 bin ton civarında ham petrol geçiyor boğazlardan ve her 37 saatte bir gemi arızası oluyor'' dedi.
Arızaların yüzde 63'ünün makine arızası, yüzde 10'unun da dümen arızası olduğunu kaydeden Yıldırım, bu 2 arızanın da felaket için ziyadesiyle yettiğini söyledi. Son yıllarda boğazlarda büyük bir çevre felaketi olacak kaza yaşanmadığını da belirten Yıldırım, bunun arka planında boğazlarda 2003 yılından beri devrede olan gemi bilgi trafik yönetim sisteminin olduğunu anlattı.
Yıldırım, boğazların ve Marmara Denizi'nin kontrol altında olduğunu da dile getirerek, seyir itibariyle uzun bir süreden beri uygulanan tek yönlü trafik sisteminin de çok başarılı olduğunu ve riskleri azalttığını ifade etti. Türkiye'nin bütün kıyılarında otomatik tanımlama sistemini devreye soktuklarını anlatan Yıldırım, ''Türkiye, denizde can ve mal emniyetinin, seyir emniyetinin sağlanması bakımından dünyada hazırlıklı ülkelerin en başında gelmektedir. Bölgesel bir güçtür ve bölgesel üstünlükleri de kabul edilmiştir'' dedi.
Bugünkü tatbikatın farkındalık oluşturma tarafının da var olduğunu ifade eden Yıldırım, İstanbulluların bu konuda neler yapıldığını bilmesini önemsediklerini söyledi. Yıldırım, İstanbul halkının rahat etmesi ve huzur içinde olması için bunların bilinmesi gerektiğini de kaydederek, bir yandan terör örgütü insanlık dışı faaliyetlerini sürdürürken insanların huzura ihtiyacının olduğunu anlattı.
2 MİLYON KİŞİ DENİZDE
İstanbul'da denizde günde 2 bin 500-3 bin kadar yerel trafiğin de var olduğunu anlatan Yıldırım, vapurların, motorların çalıştığını ve onların arasından bir de büyük gemilerin geçtiğini söyledi. İstanbul'da kent içi kara trafiğinin bir modelinin denizde de var olduğunu kaydeden Yıldırım, 2 milyon insanın her gün bu sulardan geçip gittiğini dile getirdi.
İstanbulluların burnu bile kanamadan bu trafiğin sevk ve idare edildiğini belirten Yıldırım. ''Hiçbir petrol şirketi, hiçbir ticaret dünyası aymazlık içinde olamaz. Milletin para kazanma hırsı için boğazlarımızı ve İstanbulumuzu asla feda edemeyiz. Tedbirlerimiz neyse alırız. Trafiği engellemek yolunu girme niyetinde değiliz ama kimse de mümkün olanın dışında bir şartı, bir beklentiyi bizden istemesin. Bunun için alternatif neyse geliştirmeye kararlıyız. 2023 yılında Kanal İstanbul'u deniz trafiğine kazandıracağız. İstanbul'a yeni bir gerdanlık takacağız'' diye konuştu.
Yıldırım, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ile beraberindekiler, konuşmaların ardından Denizcilik Müsteşarlığı İstanbul Bölge Müdürlüğünde hazırlanan kriz merkezine geçerek, tatbikatı hakkında bilgi aldı ve zaman zaman dürbünle izledi.
"HÜKÜMET OLARAK, KARADENİZ'DEN MARMARA'YA YENİ BİR KANAL DÜŞÜNDÜK. NİYE? İSTANBUL BOĞAZI'NDAN İSTANBULLULAR VE DÜNYA ÇOK DAHA İSTİFADE ETSİN DİYE"
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, İstanbul Boğazı'ndan İstanbulluların ve dünyanın daha çok yararlanabilmesi için Hükümet olarak, Karadeniz'den Marmara'ya yeni bir kanal düşündüklerini belirterek, ''Trafiği, yeni açılacak kanala kaydırmak suretiyle, İstanbul Boğazı'mızı daha çok insanlık hizmetine sunma ve daha çok istifade etme noktasında da bir adım atmış olacağız'' dedi.
Ulaştırma Bakanlığı Denizcilik Müsteşarlığı tarafından koordine edilen, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile beraber yürütülen ''İstanbul Deniz Kirliliğine Acil Müdahale Ulusal Tatbikatı-2011'' dolayısıyla, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinde düzenlenen toplantıda konuşan Çevre ve Şehircilik Bakanı Bayraktar, dünyanın geldiği konjonktür ve Türkiye'nin geldiği gelişmişlik seviyesine bakıldığında, çevrenin öneminin alabildiğine arttığı bir zaman diliminde bulunulduğunu söyledi.
Günümüzde kirlenme tehlikesi göstermeye başladığı bir noktada çevrenin, gelecek kuşaklar için daha temiz ve çok daha iyi korunması gerektiğini vurgulayan Bayraktar, Hükümetin bu duyguyla çevre konusunda çok daha duyarlı olma noktasına geldiğini ifade etti.
Çevreye duyarlı olan AK Parti Hükümeti'nin, bu konunun tek elden yürütülmesi noktasında, yasa ve yönetmelikler çıkardığını anlatan Bayraktar, bu yasa ve yönetmeliklerin ardından önemli tatbikatların da yapıldığını söyledi. Bilmeden eylem yapmanın mümkün olamayacağını dile getiren Erdoğan Bayraktar, sözlerini şöyle sürdürdü:
''İşin fiiliyatını defalarca yapmak lazım. Kaza geliyorum demez. Tatbikatlardan edindiğimiz tecrübelerle hazır olmamız gerekiyor. Bundan sonra çok daha duyarlı bir biçimde, havanın, suyun, kıyıların, toprağın, floranın, faunanın korunması ve geliştirilmesi noktasında Hükümet, Kabine, bürokratlar olarak çok daha duyarlı ve titiz olacağız. İstanbul çok önemli bir dünya şehri. Bitki örtüsü itibariyle, dünyanın göz bebeği bir şehir. Boğaz'ımız da sadece bizim malımız değil. Hükümet olarak Karadeniz'den Marmara'ya yeni bir kanal düşündük. Niye? İstanbul Boğazı'dan İstanbullular ve dünya çok daha istifade etsin diye. Trafiği yeni açılacak kanala kaydırmak suretiyle, İstanbul Boğazı'mızı daha çok insanlık hizmetine sunma ve daha çok istifade etme noktasında da bir adım atmış olacağız. Türkiye'mizi ve İstanbul'umuzu böylece korumuş olacağız. Hem turizm hem de nakliye bakımından geliştirmiş olacağız.''
DİĞER KONUŞMACILAR
İstanbul Valisi Hüyesin Avni Mutlu da özellikle ilk sunumda gösterilen deniz kazalarına ilişkin slaytların tedirginliğini arttırdığını belirterek, ''İstanbul bizim gurur şehrimiz, dünyanın incisi ve gerçekten ifade edildiği gibi her güzelin kusuru olur. Biz İstanbul'a kusur bahşetmek istemiyoruz, ama güzellikler kadar riskleri de taşıyan bir şehrimiz. Bunlardan biri deprem, diğeri Boğaz'dan geçen gemilerin taşıdığı riskler. Bununla ilgili alınan tedbirler şüphesiz var'' diye konuştu.
Mutlu, boğazlardaki riski azaltmaya yönelik gemi trafik hizmetlerini kontrol eden sistemin, bu alandaki en önemli gelişme olduğunu anlattı. Ulaştırma Bakanlığı Denizcilik Müsteşarı Hasan Naiboğlu da bugün yapacakları tatbikatın, bu zamana gerçekleştirdikleri 10'uncu tatbikat olduğunu söyledi.
İstanbul Boğazı'ndan yılda 54 bin geminin geçiş yaptığını, kaza risklerinin de buna paralel olarak arttığını ifade eden Naiboğlu, gemi kaynaklı kirliliğin önlenebilmesi için her türlü çabanın titizlikle yürütüldüğünü belirtti. Naiboğlu, şimdiye kadar uydu vasıtasıyla 69 deniz kirliliğinin tespit edildiğini, kirliliğe yol açtığı belirlenen 21 gemide denetimlerin yapılabilmesi için çalışma başlatıldığını anlattı.
Ulaştırma Bakanlığı Denizcilik Müsteşarlığından Kaptan Burak Aykan da tatbikat süresince kullanılacak olan petrol yayılım modeliyle ilgili teknik sunum yaptı. Denizcilik Müsteşarlığı Deniz Ulaştırması Genel Müdürlüğü Deniz Çevresi Daire Başkanı Ömer Tıktık da tatbikatın aşamalarını anlattı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü Deniz ve Kıyı Yönetimi Dairesi Başkanı Afire Sever de Türk ve dünya denizlerindeki deniz kazalarıyla ilgili sunum yaparak, deniz kirliliği ve acil müdahale planlarına ilişkin bilgi verdi.