ARKAS, ‘özel tren’ işletecek
Denizcilikte dünyanın en büyüklerinden Arkas, Demiryolu Serbestleşme Kanunu’nun çıkmasıyla sivil havacılıkta olduğu gibi özel tren işletmeciliğine hazırlanıyor. Ama asıl çıkışını boğazın iki yakası Marmaray’la birleşince yapacak.
Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bernard Arcas, İzmir Körfezi’ne kaptan köşkü gibi hakim odasından Alsancak Limanı’nı işaret etti. Aşağıda dev vinçler tonlarca ağırlıkta konteynırları yükleyip boşaltıyor, taşıyıcılar manyetik kollarıyla havaya kaldırdıkları çelik kasaları tren-gemi-TIR’lar arasında karıncalar gibi götürüp getiriyordu. Holdingin genç kuşak patronu 43 yaşındaki Bernard Arcas’la aşağıdaki yoğun trafiği seyrederken grubun gelecekle ilgili heyecan veren projelerini anlattı. Dünyanın en büyük 50 denizcilik grubundan biri olan Arkas, 30 gemilik deniz, 429 TIR’lık kara ve 700 vagonluk demiryolu filosuyla tam bir lojistik devi.
Anadolu’yu kıyıyla buluşturacak
Yurtdışı yapılanma ve acentelik işlerinden sorumlu Arcas, özel havayolu gibi ‘özel tren’ işletmeciliğine de hazırlandıklarını söylüyor. Grubun Türkiye’nin geleceğini Anadolu’da gördüğünü, bunun için de kıyılarla iç kısımları birleştirecek dev bir projeyi adım adım uygulamaya başladıklarını anlatıyor. Anadolu Projesi’nin bütçesi yaklaşık 150 milyon dolar. Ama Arkas, ikinci büyük çıkışını, 2013 sonunda İstanbul Boğazı’nın iki yakasını denizin altından demiryoluyla birleştirecek Marmaray Projesi hayata geçtikten sonra yapacak. İstanbul’un Avrupa ve Asya yakaları arasında ulaşımın kesintisiz olarak demiryoluyla birkaç dakikaya inmesiyle Uzakdoğu’ya kadar uzayacak yeni bir İpekyolu kurulacak ve bugüne kadar geri planda kalan tren taşımacılığı öne çıkacak.
Asıl çıkış Marmaray’la
Bernard Arcas, İstanbul Boğazı’nın iki yakasının demiryoluyla birleşmesini değerlendirirken, “Avrupa, yolcu ve yük taşımacılığında trenle çalışır. Avrupa’dan gelen trenler ülkemize girecek, Marmaray ile Boğaz’dan çıkıp Irak’a kadar gidecek. Bunun için Kocaeli-Kartepe ve Mersin-Yenice’de iki yeni lojistik merkezi kurmak için yerlerimizi satın aldık. Yeni yatırım noktaları içinden demiryolunun geçtiği aktarma yerleri olacak. Avrupa’dan gelen trenler lojistik merkezlerimize gelecek. Biz yükü burada tasnif edip Türkiye içinde dağıtımını yapacağız. Tren, gemi ve kamyonun birbirini tamamladığı bir sistem kuruyoruz. Şimdiden 700’e yakın vagon aldık. Kanun değişip lokomotif alma hakkı verildiğinde özel havayolu gibi özel tren işletmeciliğine başlayacağız” diyor. Arcas, demiryolunun gelişmesiyle nakliyede maliyetlerin düşmesiyle Anadolu’da yeni şehirlerde yeni fabrikalar kurmanın mümkün olacağına dikkat çekiyor. Bu gelişmenin ise hem işsizliğe çare, hem de batıya göçün yön değiştirerek Anadolu’da refahın artmasına katkıda bulunacağına işaret ediyor.
İzmir’de 300 yıl
Bernard Arcas, ailenin 8-9 nesli bulan geçmişini anlatırken, “İzmir’de tarihi 300 yıl öncesine ulaşabilen aile sayısı azdır. Hikaye ilk olarak ailenin Marsilya’da yaşayan bir üyesinin 1711 yılında İzmir’e gelip yerleşmesiyle başlamış. İkinci grubun geliş nedenleri arasında Napolyon’un 1875’te Waterloo’da yenilmesi de bulunuyor. O yıllarda savaş nedeniyle Korfu’da yaşayan aile, adanın İngilizlerin eline geçmesi üzerine Türkiye’ye göç etmiş” diyor. Lucien Arkas’ın dedesi Gabriel Jean Baptiste Arcas, 1902’de iki Fransız ortağıyla Türkiye’de olmayan malları ithal ederek ticarete başlar. Birinci Dünya Savaşı çıkınca diğer ortaklar kaçar ama Baptiste, İzmir’de kalarak bugünkü Arkas’ın tohumlarını atar. Dede 1935’te vefat edince, Marsilya’da yaşayan Lucien Gabriel Arcas, İzmir’e gelip işin başına geçer. Ve aile 1943’te büyük bir armatörlük şirketi olan Fratelli Sperco’nun acenteliğini alarak denizcilikle tanışır. Takvimler 1964’ü gösterirken, üçüncü kuşaktan Lucien Arkas işin başına geçtiğinde diğer işleri bırakarak tamamen denizciliğe yönelir.
Sihirli kutu devrimi
Aile bugünkü başarısını Lucien Arkas’ın denizcilik sektöründe yaşanan konteyner devrimini yakalamasına borçlu. Bernard Arcas bu yükselişi şöyle anlatıyor: “Babamın en büyük özelliği iş dünyasına hızlı adapte olmasıdır. 1970’lerde konteyner devrimi yaşandı ve denizcilik ikiye bölündü. Köklü büyük armatörler kutularla yük taşınamayacağını düşünüp geleneksel yolla dökme yük taşımaya devam etti. Yeniler ise konteynere yöneldi. Klasik taşımacılıkta ısrar eden bir zamanların en büyük armatörlerinden şimdi kimse kalmadı. Bugünün büyükleri ise konteyner devrimini yakalayanlara oldu ve hepsi son 30-40 yıl içinde önemli yerlere geldi.”
Zorla liman sahibi oldu
Arkas’ın İtalyan asıllı MSC Denizcilik’le İstanbul’da ortak bir limanı var. “Bizi zorla liman sahibi yaptılar” diyor Bernard Arcas, bu yatırımın hikayesini anlatırken: “80’li yıllarda ihracat ve ithalatta büyük bir patlama yaşanınca limanlar yetersiz kaldı. Haydarpaşa Limanı’na yük boşaltabilmek için en az yedi gün beklemek gerekiyordu. MSC, ‘Çok zarar ediyoruz, İstanbul uğrağını keseceğiz’ deyince kendi limanımızı kurma arayışına girdik. Sonunda İstanbul Ambarlar’da bir kumculuk kooperatifinin limanı bulundu. Önce MSC ile ortak üç vinç alınarak İstanbul’da ilk özel sektör konteyner limanı işletmeciliğine başlandı. Daha sonra 1996’da atılan o adım 2001’de Marport’la devam etti. Marport bugün 2 milyon TEU’luk iş hacmiyle Türkiye’nin en büyük özel sektör limanı.”
Gemi gelmeyince gemiler aldı
Arkas kendi limanını kurunca küçük gemiler, “Biz sizin limanınıza gelmeyiz” der, yeni bir durum oluşur. Arkas bunun üzerine 1996’da iki konteyner gemisi alarak taşımacılık işine de başlar. Bugün filoda 25 konteyner gemisi ve beş yakıt ikmal tankeri var. Gemi taşımacılığı başlayınca karadaki işlere de hakim olmak gerekir. Romanya, Ukrayna, Gürcistan’dan İspanya, İtalya, Cezayir ve Fas’a 16 ülkede 47 acente açılıp ofis kurulur.
Devlerle mücadele riskli ülkelerde
“Uluslararası arenada devler savaşır. Biz çoğunlukla çalışılması zor yerleri tercih ederiz” diyen Bernard Arcas, şöyle konuşuyor: “Biz Türküz. Fas’ta Alman mı daha rahat yoksa ben mi? Aile kimliğimizden dolayı biz hem Avrupa, hem Kuzey Afrika’ya uyum gösterebiliyoruz. Ben iki bölgede de insanlarla arkadaş olmayı başarıyorum. Avrupalılar bunu yapamıyor. Kendi hizmet verdiğimiz bölgelerde Akdeniz ve Karadeniz taşımacılığından çoğunlukla birinciyiz. Global olarak baktığımızda yani Uzakdoğu’dan gelen malları da işe dahil edersek toplamda yine de ilk beşin içinde çıkıyoruz.”
Ailede görev dağılımı
Şirket yönetiminde ailedeki görev dağılımında yatırımların takibi, fiyat politikası, gemilerin hat işletmesi baba Lucien Arkas’ın sorumluluğunda. Bernard Arcas, Türkiye ve yurtdışındaki acentelerden, IT’den, ayrıca Arkas Spor Kulübü’nden sorumlu. Lojistikle kız kardeş Diane Arcas Aktaş ilgileniyor. Aynı zamanda bütçe, satın alma ve denetim konularından da sorumlu. İnsan kaynaklarına birlikte bakıyorlar. Ayrıca, küçük kız kardeşin eşi Horace Dumitrescu finans ve bankalarla ilgileniyor.
Rakamlarla Arkas
* 55 şirket
* Türkiye dahil 16 ülkede 47 ofis
* Yurtiçinde 5 bin 600, yurtdışında 700 toplam 6 bin 300 çalışan
* Kara filosunda 429 TIR
* Demiryolu filosunda 700’e yakın vagon
* Deniz ticaret filosunda 25 Türk bayraklı konteyner gemisi, beş Türk bayraklı yakıt ikmal tankeri
* 2011 cirosu 2 milyar dolar seviyesinde
Helal olsun
hiç bir şey tesadüf değildir adamlara helal olsun harbiden dünya devi oldular ve vergiden yırtmak için gemileri yabancı bayrak yapmıyorlar Türk armatörler görsünde ibret alsınlar... Yazan: Egemen TUNÇBAŞ - 14.07.2012 00:20:45
Aşağıdaki bölüme haber ile ilgili yorumlarınızı yazabilirsiniz