DTO’da değişim dalga dalga geliyor
Deniz Ticaret Odası'nda değişim dalga dalga geliyor. Tabandan yükselen sesler mevcut yönetime ‘artık yeter' diyor. Deniz Ticaret Odası'nda “vesayet süreci”nden farksız olan yönetime karşı yenilikçiler ve değişim taraftarları kazan kaldırdı.
Deniz Ticaret Odası'nda değişim dalga dalga geliyor. Tabandan yükselen sesler mevcut yönetime 'artık yeter' diyor. Deniz Ticaret Odası'ndan "vesayet süreci"nden farksız olan yönetime karşı yenilikçiler ve değişim taraftarları kazan kaldırdı. Değişimcilerin Başkan adayı ise sektörün hemen her alanında derin tecrübe sahibi Salih Zeki Çakır... Çakır, değişim sürecini gerçekleştirmek ve odadaki yenilik beklentilerini karşılamak için gladyatör gibi arenaya atıldı.
Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye'nin en büyük sektörlerden 'Denizcilik'te bazı eksikler var ki akıl alır gibi değil.
Koskoca sektörde durum tespiti yapıp sorunları ortaya koyacak, sektörü şekillendirecek ve gelecek projeksiyonuna müsaade edecek sektörün tamamını kapsayan bir istatistik bile yok. Planlamalar tahmine dayanıyor. Sektörde "deniz taşımacılığı, gemi inşa sektörü, armatörlük" gibi birkaç spesifik alanın dışında yeterli ve sağlıklı veri bulunmuyor.
Gemi inşa sektöründen, ‘brokerlığa', taşımacılıktan deniz turizmine kadar, geniş bir yelpazeyi kapsayan sektörde istatistiklerin tahmine dayalı olması mevcut yönetimi hiç rahatsız etmiş görünmüyor. Deniz Ticaret Odası yönetiminin bu konuda herhangi bir çalışması bulunmuyor. Ayrıca yönetimi inisiyatifine alan aile uzun süredir yönettiği odada muhalefete de tahammül edemiyor. DTO'nun tepesinde de diğer bazı odalarda olduğu gibi yeniliklere ve değişime karşı ciddi bir direnç var. Fakat bu kez değişim dalgası tabandan çok güçlü geliyor.
8 bin 700 üyesi olan Deniz Ticaret Odası'nda "değişim" hareketinin seçilmiş lideri Salih Zeki Çakır üyelerin güçlü desteğini alarak başkanlığa adaylığını açıkladı. Çakır adaylık sürecini ve DTO'da çağ açacak projelerini Haber 7 Ekonomi Editörü Hakan Göksel'e anlattı…
Deniz Ticaret Odası Başkanlığına adaylığınızı "Değişim zamanı" sloganıyla açıkladınız! Deniz Ticaret Odası için bu söyleminizin arka planında hangi nedenler vardı?
Deniz Ticaret Odası 1982'de kuruldu o günden bugüne aynı şahıslar ve onların devamı olarak nitelenen kişiler tarafından yönetildi. Oysaki sektör kurulduğu günden bugüne hem ekonomik hem de üye sayısı anlamında çok büyüdü. Sektöre diğer sektörlerden de çok fazla katılım oldu. Kuşaklar değişti. Bugün ağırlıklı olarak odanın üyeleri şirketleri yurt dışından eğitim görmüş, dil bilen 3. Kuşak temsilcilerden oluşuyor. Deniz Ticaret Odası'nın yönetiminin yeni yüzlerle değişmesi, yeni söylemler getirecek ve yeni ezberler oluşturacak sektör temsilcilerinden oluşması gerektiğine inandık. Yaptığımız istişareler sonucunda Mayıs ayında yapılacak seçimde yeni bir yönetimi işbaşına getirmek için çalışmalar yapıyoruz.
Adaylığınızı açıkladığınız konuşmada "Taşeron olana da tersanesi olana da aynı itibar" sözlerini söylediniz. Bu sözler bir durum tespiti midir? Odanın üyelerine farklı muamele mi var?
Geçmişten bugüne mevcut yönetim bu odanın üyelerinin de olduğunu dikkate almadı. Oda üyeleri ile kurması gereken samimi ve sıcak iletişim kurmadı. Üyeleri ile kaliteli bir iletişim kurarak sorunlarını çözüme yönelik çalışmalar yapması gerekiyor. Çünkü devlet bunu yapsın diye odalara kaynak aktarıyor. Burada bir kasıt olmasa bile bir ihmalden söz edebiliriz. Üyelerin talepkar olmasına rağmen diyalog kuracak bir atmosfer yaratılmadığından odalarla böyle bir dialog kurulamamış.
Kurulamamış mı kurulmamış mı?
Tabii bu tartışılır ama biz kurulamamış olarak izah ediyoruz. Bunun bu aşamadan sonra bir önemi yok biz bu süreçten sonra geçmişe değil geleceğe bakacağız. Bütün bu eksikleri giderecek, proje, sorun çözme ve hizmet odaklı bir anlayışı odaya getirip biriken sorunları çözmeyi hedefliyoruz. Özellikle 2008 küresel krizinden bugüne gemi inşa sanayinde, armatörlükte çok fazla finansal kaynaklı kriz yaşıyor. Sadece bu sektörler değil bunların hizmet aldığı alt kollara da yayılıyor. Bunların önünü açacak yeni çalışmalar, yeni projeler yapılması gerekir diye düşünüyoruz.
Oda olarak DTO'nun da diğer odalar gibi aktif ve pasif üyeleri var. Adaylığınızı açıkladığınızda nasıl tepkiler aldınız?
Yeni bir alternatife, yeni bir oluşum beklentisine ihtiyaç duyulmasına rağmen "kim nasıl aday olur" belli değildi. Bugün doğru bir iş yaptığımızı görüyoruz. Mevcut yönetim de bu süreci kabullenecektir.
Yani daha öncesinde odada bir yenilik arayışı vardı?
Evet vardı ama bunun nasıl, kimle ve ne zaman olacağı ile ilgili soru işaretleri vardı. Biz ekibimizle ortaya çıkınca geldiğimiz noktada ciddi bir teveccüh var. Teşvik ediliyoruz, destekleniyoruz. Ama biz bunu yeterli bulmuyoruz söylemde kalmaması lazım. Daha önce de benzer durumlar oldu. Destekler açıklandı ama oy verme günü işler, trafik şartları hava, şartları, yurt dışı gezileri bahane edilerek destekler aynı oranda sandığa yansımadı. Oysa ki bu seçim sektör için önemli bir fırsat Seçilerek gelmiş bir ekip atanarak gelmiş bir ekibe nazaran daha başarılı olur
Oda seçimleri döneminde üyelerin genelde aidat sıkıntısı ön plana çıkıyor. Ve oy kullanmaları için ödeme yapmaları gerekiyor. Bu sıkıntı DTO'da ne durumda?
Evet burada da var. Seçimlerde oy kullanabilmek için geriye dönük iki yıl aidat ödenmiş olması gerekiyor, aksi takdirde oy kullanılamıyor. Oy kullanma sorunları olanların listeleri de askıya çıktı. Maddi durumdan dolayı oy kullanamayacak üyelere bir şey diyemeyiz. Ama diğer taraftan "ben oy kullansam ne olacak kullanmasam ne olacak" diyenler de var. Biz bu üyelere gereken duyurularımızı yapıyoruz ve herkesin aidat eksiğini tamamlamasını istiyoruz. Aidatlar çok yüksek değil ama ihmal ediliyor. Biz de en azından bu neden dolayı oy kullanmaya gelmemelerinin önüne geçmek için uyarılarımızı yapıyoruz.
"GELİNCE GİTMESİNİ BİLMİYORLAR"
Adaylığınızı açıkladığını konuşmanızda "hiçbir grubun vasisi değiliz, zamanı gelince de gitmeyi bileceğiz" gibi ifadelerle doğrudan yönetimi mi hedef aldınız?
Bu maalesef bir çok odalarımızda insanların özelliği, gelince gitmesini bilmiyorlar. Gitmek de bir erdemdir. Bunu bir özeleştiri yaparak kendimize sormalıyız "ben ne kadar faydalı oldum" diye. Tabi insanlar bir eleştiriye tutulmayınca her şeyi mükemmmel yaptıkları vehmine kapılıyor. Bu süreç aynı zamanda sağlıklı bir mekanizma olmamasından da kaynaklanıyor. "Biz devam edelim onlar da desteklesin" diyorlar ve üyelere bir hesap verme alışkanlığı benimsenmiyor.
Buradan odanın şeffaf yapıda olmadığını anlayabilir miyiz?
Yapılan işlerin bir fayda maliyet analizlerini yapıp üye talep etmeden bilgilendirmek gerekir. Mali kaynağın, insan kaynağının ve zamanın nasıl kullanıldığını, sektöre ne faydası olduğunu anlatmak gerekir. Ben yaptım oldu anlayışı işin hakkını vermemek olur. Ticaret odası kamu hizmeti veren bir odadır. Yapılan işe üye ilgi duymasa bile iletişim araçları ile bilgilendirilmeli hatta özelleştiri bile yapılabilmeli. Böyle olursa, şeffaflık, katılımcılık ve hakkaniyet olur sektörün önü açılır. Eğer öne çıkıyor ve önderlik ediyorsanız bunu yapmak lazım ya da yapabilecek yerini bırakmak lazım...
"MEVCUT YÖNETİMİN BAHANELERİ OLMAYACAK"
Anayasa Mahkemesi iki dönem üstü üste oda başkanlığı yapanların yeniden adaylığının yolunu açtı. Karar adaylık sürecinizi etkiledi mi?
Bizim bu süreçten hiçbir kaygımız yok. En azından seçim dönemi geldiğinde eski kanun bahane edilemeyecekler. Biz önümüze bakacağız. Rakiplerimizin "biz iyi işler yapıyorduk yapmaya da devam edecektik ama kanun elimizi kolumuzu bağladı" demesi bizi de seçilmiş olsak bile meşruiyet sorgulamasına düşürürdü. Bence karar iyi de oldu...
NACE kodları ile ilgili birçok oda sıkıntı yaşadı. Deniz Ticaret Odası'nda da aynı sıkıntılar oldu mu?
Evet etkiledi. Biz ona da eleştiri getirdik. NACE kodları karıştırılıyor bizim de kızdığımız nokta bu. NACE kodu almasında aksaklıklar oldu. Ama bunun düzeltilmesi bu seçim sürecinin işi değil. Bu daha çok şirketlerin mali müşavir ya da muhasebecilerin dikkatsizliğinden veya bilgisizliğinden kaynaklandı. Nitekim şirketler beyanname döneminde dilekçe ile başvurarak bunların düzelmesini sağlayabilir.
Bizim itirazımız meslek gruplarının oluşturulma biçimi ve şekli, biz burada bir eksiklik yapıldığını söylüyoruz. Burada bir düzeltme yapılmalı. Çünkü hangi NACE kodunun hangi meslek grubunda olacağını oda yönetimi belirliyor. Yoksa NACE kodu ile alakalı düzenlemede sorun yok...
Peki sorunlu kısmı mevcut DTO yönetiminin manevrası olarak niteleyebilir miyiz?
BU düzenleme mevcut yönetimlere listeleri hazırlama konusunda bir avantaj sağladı, bilerek yapılmadı. Yeni oluşumların ve alternatif çalışmaların önünde bir engel! Bu 1-0 yenik başlamaktır. Çünkü kendi şirketimizin hangi meslek grubunda olduğuna biz karar veremiyoruz. Bu anlamda ciddi memnuniyetsizlik var. Biz de gerçekleri bilerek adaylık çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ama bizim dönemimizde de daha sağlıklı daha işlevsel meslek listeleri oluşturmak için bir çalışma grubu olacak TOBB nezdinde girişimlerde bulunacak.
"MESELEMİZ ŞAHSİ DEĞİL HİZMETE TALİBİZ"
7 Mart 2013'te yapılan Meclis toptantısında söz hakkı talebiniz reddediliyor ve sonrasında "DTO'yu kendi şirketleri gibi yönetmeye kalkıyorlar" diye açıklamanız var. Seçim dönemine girildikçe mevcut yönetim antidemokratik bir tutum mu takınıyor?
Bu benzer yapılarda değişime karşı direncin göstergesi, onlar da yönetimde kalmak için ellerinden geleni yapacaklardır. Önemli olan bu süreçte etik ölçüler içinde kalmaktır. Bize yapılanı uygun bulmadık. Yönetimde kalmak istemeleri anayasal hakları ama bunu belli ilkeler çerçevesinde yapmaları lazım. Yeni oluşumunda söz sahibi olabileceğini kabul etmeleri lazım. Meselemiz şahsi değil biz de hizmete talibiz. Biz sektör kazansın diye uğraşıyoruz. Ama onların da "yönetim çok önemli onun için her şey mübahtır" demeleri hiçbir izaha sığmaz.
"DEĞİŞİM İSTEYENLER HANGİ PROJELERLE GELİYOR?"
Sektörün hemen hemen her alanında tecrübe sahibisiniz ve sağlam bir ekibiniz var. Seçimde başarılı olursanız neler yapacaksınız? Neler vaat ediyorsunuz?
İki aşamalı bir seçim var. Önce meslek gruplarında meclis üyeleri oluşacak ve çoğunluk yönetimi belirleyecek. Şu anda her meslek grubunda görev almış meclis üyesi olmaya aday arkadaşları belirledik. üyeler son derece birikimli isimler. Sektörde tecrübeli yeni ve genç isimler... Biz oluşumun kurucu ekibi olarak genel çalışmaları yapıyoruz meslek gruplarında da diğer arkadaşlarımız üyelere yönelik çalışma yürütüyorlar. Hemen her meslek grubundan seçilecek arkadaşlarla yönetimi belirleyeceğiz.
Projelerden de biraz bahsederseniz...
Günlük projelere yönelik somut çalışmaların yanında sektörün geleceğini ilgilendiren, ufkunu açacak, sektörün 100. yılına uygun bir denizcilik yapılanması yolunda adımlar atacağız.
"Mavi Hat" diye bir uygulamayı getireceğiz. Günlük sorunlara danışmanlık hizmeti verecek bir çağrı merkezi oluşturacağız. Firmalar bu hat üzerinden hukuk, teknik, finans, yatırım danışmanlığı, sigorta gibi yardım alabilecekler. Yurt dışında armatörlerin karşılaştığı sorunlarda ne yapmaları gerektiğini anlatan bir danışmanlık servisi devreye sokacağız. Hattı da aldık numarası 444 0 DTO olacak. 7 gün 24 saat hizmet verecek. Büyük şirketlerin danışmanları var ama küçük şirketler yıllardır bu sıkıntıyı yaşıyor. Biz de bunu çözmek istedik.
İkinci olarak her çalışma grubunun sorunlarını öncelik sırasına göre bir takvim belirleyerek çalışma gruplarında masaya yatıracağız. Sektörün diğer faaliyet alanları ile ilgili bilinen bir büyüklük yok. Finansal ve mali büyüklük yok...
DENİZCİLİK SEKTÖRÜNDE SAĞLIKLI İSTATİSTİK YOK
Yani denizcilik sektöründe sağlıklı bir istatistik olmadığından bahsediyorsunuz...
Denizcilik sektörünün ülke ekonomisine bir bütün olarak ne katma değer sağladığı ile ilgili bilimsel bir çalışma yapılmamış. Biz bunu üniversiteler, uzmanlar, sektör paydaşları, paydaş dernekleri ve çalışma grupları ile bir araya gelerek kısa zamanda denizcilik sektörünün ulusal ekonomiden ne kadar pay aldığını ya da katkı sağladığını ortaya koyacak bir çalışma yapacağız.
Bu söylediğiniz çok büyük bir eksiklik... Yani şu an denizcilik sektörünün bir bütün olarak ülkeye katkısı bilinmiyor..
Evet münferit rakamları var. Üniversitesi, uzmanı sektör temsilcisi, bakanlık hepsi ayrı şeyler söyler. Biz bunu tam olarak masaya yatırıp çözmeyi hedefliyoruz. Çok zor olduğunu biliyorum ama belli bir yanılma payı ile sektörün bir envanterini çıkaracağız. Sektörün parçalarından hareketle bütüne ulaşacağız.
Armatörlük, balıkçılık, deniz turizm, su sporları, acentelik, yurt dışından yabancı gemilere hizmet, limancılık, deniz inşaatları, merkezleri Türkiye'de olan şirketlerin oluşturduğu katma değer, üçüncü ülkelerle ticaret yapan gemilerin getirdiği döviz vb bütün konularda yabancılar nasıl bu verileri sağlamışsa biz de sağlayacağız.
"SEKTÖR BÜYÜK DİYORUZ NE KADAR BÜYÜK BİLMİYORUZ"
Bugüne kadar çıkarılmamış olmasının nedeni nedir?
Uğraşılmamış ve genel algı "zor" olduğu için çünkü faaliyet alanlarına göre sektörde fazla paydaş var. Kolay bir iş değil. Hepsiyle uğraşmak gerekiyor. İmkamsız da demek değildir. 6 ay bir sene çalışılır sonrasında ise güncellenir. Güncellemenin de devam ettirilmesi lazım. Sektörün büyüdüğünü ya da küçüldüğünü buradan anlarız. Geleceğe yönelik de bir projeksyon verir. Örneğin armatörlük krizden dolayı geri gitti ama deniz turizmi ilerledi. Gemi inşa sanayi krizde küçüldü ama sonrasında daha iyi büyüdü. Yeni büyüme alanları oluşuyor. İstatistikleri sağladıktan sonra bu alanlara yatırım yapılması da sağlanabilir... Bunları yapmak için de rakamlara hakim olmak lazım. Denizcilik sektörü büyüktür diyoruz ama rakamla konuşamıyoruz.
Bugüne kadar bir istatistik ortaya konmadığı için belirlenen hedefler de münferit ya da bireysel sektör gerçekliğinden uzak diyebilir miyiz?
Büyük oranda tahmine dayalı! Bu ölçüde geneli kapsayan bir çalışma yapılmadı. Örneğin gemi inşa sektöründe ihracat kaydı olduğu için daha sağlıklı veri var. Armatörlük de navlun ticaretinden dolayı kısmen ölçülebiliyor. Ama teknoloji iyi kullanılsa verilere büyük oranda ulaşılabilir.
Projelerimize geri dönersek buna ek olarak bunun altyapısı olarak "bilgi paylaşım platformu" oluşturacağız. Sektörde bir bilgi kirliliği var. İyi bir referans alınabilecek filtre edilmiş bilgilerin girildiği, bütün paydaşların veri girip veri alabilecekleri bir bilgi paylaşım platformu oluşturacağız. Diğer sektörlerde bu sistem yok ve biz bunu bir ilk olarak başarmak istiyoruz. Günümüzde sağlıklı veri olmadan atılan her adımın önü belirsizdir.
Aslında DTO'nun bugüne kadar yapması gerekenleri yapıp temelleri atacaksınız...
Biz bir piramite benzetirsek bunu alttan başlayarak kademeli olarak bir kurumsal işleyişi sektörün geneline hizmet edecek bir yapıya kavuşturmak istiyoruz. Buna "yönetişim" deniyor. Modern tabirle "iyi yönetişim" modeli ortaya koyacağız. Yine irili ufaklı projelerimiz de olacak.
Sektörün sorunlarını da sormak istiyorum. İhracat hedefleri, 2023 projeksyonu var. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkedeyiz. Türkiye'de şu anki mevcut durum nedir?
2008 krizi sonrası en fazla etkilenen sektörlerden biri denizcilik sektörü oldu. Gemi inşa sanayi ve ondan hizmet alan yan sanayi etkilendi. Günümüze gelene kadar da bir iyileşme olmadı. 2010'da biraz toparlanma oldu, navlunlarda toparlanma oldu ama tekrar geriye gidiş sürüyor. Bunun nedenleri daha çok uluslararası sorunlardan kaynaklanıyor. Bu da gemi inşa sanayine talebi azalttı.
Denizciliğin çok stratejik bir sektör olduğu bilinen bir gerçek… Kriz dönemlerinde çok ciddi bir "know-how" ve "yetişmiş insan gücü" oluştu. Biz cumhuriyetin 100. yıl hedeflerini koyuyorsak bu hedefler denizcilik sektörü olmadan tutturulamaz. Bu yüzden kriz dönemlerinde sektöre zaman kazandıracak teşviklerin, finansal desteklerin olması gerekiyor...
KARADAKİ TEŞVİĞİ DENİZDE DE İSTİYORLAR
Tam bir istatistik olmadığından bahsettiniz ama elimizdeki verilerle, dünya ile kıyasladığımızda Türkiye'de denizcilik hangi seviyede?
Şu anda mevcut verilere göre 15. sıradayız. Başbakanımız ilk 10 hedefi koydu biliyorsunuz biz de ona gireceğimize inanıyoruz. Denizcilik sektörünün de bu 5 basamağı sıçraması lazım. Bunun için altayapı, insan kaynağı, yetişmiş insan gücü var fakat yasal olarak konumlarının güçlendirilmesi gerekir. Firmaların bu yarışta fazla yara almaması için finansal sorunların çözümü yönünde ciddi teşviklerin verilmesi gerekir diye düşünüyoruz. Bunu da iyi çalışarak iyi hazırlanarak, ilgili bakanlıklara iyi anlatarak gerçekleştirilmesi lazım… Aksi taktirde denizciliğimiz tüm kazanımlarını kaybetmek zorunda kalacak, toparlanması da çok zor bir sürece girilir...
Sektörde bir dönem navlun ücretleri ile ilgili bir sıkıntıdan bahsediliyordu aynı sorun hala devam ediyor mu?
Aslında şu an navlunlar o kadar ucuz ki ihracat açısından bir fırsat. Kendi ithalat ve ihracatımız açısından baktığımızda Türk denizciliğinin önemi burada ortaya çıkıyor. Eğer bizim kendi ticaret filomuz korunamazsa, güçlendirilemezse ihracat ve ithalatçı firmalarımız gelecekte sıkıntı yaşayacaktır. Bir Türk filosu devreden çıkarsa yabancıların tekeli ile karşı karşıya gelir ve ihracatımızın önü tıkanır... Türk ticaret filomuz ciddi bir denge unsuru oluşturuyor.
"TÜRK DENİZCİLİĞİ İÇİN NE YAPILSA AZDIR"
Karadaki teşviği denizde de istiyorsunuz...
Şu anda Türk denizciliği için ne yapılsa azdır. Çok büyük potansiyel ve çok büyük piyasa var. Ama burada küresel oyunculara karşı vaziyet almak için desteklenmesi gerekir. Geçmiş yıllarda kısmen yapıldı ve faydası görüldü. Bu süreçte de mutlaka bu teşviklerin sağlanıp sektörlerin açılması lazım. Ülke geleceği açısından çok önemli...
Denizcilik ciddi bir faaliyet alanı ve çok büyük bir potansiyel var. Bu anlamda diğer sektörlerden bu sektöre ilgiyi artırıp, sınırlı tutmayıp dünyadan "nasıl bir pay alabiliriz"in hesabı yapılması lazım.
Bu yüzden DTO'ya yeni pazarlar bulmak için görev düşüyor. Küçük firmaların bunu yapması ve bütçe ayırması zor. Sektör odalarının bu tip çalışmayı yapması gerekir. Gelişen denizcilik alanlarına bakmak lazım. Örneğin Rusya ve Ukrayna'nın nehir filosunun yenilenmesine ihtiyaç var. Oradan nasıl pay alırızın hesaplarının yapılması lazım.
Dünyada denizcilik sektöründe insan kaynağı açığı var. Daha çok ihtiyaç az gelişmiş ülkelerde... Bizim de genç bir nüfusumuz ve istihdam sorunumuz var. Eğitim kalitesini daha da artırarak dünyanın deniz işgücünü sağlayıp ciddi bir döviz potansiyeli elde edebiliriz. Sonuca yönelik, bilimsel ve tüm tarafların katılımını sağlamak gerekir.
Finans, ihtiyaç fazlası insan kaynağı, dünya ticaretinden pay alma gibi sorunlar dışında yasal düzenlemelerle alakalı problemler de var mı?
Malum yasal olarak kamuya bağlıyız. Kamu, denizcilikte sadece mevzuat kısmı ile devrede, bir yatırımı yok. Mevzuat düzenlemesi de sektörün ihtiyaçlarına binaen ortaya çıkıyor. Sektör çok dinamik ve uluslararası kurallara da bağlı. Mevzuatların da bu kurallara uyarlanması için geç kalınmaması gerekir. Bunu odanın da sadece bürokrasiye bırakmayıp takip etmesi gerekir. DTO'nun ön ayak olması gerekir. Geçmişte daha çok bürokrasiden talepler geldi. Uygulamada aksaklıklar düzeltilene kadar vakit ve zaman kaybı ortaya çıkıyor. Bu konuda da iyi çalışılıp yasa koyucuya rehberlik yapılması gerekir.
Seçim için üyelere çağrınız nedir?
İnsanın yaptığı işe, sektörüne ve ülkesine saygısı gereği bu tür kurumlarda üyelerin aktif olarak yönetimde yer alıp süreçleri değiştirecek şekilde organize olması gerekir. Bunu sağlamanın yolu seçimdir. Bu anlamda üyelerin katılımı da esastır. Muhakkak oy verme günü ufak tefek bahaneler bulmadan meslek grubunda öne çıkan arkadaşlara ister bizden ister diğer ekipten olsun oy verip süreci işler hale getirmelerini istiyoruz.
Kaç üyesi var odanın?
8700 üye var. Bunlardan 700-800'ü tasfiye halinde ya da pasif üyeler 8 bine yakın oy kullanan var...
Bunların bölgelere dağılımı nasıl?
Yüzde 55'si İstanbul ve çevresinde yüzde 45'i ise yurdun diğer bölgelerindeki 26 ilde 7 şubede temsilcilikler biçiminde dağılmış durumda...
Başkanlık yarışı için kaç aday var?
Şu an mevcut yönetimin adayı ve ben varım. Yarışın adil ve etik kurallar içerisinde gerçekleşmesini umuyoruz...