Dünyanın en ünlü üç ''gemi müzesi''
Cutty Sark, Avrora ve Vasa; Londra, St. Petersburg ve Stockholm’ün en ünlü üç müzesi. Üçü de tarihin çeşitli dönemlerine tanıklık etmiş efsane gemiler; bir gün bu şehirlere yolunuz düşerse ziyaret etmeden dönmeyin…
Gemiler, hâlâ çok yaygın olarak kullanılan dünyanın en eski ulaşım araçları arasında ilk sıralarda yer alıyor. Dünya ticaret ve savaş tarihinin de en önemli unsurları arasında yer alan gemiler, yüzyıllardır insanoğlunun hizmetinde. Ancak bazı gemiler var ki, rol oynadıkları bazı tarihi olaylar nedeniyle asla unutulmuyorlar. Tıpkı Çanakkale Savaşı’nda zaferi kazandıran Nusrat Mayın Gemisi gibi…
Ülkeler bu özelliklere sahip gemileri, gelecek nesillere de taşımak, hatta turizm değeri yaratmak üzere müze haline dönüştürüyor. Dünyanın birçok ülkesinde sayıları 100’e yaklaşan ‘gemi müzeler’ var. Ancak bazıları çok özel gemiler… Ben farklı özelliklere sahip en ünlü üç gemi müzeyi seçtim. Yolunuz bu ülkelere düştüğünde ziyaret etmenizi öneririm.
VASA 333 YIL SU ALTINDA KALDI
1626-1628 yılları arasında yapımı süren İsveç İmparatorluğu savaş gemisi Vasa, 10 Ağustos 1628 tarihindeki ilk yolculuğunda limandan ayrıldıktan hemen sonra henüz 1 deniz mili bile gitmeden su alarak batmıştır. Yüzlerce yıl unutulan ve denizin altında yatan Vasa, 1950’li yıllarda yeniden keşfedildi. Stockholm Limanı’nın giriş ağzında yoğun deniz trafiğinin olduğu bölgedeki batık, 24 Nisan 1961’de neredeyse hiç yıpranmamış olarak su yüzeyine çıkartıldı. Önce geçici bir müzeye konan gemi, daha sonra Stockholm’deki gemiyle aynı adla anılan Vasa Müzesi’ne aktarıldı. Geminin batış nedeni hâlâ tartışılıyor. İlk neden olarak acelecilik gösteriliyor. Dönemin kralı II. Gustaf Adolf’un bu geminin hızla tamamlanarak 30 Yıl Savaşları’nda kullanılmasını istediği, bu nedenle danışmanların geminin zayıf yanlarını krala bildirmekten çekinerek denize açılmasını sağladıkları konuşuluyor. Hatta geminin batmasının ardından soruşturma yürütülmesine karşın hiç kimseye ceza verilmediği de bilinenler arasında.
Geminin 1961 yılında yeniden su yüzeyine çıkartılmasıyla beraber binlerce dönemsel eşyanın yanı sıra 15 denizciye ait ceset de bulundu. Çok iyi korunmuş olan gemi, tarihçilere dönemin denizciliğinin yanı sıra günlük hayata dair çok önemli bilgiler veriyor.
O dönemdeki savaş gemilerinde adet olduğu üzere Vasa da monarşinin gücünü, ihtişamını simgelemek amacıyla süslemeler, heykellerle bezenmişti. Çeşitli ağaçlardan yapılan çok sayıda heykel, geminin en önemli süslemeleri arasında yer alıyor. Örneğin 3 metre uzunluğundaki aslan başı heykeli, birbirine tutturulan küçük heykellerden oluşturulmuştur. Toplam 500 civarındaki heykeller arasında, İsveç krallarının da olduğu dönemin ünlü isimlerinin heykelleri yer alıyor.
CUTTY SARK YANGIN DA GEÇİRDİ
Dünyanın en ünlü yelkenlilerinden olan Cutty Sark adını bir efsaneden alıyor. Kısaca şöyle özetleyelim:
Fırtınalı bir gecede Tam Oshanter adından bir çiftçi evine dönerken mezarlıktan müzik sesi duyar. Oraya doğru yöneldiğinde dans eden yaşlı cadılarla karşılaşır. Ancak aralarında genç ve güzel bir cadı da vardır. Genç cadı bir ‘Cutty Sark’, yani kısa gömlek giymiştir. Dansın ritmi arttıkça çiftçi Oshanter “Çok güzel, Cutty Sark” diye bağırır. İşte bu bağırışın ardından şimşekler çakar. Korkan çiftçi atını kamçılayarak kaçmaya çalışır. Genç cadı da peşinden gelmektedir. Çiftçi bir dereden geçmek üzeredir ancak cadı suyun üzerinden geçemeyeceğini bildiği için yakınlardaki bir köprünün üstüne çıkar. Oradan da ata doğru uzanır ve atın kuyruğunu yakalar. 1791 yılında Robert Burns tarafından yazılan şiirde adı geçen ve elinde atın kuyruğu olan bu cadı, 19. yüzyılda yapılan gemiye adını verir. Geminin önünde cadının bir kabartması da vardır.
Cutty Sark, 1869 yılında yapımına başlanan bir yelkenli. O yıllarda çay ticareti için kullanılan bu gemi, Çin ve Londra arasındaki hızıyla efsane haline gelmiş. O yıllarda çay taşıyan gemiler arasında yarışlar yapılıyormuş. Thermopylae adlı gemiyle yarışan Cutty Sark, 18 Haziran 1872’de denize açılmış ancak iki hafta sonra arızalanınca rakibinden tam bir hafta sonra Londra’ya ulaşmış. Gemi daha sonra kargo taşımacılığında kullanılmış ve 2 bin kilometre yolu 72 saatte alarak ‘unvanını’ yeniden kazanmış. Geçmişte yenildiği Thermopylae’i tüm yarışlarda geride bırakmış. Buharlı gemilerin ortaya çıkmasıyla popülerliğini kaybeden Cutty Sark, önce Portekiz’e daha sonra da Güney Afrika’da bir firmaya satılmış. Gemi, 1922 yılında Kaptan Wilfred Dowman tarafından satın alınınca anavatanı İngiltere’ye dönerek eğitim gemisi olarak kullanılmaya başlanmış. Bazı kazalar geçiren gemi, 1954 yılında Greenwich’e getirilerek müze olarak kullanılmaya başlandı. Ancak talihsizlikler Cutty Sark’ın peşini bırakmadı. 1990’larda geçirdiği yangınla hasar gördü. Ancak başlatılan bir kampanya ile yelkenli yeniden onarıldı ve 2012 yılında Kraliçe Elizabeth’in de katıldığı bir törenle yeniden müze olarak hizmet vermeye başladı.
AVRORA KIZIL ORDUNUN GURURU
Avrora, denize 15 Ekim 1904’te indirildi. Rusya İmparatorluğu Deniz Kuvvetleri’nde korumalı kruvazör olarak görev yapan gemi, Sovyet Deniz Kuvvetleri’nde eğitim gemisi olarak hizmet verdi. 1957’den beri St. Petersburg’da Neva Nehri kenarında müze olarak kullanılıyor. Yapımına 23 Mayıs 1897’de başlanan Avrora, 1904 yılında top mermisi saldırısına uğradı. Buna karşın 1905 yılında Japonya ile yapılan deniz savaşında görev aldı. Bir yıl esir kaldıktan sonra Baltık Denizi’ne döndü ve eğitim gemisi oldu. 1. Dünya Savaşı’nda da aktif rol oynayan Avrora, 1917’de Şubat Devrimi başladığında Bolşevikleri destekledi.
23 Ekim 1917’de Kerenski Hükümeti tarafından Neva Nehri’ni terk etmesi emredildi. Ancak Avrora bu emri reddederek 25 Ekim 1917, saat 9.45’te ön kesimindeki topla ateş etti ve bu top atışlarıyla Kerenski hükümetinin bulunduğu Kışlık Sarayı’na karşı saldırılar başladı.
30 Eylül 1941’deki bombardıman sonucu battı. 1944’te havuzdan çıkarıldı ve 1947’ye kadar onarımı sürdü. 1948’de eğitim gemisi olarak Neva Nehri’nde demirledi ve anıt gemi olarak ebediyen korunmasına karar verildi. 1957’de müze gemi olarak halka açıldı.