Bu geminin işi kutupta mahsur kalmak !
Kutuplarda buzullara saplanmayı rutin haline getirmiş en ünlü araştırma gemisi Tara’ya buyurun!...
Güney Kutbu’nda buzulların ortasında mahsur kalan Rus gemisi nihayet kurtarıldı. Asıl ilginç olansa, haberi gören herkesin o gemide olmak istemesi, içindeki hayatı merak etmesi! Çok az insanın ulaşabildiği masalsı beyazın içinde “mahsur” kalmayı kim istemez... O halde, kutuplarda buzullara saplanmayı rutin haline getirmiş en ünlü araştırma gemisi Tara’ya buyurun!
Bir süredir dünya basınının gündemini işgal eden Rus yapımı MV Akademik Shokalskiy adlı gemi, 25 Aralık’ta menavra kabiliyetini yitirdi. 3 gün öncesine kadar buzulların ortasında mahsurdu. Gemideki 54 yolcu, yeni yıla kutupta girdi. Avustralyalı kâşif Douglas Mawson’ın Antarktika’yı keşfinin 100. yılını anmak için, onun rotasını izlemek üzere 28 Kasım’da Yeni Zelanda’dan yola çıkmışlardı. Ama işte, neye niyet neye kısmet. Birkaç başarısız kurtarma denemesinin ardından, havanın düzelmesi ve görüş mesafesinin nispeten netleşmesini fırsat bilen Çin buzkıran gemisi Kar Ejderhası’ndan kalkan kurtarma helikopteri gemiye ulaştı. Mutlu son! Ancak buzda sıkışan gemidekiler hallerinden memnun gibiydi. Gemiden ulaşan bilgiler de bunu kanıtlar nitelikte. “Hava -1 derece ve tipi var. Ama keyfimiz yerinde” diye açıklama yapan da vardı, “Bugün doğum günümdü, kutlamak için daha iyi bir yer düşünemiyorum” diyen de. Haksız da sayılmazlar hani. Hava açıkken yıldızlı gökyüzünü seyrettiler. Hepsini geçelim; dünyanın en güneyi, en soğuğu, en buzulundasınız! Şahane bir manzara, müthiş bir sessizlik, bilinmezlik, o el değmemişliğin verdiği huzur... Masalsı bir yerdesiniz, geri dönme yolunuz kapalı ki bu da “geride bıraktıklarım, acaba bir şeyler kaçırıyor muyum” gibi vicdan muhasebelerini direkt ekarte eden bir durum. İşin bir de teslimiyet boyutu var. Direnmek yerine akışına bırakmanın en geçerli olduğu yer belki de orası; zira bazen buzulların arasında bekleme süresi 2 aydan fazla sürebiliyor...
KUZEY KUTBU’NUN DERİN KIŞLARI
Bunu en iyi bilenlerse, herhalde Birleşmiş Milletler hesabına kutuplarda dolaşan araştırma gemisi Tara’nın bilim insanlarından oluşan mürettebatı. Gemi 2003’ten beri Kuzey Kutbu’nda araştırma ve ölçümler yapıyor. Pek çok defa buzulların ortasında mahsur kalmışlığı var. Ancak buna pek de mağduriyet denemez; zira amaç bilimsel araştırma olduğu için gemi zaten oraya 6-8 aylık sürelerle bir nevi mahsur kalmak için gidiyor. Dahası, bazen bu araştırmalar Kuzey Kutbu’nun derin, karanlık kışında yapılıyor! Tara son seyahatini 19 Mayıs -8 Aralık arasında gerçekleştirdi. Ekipte 7 çevre bilimleri uzmanı, 1 kaptan, 1 kutup lojistiği uzmanı, 1 bilgisayar ve elektronik mühendisi var. Ekipten bazılarının iki yıl boyunca orada kaldığı da oluyor. Ki bu da 6 ay gece 6 ay gündüze bire bir tanıklık etmek demek. Kutuptasınız, etrafta çoğu zaman gemidekilerden başka hiçbir yaşam belirtisi görmüyorsunuz. Hatta bazen fırtınadan hiçbir şey göremiyorsunuz. Ama hayatınız garantide. Bir kere çok iyi bir iletişim ağları var. Uydu üzerinden 7/24 diledikleri kişiyle irtibata geçebiliyorlar. Yine aynı yöntemle isterlerse dünya kupası maçlarını ya da yarım bırakmak istemedikleri dizileri seyredebilirler. Tabii bu herkes için sevindirici midir bilemem. Zira “Bari kutupta biraz olsun dünya ahvalinden uzaklaşayım” diyenler olabilir.
DOKUZ TON YİYECEK
“Hayatları garantide” kısmında biraz daha duralım. Dışarı çıkmak için özel kıyafetleri, maskeleri, kaskları var. Gemide 6 aylık bir görev dönemi için 9 ton kadar yiyecek bulunuyor. Mönü de sağlam; balık, Rusya’dan rengeyiği, tavuk, salam, kuzu eti, patates, havuç... Bütün bunların yerleri ve miktarı veri tabanına kaydedilmiş. Böylece neyi ne kadar tükettiğinizi izleyebiliyorsunuz. Sağlık konusu mühim. Gemide doktor ve küçük bir hastane kabini var. Kutup deyince soru olarak ilk akla takılan ısınma meselesi elbette. Zira dışarıda kimi zaman -40 dereceyi gören bir hava olduğunu hayal edin. İlaveten hızı saatte 85 kilometreyi bulan bir fırtına... Hani ezkaza tedbirsiz çıksanız açıp kapayıncaya kadar göz bebekleriniz, aldığınız nefesle de akciğerleriniz donabilir. Neyse ki ortalama sıcaklık sıfırın altında 15-30 arasında. Hatta arada -1 gibi kutuplar için sıcak havalar gördükleri de oluyor. Fırsattan istifade çıkıp araştırma yapıyorlar. Gemi içindeyse rahatlar. Bir kere çok iyi bir izolasyonları var. Güvertedeki kar tabakası da ek bir izolasyon sağlıyor. Ana yaşam alanları ve iki kapı kalın köpükle kaplı. Salon ve kabinlerde sıcaklık 20-26 derece arasında. Isınma bir kazan ve radyatörlerden oluşan bir merkezi sistemle sağlanıyor. Herhangi bir sorun olduğunda sigorta olarak salondaki dizel ısıtıcı ve kabinlerdeki elektrikli ısıtıcılara başvuruyorlar. Peki tehlikeler? İki önemli riskle karşı karşıyalar. Bir kere meteorolojiyi önden tahmin etmek zor. Buz kütlelerinin nerede olduğunu da öngöremiyorsunuz. Erime her yıl artıyor ve bir sonraki yıl nerelerin buzullarla kaplanacağı tam bir sır. Teknik kısımdaki riskse Tara’nın dış yüzeyindeki araştırma alanlarını ve teknik araç gereçleri korumakla ilgili.
Tara’nın içinde...
Tara’nın içinde okyanustaki pigmentleri ve parça dağılımını ölçen, çözünmüş katı maddelerin optik özelliklerini karakterize edebilen spektrofometreler; ortamdaki ışık şiddetini ölçen radyometreler; hücre tiplerini, reseptörlerini ve hatta son zamanlarda üretilen antikorlar ile hücre içi sitokin salgısını bile ölçebilen flow sitometri gibi pek çok aygıt bulunuyor.
Gökyüzüne giden yol
Tara, Yeni Zelanda’nın yerli halkı Maoriler’in dilinde “gökyüzüne giden yol” demek. Doktor ve araştırmacı JeanLouis Etienne, Fransa’da 1989’da yaptırdığı gemiyle 1995’e kadar dünyayı dolaşıyor. Aynı gemi daha sonra Yeni Zelandalı denizci Sir Peter Blake tarafından BM’nin de desteğiyle çevre koruma programı çerçevesinde kullanılıyor. Kasım 2003’te Etienne Bourgois, Sir Peter Blake’i gemisini bir Amerikan şirketine vermemesi konusunda ikna ediyor ve “Tara” adını verdiği gemiyi Sir Blake’in mirasına duyduğu saygıyla çevre koruma programları çerçevesinde kullanmaya devam ediyor...