Rehin alınan Türk gemisinin çalışanları mağdur
Alacak-verecek meselesi yüzünden İspanya'da içindeki mürettebatı ile birlikte el konulan ANA-N gemisinin pesoneli mağdur durumda.
Türkiye'deki alacak verecek meseleleri uluslararası sularda 'haciz' işlemiyle sonuçlanan iki firmanın kavgası haciz yoluyla el konulan Türk bandıralı yük gemisindeki personeli mağdur etti.
12 kişilik mürettebat 2 aydın mahsur kaldıkları gemilerinde özgürlüklerinden yoksun şekilde çaresizce bekliyor. Türkiye'deki aileler ise gemi sahibine ulaşamazken, haciz işlemini yapan firmanın Türkiye'deki avukatı tarafından, "Çocuklarınız, yakınlarınız iyi. Onları mağdur etmiyoruz" diyerek teselli etmeye çalışıyor. Ancak aileler, gemideki personelin özgürlüklerinin kısıtlandığını, adeta denizde gemi içine hapsedildiklerini belirterek çocuklarının ve yakınlarının gemiden tahliye edilip Türkiye'ye, evlerine gönderilmelerini istiyor.
Nabal Denizcilik'e ait ANA-N isimli kuru yük gemisine alacaklı olduğundan dolayı İspanya'daki bir limanda el haciz işlemi yapıp el koyduran CAT (Caterpillar) isimli finans kuruluşunun Türkiye'deki avukatı Semih Sander, İHA muhabirinin konuyla ilgili sorularına verdiği cevapta, gemideki personeli mağdur etmemeye çalıştıklarını, tüm ihtiyaçlarını gidermeyi sürdüreceklerini kaydetti. Gemideki personelin haftalardır gemiyle birlikte haciz nedeniyle zorunlu bir şekilde bekletilmeleri nedeniyle ailelerin büyük bir endişe içinde oldukları hatırlatılan firma avukatı, "Ben uluslararası bir finans kuruluşunun Türkiye'deki avukatıyım. Gemi sahibi müvekkilim olan kuruluştan aldığı krediyi geri ödemediği için bu haciz işlemi gerçekleşti. Şu anda ne süreç ne de konu hakkında başka bir şey söylemem mümkün değil, söz konusu dava devam ediyor. Ancak, alacaklı ve borçlu arasındaki ihtilaf sürüyor" dedi.
'SUYUMUZ VE YİYECEĞİMİZ AZALDI'
3 bin 300 tonluk kuru yük gemisinin kaptanı Turgut Yıldıran, “Geminin sahibi Sinan Naiboğlu’nun borcu nedeniyle gemiye haciz uygulandı. Dışarı çıkamıyoruz. İspanya Mahkemesi’nin aldığı karar uygulanıyor. 53 günde bir kez su ve yiyecek getirildi. İçme suyumuz ve taze yiyeceğimiz çok azaldı. En önemlisi de biriken çöpler. Çöpleri güvertede topluyoruz ama gemiden dışarı çıkartamadığımız için etrafa yayılan koku dayanılmaz. sağlık sorunlarımız artacak diye korkuyoruz. Bir arkadaşımızı hastaneye yatırdık. Ama en önemlisi de daha ne kadar burada kalacağımız belli değil” dedi. Geminin sahibi Sinan Naiboğlu ise borcun kendisini dolandıranlardan kaynaklandığını ve geminin tüm ihtiyaçlarını giderdiklerini iddia etti.
AİLELER ENDİŞELİ
Avukat Semih Sander, gemideki mürettebatın mağdur edilmediğini ifade etmesine rağmen aileler konuyla ilgili büyük bir endişe yaşadıklarını söyledi. Sander, "Gemi personelini mağdur etmemeye çalışıyoruz. Hatta son olarak gemiye tatlı su takviyesi yapıldı. Benimle görüşen aileler gemideki yakınlarıyla ilgili bir endişe taşımıyorlar" dedi. Oğlu gemi mürettebatı arasında yer alan Selahattin Sunay, "Biz buradan kontör yüklersek telefon ve internet üzerinden görüşebiliyoruz. En son Samet ile dün akşam telefonla görüştük. Madrid elçiliği tarafından gemiye erzak yardımı yapılmış. Süreçle ilgili kimse birşey bilmiyor. Biz de bilgi alamıyoruz. Dolayısıyla gemi mürettebatı neden tahliye edilip memleketlerine gönderilmiyor anlamış değiliz" diyerek endişe duyduklarını belirtti.
ITF DEVREDE
Öte yandan, uluslararası bir denizcilik federasyonu olan ITF (International Transport Workers' Federation) isimli uluslararası nakliyat çalışanları federasyonu da İspanya'daki ANA-N gemisiyle ilgili çalışanların haklarıyla ilgilenmeye başladı. Türkiye'de Muzaffer Civelek'in temsilcisi olduğu ITF, hukuksal dayanağını “Dünya Serbest Ticaret Sendikası Hareketi” ve ILO (International Labour Organisation - Uluslararası Çalışma Örgütü) amaç ve ilkelerinden alıyor. ITF 'in, ulaştırmada çalışanların sosyal ve ekonomik haklarını korumak ve onların güçlü temsilcisi olmak amacıyla kurulmuş ve bu amaca yönelik eylem ve işlemlerini gerçekleştiren bir kuruluş olduğu bildirildi. ITF genellikle “Kolay Bayrak” veya “Elverişli Bayrak” adı verilen ülkelerin gemilerinde çalışan gemi gemi adamlarının haklarını koruyan ve arayan bir kuruluş olarak görülmektedir. ITF tarafından kabul edilen klasik tanımla, bir geminin gerçek sahibi, geminin bayrağının bağlı olduğu ülkeden başka bir ülkeden ise o gemi elverişli bayraklı gemi sayılır. Elverişli bayraklı gemi kabul edilmek, bir gemi armatörü açısından risk oluşturmaktadır. Zira, gemi adamlarının alamadıkları bir hak (maaş, kumanya, over-time ücreti, dinlenme saatleri...) için ITF aracılığıyla gemiyi tutuklatma olanakları vardır. ITF ihbarı aldığında geminin bulunduğu liman başkanlığını arayarak seyir müsaadesini iptal ettirir.
Başvuruda bulunan gemi adamlarının haklarını aldığına dair kağıdı imzalayana kadar gemi ilgili limanda tutuklu kalır. ITF’e başvuru yapan personel istediği takdirde sefere devam etmeden ilgili limandan yaşadığı ülkeye dönebilir. İlgililer, bu durumun armatörü zarara sokan bir eylem olduğu için yakın zamana kadar ITF sonrası Türkiye’ye dönen gemi personelinin adam tutularak havaalanında dövülüp, parasının da zorla alındığı vakaların yaşandığını belirtti.
Türk bayraklı gemilerin ITF tarafından elverişli bayraklı gemi olarak görülmediği belirtildi. ITF yetkilileri, gemide çalışıp da maaşını alamayan gemi adamlarına şunu yapmalarını öneriyor; "Eğer siz de gemide halen çalışıyor ve maaşınızı alamıyorsanız, ilk Avrupa Birliği Üyesi Ülke limanında hafta içi bir gün, http://www.itfglobal.org/about-us/inspectors.cfm adresinde erişebileceğiniz ilgili ülkenin ITF müfettişlerine ulaşarak hakkınızı arayabilirsiniz."
ITF Türkiye müfettişi Muzaffer Civelek'in, 2009 yılında çeşitli yöntemler ile 1.5 milyon dolar ödenmemiş maaşın ödenmesini sağladığı, 2010 yılında ise bu rakamın 2,5 milyon dolar olduğu, ITF içerisinde rekor düzeydeki bu rakamların takdirle karşılandığı belirtiliyor.