''Türk Boğazlarında Durumsal Farkındalık'' sempozyumu
Ulaştırma Denizcilik Haberleşme Bakanlığı Deniz ve İçsular Düzenleme Genel Müdürü Cemalettin Şevli, "Türkiye, uluslararası hukukun hükümleri, genel kabul görmüş anlayış ve sözleşmeler çerçevesinde geçiş güvenliğini düzenleme yetkisine sahiptir. Diğer bir ifadeyle Türkiye'nin egemenliği altında olan Türk boğazlarındaki geçiş serbestisi ilkesinin, serbest ve kuralsız bir geçiş olarak yorumlanmasının mümkün olmadığını düşünüyorum" dedi.
Şevli, Bahçeşehir Üniversitesi Türk Boğazları Uygulama ve Araştırma Merkezi öncülüğünde düzenlenen "2. Türk Boğazlarında Durumsal Farkındalık Sempozyumu"nun açılışında, Türk boğazlarının, Karadeniz'i Akdeniz'e bağlayan tek su yolu olarak stratejik bir öneme sahip olduğunu söyledi.
Türk boğazlarının Türkiye'nin olduğu kadar, Karadeniz'e kıyıdaş ülkelerin de askeri güvenlik ve ekonomisi açısından hayati önem taşıdığını vurgulayan Şevli, "Boğazlar Karadeniz ülkelerini dünya piyasalarına bağlayan tek ticaret güzergahıdır. İstanbul Boğazı, 3 bin yıllık tarihe ve 15 milyonu aşkın nüfusa sahip bir metropol olan ve UNESCO tarafından dünyanın kültür mirası ilan edilen İstanbul'un ortasında, şehrin en tarihi mekanlarının arasından kıvrılarak geçmektedir" diye konuştu.
Şevli, Türk boğazlarının, fiziki özellikleri nedeniyle seyir bakımından dünyadaki en zor su yollarından biri olduğunu anlatarak, "Boğazlardaki güçlü akıntılar, keskin dönüşler ve değişken hava koşulları, seyri seferi son derece zorlaştırmaktadır. Türk boğazları seyir açısından dünyanın en zor ve tehlikeli su yollarından biridir" dedi.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ne de değinen Şevli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye, 78 yıldır tam bir tarafsızlık içinde ve titizlikle uyguladığı bu sözleşmeyle ülkemizin yanı sıra, Karadeniz'e kıyıdaş devletler ve üçüncü ülkelerin tümü için makul ve uygulanabilir bir çıkar dengesi oluşturmaktadır. Türkiye, uluslararası hukukun hükümleri, genel kabul görmüş anlayış ve sözleşmeler çerçevesinde geçiş güvenliğini düzenleme yetkisine sahiptir. Diğer bir ifadeyle Türkiye'nin egemenliği altında olan Türk boğazlarındaki geçiş serbestisi ilkesinin, serbest ve kuralsız bir geçiş olarak yorumlanmasının mümkün olmadığını düşünüyorum."
Şevli, Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin imzalandığı 1936 yılında İstanbul Boğazı'nda günde ortalama 17 gemi geçerken, bugün bu sayının günde 140'a çıktığını aktararak, boğazlardan geçen tehlikeli madde miktarının ise her yıl arttığını sözlerine ekledi.
"Boğazları korumak zorundayız"
İstanbul ve Marmara, Ege, Akdeniz ve Karadeniz Bölgeleri (İMEAK) Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan da Türkiye'nin 3 tarafı denizlerle kaplı olmasına rağmen, denizci bir ülke olmadığını söyledi.
Türk boğazları için can ve mal güvenliği ile çevrenin önemine değinen Kalkavan, boğazların ticaretten çok, İstanbul'un gezi ve eğlence alanına dönüşmesi yönünde bir hayali olduğunu kaydetti.
Kalkavan, "Gelecekte Türk boğazları, dünya mirası olarak korunmak zorunda. Sadece ticaret yolu olarak değil. Bizler bu güzelliği korumak zorundayız" dedi.
Açılışa, Denizcilik Federasyonu Başkanı Bülent Temur, Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel de katıldı.
Sempozyumda, Türk boğazlarında meydana gelen gelişmeler ele alındı.