Işıktan hızlı giden uzay gemisi
Geçtiğimiz günlerde internete düşen bir dizi resim, teknolojiye ve biraz da bilim-kurguya ilgi duyanlar arasında büyük heyecan yarattı. IXS Enterprise adı verilen geminin fotoları, NASA’nın gerçekten de ışıktan hızlı gidecek bir gemi inşa ettiği fikrini çoğu insanın aklına yerleştirdi. Peki ama bu gerçek mi? İnsanlar yakında galakside gezinmeye başlayacaklar mı? Yeni bir Kaşifler Çağı’nın kapısında mı duruyoruz?
Bu sorunun cevabı hem çok basit, hem de değil. Hayır, NASA halen bir gemi inşa etmiyor. Aslına bakarsanız bunun için gereken para ya da teknoloji henüz ortada yok. O yüzden nefesinizi tutup beklemeyin, çünkü yakın bir zamanda Star Trek evrenine yatay geçiş yapacak değiliz. Öte yandan, belirli açılardan bunu yapmaya 30 yıl önce olduğundan çok daha yakınız denebilir.
Alcubierre ve White
Geçtiğimiz yüzyılın sonlarında Meksikalı bir biliminsanı olan Alcubierre tarafından ortaya atılan teoriler, bilim-kurgu filmlerindekine benzer bir FTL (Faster Then Light – Işıktan Hızlı) geminin nasıl yapılabileceğine dair yeni bir yaklaşım getiriyordu. Bu yeni yaklaşım matematik açıdan pek hatalı değildi, daha da önemlisi bilinen fizik kanunlarına aykırı düşmüyordu. Ne var ki teorik olarak gereken enerjiyi sağlamak mümkün görünmüyordu, bu yüzden de çoğu uzman üzerinde pek durmadı.
Bu yeni teori üzerine kafa yoran pek az kişiden biri NASA’dan Harold G. White oldu. Doktor White ve ve diğer bir kaç uzman, Alcubierre tarafından ortaya atılan fikir üzerinde uzun süre çalıştıktan sonra, elde ettikleri bulguları ortaya koydular. Gelişmeler aslında Alcubierre teorisine dayalı bir gemi yapmanın mümkün olabileceği ve tahmin edilenden çok daha az enerjiyle çalışabileceği yönünde bulgular içeriyordu. NASA bünyesinde kendilerine bir proje ekibi kurulması ve bütçe sağlanması, bu bulguların ne kadar ciddiye alındığının da bir göstergesidir.
Warp Motoru
Peki ama IXS Enterprise bu çalışmanın neresinde? Maalesef henüz tasarımcıların yaptığı bir fikir jimnastiği olmanın ötesinde değil. Geminin adı ve tasarım çizgileri şüphesiz Star Trek evrenine göndermeler yapıyor. İşin doğrusu gelecekte bir FTL gemi inşa edilirse buna benzemesi de gayet mümkün. Ne var ki White ve ekibinin laboratuvar çalışmaları şimdilik Warp teorisinin ne kadar geçerli ve uygulanabilir olduğunu deneylerle görme aşamasında. Ekip deneylerde mikroskobik de olsa bir Warp balonu oluşturmaya ve bunun mekanizmasını çözmeye çalışıyor. Bu çalışmalardan elde edilecek bilgiler teorinin uygulanabilir olup olmadığını gösterecek.
Peki ama bu Warp Motoru teoride nasıl çalışacak? Şüphesiz burada kuramsal fiziğin en derin katmanlarına inmek gerekiyor, ama eğer bu alanda bir ömür tüketmediyseniz ve zeka seviyeniz de Stephen Hawking ebatlarında değilse, bunu yapmak pek kolay değil. Ne var ki konuyu hayli basitleştirmek pahasına da olsa, örneklerle inceleyebiliriz.
Bir Bisiklet Gezisi
Işıktan hızlı seyahat etmek için birden fazla teori var, mesela solucan delikleri üzerinde çalışılan bir başka teori. Alcubierre-White motoru, yani Warp Motoru ise çok daha farklı bir yöntem öngörüyor. Bu motor uzay-zaman içinde bir deformasyon oluşturarak, motorun takılı olduğu geminin gerçekte ışıktan hızlı gitmeden ışıktan hızlı gitmesini öngörüyor. Bu nasıl mümkün olabilir?
Aşırı basit bir örnekle açıklık getirmeye çalışalım. Bir bisikletçiyi hayal edin, ileri doğru gitmek için pedal basarak tekerleri döndürmesi gerekiyor. Dönen tekerlekler ise üzerinde bulunulan düzlemi, yani uzay-zamanı geriye doğru itiyor. Bisikletin uzay-zamanı itmesi, dirençle karşılaşmasına ve sonuçta ileriye doğru hareket etmesine sebep oluyor. Bisikletin daha da hızlı gitmesini istersek, daha fazla enerji harcayarak daha hızlı pedal basmamız gerekiyor. Işık hızına çıkabilmek için ise teorik olarak evrendeki tüm enerjiye ihtiyacımız olacak, çünkü ışık gerçekte evreni oluşturan ve ayakta tutan güçlerden bağımsız değil. Yani ışıktan hızlı gitmek için herşeyi geride bırakmamız lazım, bu da var olan tüm enerjiyi kullanmayı gerektiriyor. Bunu başarabildiğiniz anda ise zaten bizzat herşey haline dönüşüyorsunuz, çünkü evrenin tüm gücünü çekmek, evren haline gelmek demek. Bu da pek mümkün görünmüyor.
Bugün kullandığımız tüm teknolojiler aslında bu mantığa dayanıyor. Bisiklet tekerlerinin dönmesi, jet motorunun tepkimesi, roketlerin püskürttüğü sıcak ve basınçlı gaz, bunların hepsi evreni itmeye, yani evrenin direncinden faydalanarak evren içinde ileriye doğru hareket gerçekleştirmeye yönelik olarak çalışan mekanizmalar. Warp Motoru ise çok daha farklı bir prensibe dayanıyor.
Dalgalar Üzerinde Süzülmek
Warp Motorunun çalışma prensibini aslında dalgalar üzerinde kayıp giden bir sörfçünün ilerlemesine benzetmek çok da yanlış olmaz. Fiziksel açıdan incelediğinizde, gerçekte sörfçünün hiçbir hareket gerçekleştirmediğini, sörf tahtasının üzerinde sabit durduğunu fark edersiniz. Tahtanın kendisi de herhangi bir itici güce sahip değildir. Buna rağmen kıyıdan izleyen biri, sörfçünün dalgalar üzerinde kayarak ilerlediğini, bir noktadan diğerine hareket ettiğin gözlemler. Burada bir tuhaflık yok mudur?
Aslında bir tuhaflık yok, çünkü hareketi sağlayan şeyin bizzat okyanusun ta kendisi olduğunu görmemek mümkün değil. Sörfçünün tüm yaptığı okyanustaki hareketlenmeden faydalanmak. Gelen dalgayı yakalayan sörfçü, herhangi bir tepkime yaratmadan, okyanusun kendi içindeki hareketini kullanarak okyanusta seyahat ediyor. Okyanusun dalga hareketi ise gerçekte okyanusun kendi uzay-zaman düzlemi içindeki bir deformasyondan başka bir şey değil.
Alcubierre-White motoru da buna benzer bir etki yaratılmasını öngörüyor. Bu motor tarafından yaratılacak olan uzay-zaman deformasyonu, geminin aslında durduğu yerden hiç kıpırdamadan uzay içinde hareket etmesini sağlayacak, tıpkı sörfçünün yaptığı gibi. Teorik olarak burada hareket eden şeyin gemi değil de evrenin ta kendisi olduğu bile söylenebilir.
Ne Zaman Uçuyoruz?
Tabii çoğumuzun kafasındaki esas soru, tüm bu teori ve araştırmaların ne zaman meyve vereceğidir. IXS Enterprise ne zaman uçuşa hazır olacak? Buna bir cevap vermek çok zor. Bilimin ilerlemesi ve gelişmesi, ayrılan bütçeden tutun da, konu üzerinde çalışanların sağlıklarına kadar pek çok öngörülemez faktör üzerine dayanıyor. Tabii ki teknolojimiz bin yıl önce olduğundan çok daha farklı bir tempoda ilerliyor ve bundan bir kaç yıl sonra hangi buluşların yapılacağını kestirmek kolay değil.
Ne var ki bir FTL uzay gemisinin uçuşa hazır olması, bu asır içinde gerçekleşmeyebilir. Bu da tabii üzücü bir gerçek.