Hamburg’a bak, Mersin’i gör…
Bir zamanlar dünyanın en büyük 10 limanı arasında anılan Hamburg bugün 14. sıraya gerilemiş durumda.
Dert bu olsa "sıralama bu, gün gelir değişir" der, ona göre yol haritanızı gözden geçirir veya önlemlerinizi alırsınız.
Ama Hamburg çok daha ciddi bir sorunla karşı karşıya.
Anlatmaya çalışayım:
Her şey Çin taşımacılık şirketi CSCL'nin (China Shipping Cont. Lines) Güney Kore'deki Ulsan tersanesine verdiği sipariş üzerine Hyundai'nin Mayıs 2013'te imalatına başlanan gemisiyle başladı. Gemi Dünya rekoru sayılan 18 ayın sonunda Kasım 2014'te denize indirildi ve adını CSCL Globe koydular.
400 metre uzunluk ve 59 metre genişliğe sahip CSCL Globe Aralık ayında Şanghay limanından aldığı yükle yola çıktı.
Yük dediğime bakmayın. Gemi o güne kadar dünyanın görmediği tam 19.100 konteyner taşıyordu.
29 Ocakta Süveyş kanalından geçti, 13 Şubat günü de Hamburg limanına dayandı. Yıllardır korkulan olmuştu ve derinliği yetersiz Elbe nehri kıyısındaki limana yanaşan gemi sorun yaşamamak için alması gereken yükün yarısıyla hareket etmek zorunda kaldı.
Daha da önemlisi Hamburg'u bugüne kadar durmadan ertelenen iyileştirme çalışmalarının ne kadar önemli olduğu tartışmalarının ortasında bıraktı.
Çünkü Hamburg'a alternatif Rotterdam ve Antwerp limanları var ve onların böyle bir sorunu yok.
Oysa küresel ticarete ayak uydurmak, rekabete dayanmak için yakın zamanda 4 futbol sahası uzunluğundaki Globe gibi gemilere küçümseyerek bakan akıl almaz gemiler yapılacak.
Kore'deki tersaneler şu an CSCL şirketine Globe kapasitesinde 4 gemiyi daha teslim etme telaşındalar.
On yıl önce 4-5 bin konteyner taşıyan gemiler büyük kabul edilirdi, bugün 20 binlik gemiler üretiliyor ve kapasite arttıkça maliyetlerin düştüğü gerçeği karşısında zamana ayak uydurmak gerekiyor.
Hamburg limanı sadece Almanya'ya değil, Baltık ülkelerine ve doğu Avrupa'ya da hizmet veren Rotterdam ile birlikte en önemli iki terminal limandan biri.
Tam 40 bin iş yeri var liman bölgesinde ve 2014 sonu itibariyle Hamburg'a 151 bin kişilik istihdam sağlamış durumda.
Bununla da bitmiyor. 2014'te 9,7 milyon konteynerin elleçlendiği Hamburg limanının kente ilave katkısı 20 milyar Euro olarak hesaplanıyor.
2015 hedefini 10 milyon konteyner olarak belirleyen Hamburg bunu rahat aşacak ama gemiler büyümeye, ilk kez Globe ile ortaya çıkan darboğaz ileride çıkacak daha büyük sorunların habercisi.
Çin'in nefesinin duyulmaya başlandığı 1990'lardan başlayarak artan etkisi tüm dünyayı olduğu gibi Hamburg limanını da etkilemiş. Bugün limanda elleçlenen her üç konteynerden biri ya Çin'den geliyor veya Çin'e gidiyor.
Bu durumda büyüyen gemilere ev sahipliği yapamayanların, geriye düşenlerin bir daha toparlanmasının hayli zor olduğu acımasız bir yarış bu.
1189'dan beri neredeyse bin yıldır hizmet veren Hamburg yaklaşmakta olan tehlikenin farkında.
Peki, sorun derinleştirme ile çözülecekse ne bekleniyor derseniz?
Hamburg limanı tam olarak deniz kıyısında değil. Elbe nehri üzerinde ve Kuzey denizinden gelen gemiler Elbe nehri ağzından 100 km içeri girmek zorunda. Kısaca 19-20 bin ve belki yakın zamanda 30 bin konteyner taşıyacak gemilerin tam kapasite yükleme/boşaltma yapmaları için Elbe'nin ciddi anlamda derinleştirilmesi gerekiyor.
Bunun elbette bir mali portresi var ama limanla karayolu bağlantısı ve altyapı için 2008'de 300 milyon Euro harcayan otoriteyi korkutan bu değil.
Çevreciler haklı olarak ağzı derinleştirilecek nehrin taşıyacağı tuzlu suların ekolojik dengeyi telafisi imkânsız biçimde bozacağı ve tarımsal alanları sulama özelliğini yitireceği endişesini yükselen biçimde seslendiriyor, yoğunlaşan eylemlerle karşı çıkmayı sürdürüyorlar ve üstelik korkularında yerden göğe haklılar.
Hamburg gibi bin yıldır limanla ayakta duran son dönemde kentsel dönüşüm projeleriyle liman bölgesini mesken, ofis, alışveriş merkezleri hatta bir opera binasıyla donatan bir kent ciddi bir ikilem karşısında ve kısa zamanda tercih yapmak zorunda.
Çünkü büyük gemilere ev sahipliği yapamayan Hamburg liman olarak varlığını sürdürür ama aktarma limanı olma özelliğini yitirir ve rekabette geriye düşer.
Hamburg'u bin yıldır rakiplerinden avantajlı kılan nehir bağlantısı şimdi derinlik konusunda sorun yaşamayan Rotterdam ve Antwerp'e karşı rekabette güçsüz ve eli kolu bağlı hale getiriyor.
Yazının başlığını görenlerin 'Hamburg ile Mersin'in ilgisi ne?'sorularını duyar gibiyim.
Kısaca onu da anlatayım: 2023'te kendisine 1,2 trilyon dış ticaret hedefi koyan Türkiye'nin hem bu hedefe varmak hem de küresel yarışın bir yerlerinde yer almak için Akdeniz'de terminal liman yapma düşüncesi, hayal olmaktan çıkalı epeyi zaman geçti.
Bu alanda Mersin seçildi ve serbest bölge karşısında dolguyla yapılacak terminal limanın 2009 yılında ÇED süreci bile tamamlandı.
Üstüne üstlük 2014-2018 arasını kapsayan ve 2013 Mayısında TBMM'de onaylanıp resmi gazetede yayınlanan 10. Beş yıllık kalkınma planında bu limanla ilgili özel hüküm yer almakta.
Planla Rusya'dan İran'a, Irak'tan Suriye'ye tüm bölgenin lojistik üssü ve aktarma merkezi haline gelmesi hedefleniyor Mersinin.
Yılda 10 milyon ve üstü konteynere ev sahipliği yapmak, kısaca Hub dediğimiz terminal liman olmak için gerekli ama yeterli değil. CSCL Globe ile başlayan 20 bin ve daha da üstü devasa gemilerin yanaşıp 24 saat içinde yükleme/boşaltma işlemlerini tamamlayacak alt ve üst yapıya sahip olmaları çok daha önemli.
Onun için Hamburg liman bölgesi değişip, dönüştü. Onun için 5500 mesken yanında 40 bin ofise, konaklama yerlerine, alışveriş merkezlerine, müzelere, konser salonlarına sahip ve doğrudan liman bağlantılı 151 bin kişiye istihdam sağlamakta.
Siyasi irade yani iktidar ve bürokrasi elbette mevcut limanı işleten şirketin rıhtım büyütme ninnileriyle yetinmemeli. Bir an önce bırakın Mersini, ülkenin en önemli projeleri arasında sayılması gereken yeni terminal liman için gerekli adımlar atılmalı ve süreç ciddi anlamda hızlandırılmalı.
Bu arada yerel yönetimlere özellikle de bugünlerde hazırlığı süren 1/50 binlik planın bu terminal liman vizyonuna uygun biçimde tasarlanması için Büyükşehir Belediyesine düşen çok ciddi bir görev ve değerlendirildiği takdirde tarihi bir fırsat var.
El birliğiyle bu şans değerlendirilir ve Mersin'e iktidarın bakışını değiştirecek bir lobi gücü yaratılırsa Hamburg'a yılda 20 milyar Euro artı değer kazandıran ve 151 bin kişiye istihdam sağlayan liman merkezli lojistik sektörün aynı zenginliği bu kente sunmaması için hiçbir neden yok.
Un, şeker ve yağdan çok daha fazlasına sahip bir kent Mersin.