İstanbul'a ''Dünyanın en büyük batık gemi müzesi''
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Yenikapı Batıkları Projesi Başkanı Doç. Dr. Kocabaş: İstanbul'a "dünyanın en büyük batık gemi müzesini" kazandıracak olan kalıntılarla ilgili 20 bilimsel kitap yayınlanması amaçlandığını belirtti.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Edebiyat Fakültesi Sualtı Kültür Kalıntılarını Koruma Anabilim Dalı Başkanı ve İÜ Yenikapı Batıkları Projesi Başkanı Doç. Dr. Ufuk Kocabaş, yaptığı açıklamada, yüzyılın arkeoloji keşifleri arasındaki yerini alan Yenikapı Kazıları ve Theodosius Limanı ile ilgili kazı sonrası çalışmaların devam ettiğini söyledi.
Kocabaş, 2005 yılında başlayarak 2013'de son bulan kurtarma kazılarında elde edilen binlerce eserin dokümantasyonu ve koruma uygulamalarının, İstanbul Arkeoloji Müzeleri ekiplerince yapıldığını ifade etti.
Bizans dönemine ait Theodosius Limanı dolgusunda bulunan 37 gemi kalıntısından 27'sinin konservasyon çalışmalarının, İstanbul Üniversitesi Yenikapı Batıkları Araştırma Laboratuvarı'nda sürdürüldüğünü anlatan Kocabaş, Yenikapı buluntu topluluğu arasında kuşkusuz en önemli gruplardan birini, değişik dönemlere tarihlendirilen gemi kalıntılarının oluşturduğunu dile getirdi.
Kocabaş, batıkların limanın işlevine ve özellikle de dönemin gemi yapım teknolojisindeki değişim ve gelişmelere ışık tutması bakımından eşsiz bir bilgi kaynağı olduğunu belirterek şöyle konuştu:
"Elde edilen veriler ışığında tamamı Bizans dönemine ait bu gemilerden 5-7. yüzyıllara tarihlenenlerin genellikle servi, çam gibi iğne yapraklı ağaçlarla inşa edildiği, 9-11. yüzyıllara ait olanların tümüyle meşe, kestane gibi geniş yapraklı ağaçlardan yapıldığı, 7-9. yüzyıllarda ise her iki gruptan ağaçların kullanıldığını göstermektedir. Ahşap teşhis bulguları genel olarak 5. yüzyıldan 11. yüzyıla doğru, gemi inşasında, iğne yapraklı ağaçlardan geniş yapraklı ağaçlara doğru belirgin bir değişimin olduğunu ortaya koymuştur. Uzun bir zaman aralığına tarihlenen 27 batığın incelenmesi, Bizans dönemi gemi yapım tekniklerine ışık tutarken, diğer yandan ahşap kullanımındaki değişimleri gün yüzüne çıkartan kıymetli bir veri tabanı olmuştur."
"Bir geminin anatomisinin incelenmesi yıllar alıyor"
Yenikapı batıkları serisinin 3'üncü cildinin tamamlanma aşamasında olduğunu kaydeden Kocabaş, "Yenikapı 12 numaralı batık üniversitemizde doktora tezi olarak çalışıldı ve incelemeleri tamamlanan ilk batık oldu. Sırada bu batığın detay cildi var. Türk bilim insanları tarafından inşa teknolojisi çalışılan ilk arkeolojik örnek olacak. Şimdiden bilim çevrelerince merakla bekleniyor. Bir geminin anatomisinin incelenmesi yıllar alıyor ve meşakkatli bir çalışma. Bu konuda hazırladığımız kitaplara sponsor bulmaya çalışıyoruz" ifadesini kullandı.
Doç. Dr. Ufuk Kocabaş, tarihi yarımada içinde yer alan Bizans dönemi kalıntıları ve limanların yerlerini hazırlanan çizimlerle ele aldığını ve Bizans dönemindeki ticareti ve ürünleri gösteren açıklayıcı bir harita hazırladıklarını anlattı.
Kocabaş, İstanbul'a "dünyanın en büyük batık gemi müzesini" kazandıracak olan kalıntılarla ilgili 20 bilimsel kitap yayınlanması amaçlandığını belirtti.
"Restorasyon yıllar alabilir"
"Batıkların farklı dönemlere tarihlenmesi Akdeniz'deki gemi yapım teknolojilerinin gelişiminin anlaşılması açısından benzersiz bir fırsat sunmaktadır" diyen Kocabaş, şunları kaydetti:
"Ticaret gemileri kısmında MS 5-10. yüzyıllardan kalma çeşitli boyut ve konstrüksiyon özelliklerine ait batıkları karşılaştırmalı olarak değerlendirdim. Uzun, narin gövde yapıları, kürekçi oturakları, kürek delikleri ve kullanılan ahşap türü ile ticaret gemilerinden oldukça farklı olan kadırgaların Bizans dönemine tarihlenen bu ilk arkeolojik örneklerdir. Kadırga kalıntıları su altı arkeoloji çalışmalarında çok nadir olarak karşımıza çıkmaktadır. Bizans donanmasında kullanılan kadırgalar şimdiye kadar sadece ikonografik kaynaklardan takip edilmekte olduğundan, bulunan bu ilk öncü örnekler gemi inşa teknolojisinin incelenmesi açısından benzersiz bir imkan sunmuştur."
Kocabaş, batık gemi kalıntıları üzerindeki bilimsel çalışmaların sürdüğünü, en eskisi yaklaşık bin 500 yaşındaki ahşap kalıntıların restorasyonunun yıllar alabileceğini sözlerine ekledi.