Aylarca mahsur kalan gemi personelinin sevinç gözyaşları
Hindistan açıklarında şirket borcundan dolayı gemide yaklaşık 4 ay mahsur kaldıktan sonra kurtarılan 16 Türk ve 8 Azeri personel ailelerine kavuştu. Mutluluk gözyaşları içinde aileleriyle kucaklaşan gemiciler, açlık, susuzluk ve hastalıkla boğuştuklarını belirterek, yakınlarına kavuşmanın mutluluğunu yaşadı.
Dışişleri Bakanlığı ve Türkiye`nin Yeni Delhi Büyükelçiliği`nin girişimleriyle kurtarılan gemi mürettebatı, THY`nin tarifeli uçağı ile saat 09.40`da Bombay`dan İstanbul`a geldi. Hintli makamların Mira gemisi mürettebatının aylar sonra ülkeden ayrılmasında bir sakınca olmadığını belirtmesinin üzerine Türkiye`nin Mumbai Başkonsolosluğu vize işlemlerini yaparak gemicileri ailelerine kavuşturdu. Gemideki 8 Azeri de, masrafları Azeri hükümeti tarafından karşılanmak üzere THY uçağı ile İstanbul üzerinden ülkelerine gidecek. Türkiye`nin dört bir yanından gelen aileler, saatler öncesinden dış hatlar terminalinde beklemeye başladı.
Gemi personeli Alper Teke`nin babası Mehmet Teke, devlet büyüklerine ilgi göstermediler diye kızmalarına rağmen büyük faydaları olduğunu belirterek, yardımda bulunanlara teşekkür etti. Oğlu ile ayrı kaldığı süre içinde çok zor dönem geçirdiğini anlatan anne Aynur Teke, sağlığının bozulduğunu söyledi.
Üçüncü kaptan Haluk Buran`ın annesi Rabia Hanım da, "Çocuklarımıza sarılacağız. Bugünleri gördük Allah`ımıza şükür. Çok ızdırap çektik İşimize yapanlara teşekkür ederiz." dedi.
6 aylık Efe de aşçıbaşı olan babası Murat Aygür`ü karşılamak için annesi Aysel Aygür ile havalimanına gelenler arasındaydı. Aysel Hanım, eşinin oğlunu 6 aydır görmediğini kendilerine destek olan herkese çok teşekkür etti.
Dördüncü kaptan Altın Özden`in annesi Goncagül Sarıoğlu ise, bütün girişimlerin ardından AK Parti genel merkezine gittiklerini, asıl amaçlarının TBMM`de açlık grevi için oturma eylemi yapmak olduğunu ancak yarım saat içinde sorun çözülünce buna gerek kalmadığını dile getirdi. Saroğlu, "Mart ayından beri uğraşıyordum çocukları kurtarmak için. Artık dayanacak halim kalmadı, bayıldım. Ayıldıktan sonra mahkeme karar bozulmuş. Benim bayılmamla olay çözüldü." dedi.
AÇ, SUSUZ KALDIK, HASTALANDIK
Pasaport kontrolünden geçen gemiciler bir taraftan Türkiye ve ailelerine kavuşmanın sevincini yaşarken diğer yandan da sıkıntılı geçen günleri basın mensupları ile paylaştı. Usta gemici Salih Oğuz, yaşamadıkları acı kalmadığını ifade ederek, ilk anda yardım gelmediği üç gün boyunca filikayla birlikte bataklıkta kaldığını anlattı.
Gemiye yakıt gönderen bota binerek aylar sonra karaya çıkabildiklerini söyleyen gemiciler, İlk önce gemi acentasının kendilerini otele yerleştirdiğini üç gün sonra da Konsolosluk görevlilerinin yardıma geldiğini ifade etti.
"Sağlıklı şekilde ölmeden kavuştuğumuz için çok mutluyuz" diyen dördüncü kaptan Altın Özden Sarıoğlu da, "Orada çok zorluklar çektik. Açlık, susuzluk hastalıklarla mücadele ettik. Konsolos bey yardımcı oldu. Uçak biletlerini ayarladı. Son üç gün otelde kaldık. Acente oteli karşıladı. Annemi çok özledim" dedi.
Kamarot Mustafa Öksüz, imdat çağrısına kimsenin cevap vermediğinden şikayet ederek, şunları dile anlattı: "İki arkadaşımız kayboldu. İki arkadaşımız da peşinden gidince filikalarımız akıntıyla beraber gitti, geri gelmedi. Ne Hindistan devleti ne de bizim devletimizden hiçbir yardım gelmedi. Gemi su aldığı için Hintliler bize 2 ton yakıt getirdiler. Bunu fırsat bilip yakıt gemisine hepimiz atladık ve karaya çıktık. Gemi su aldığı için suyu dışarı atmak için makine günde bir ton yakıt yakıyor. Bize diyorlar ki; "iki gün siz bu suyu basın iki gün sonra ölün, bakın başınızın çaresine". Kaçtıktan sonra acente bizi otele yerleştirdi. Bizim konsolosluğun söylediğine göre; Biz kurtulmasaydık, 22 Mayıs tarihi itibariyle onlar bizi kurtaracakmış:
HİNDİSTAN MAKAMLARI ÇOK YAVAŞ ÇALIŞIYOR
Gemi Kaptanı Hasan Sandıkçı, zaten eski olan yük gemisinin satışında alacaklılar arasındaki ihtilafın sıkıntılarını büyüttüğünü vurguladı. Sandıkçı, "Ortakların arasına ihtilaf girdi, biri git diğeri gitme diyor. Ne olduğunu anlayamadık. Ben yardım istedim. Yükümüzü boşalttığımız Abu Dabi`de bir ay kaldıktan sonra gemiyi satmak için Hindistan`a gittik, 19 Şubatta demirledik. 20 Şubat`ta satacaktık. Karaya çıkacaktık. 27 Şubat`ta satışı gerçekleşecek gemi için yakıt alacaklılarından dolayı tutuklama geldi. Satışı 9 Mart`a ertelendi. 8 Martta başka bir alacaklı geldi. Orada 3 ay kaldık. Hep gemide kaldık 4 aydan fazla karaya çıkamadık. Muson rüzgarları başlayacaktı. Gemi bu fırtınayı kaldıramayacaktı. Çünkü Muson ağustos sonuna kadar devam ediyor. Gemi eski olduğu için su alıyordu. Çarkçıbaşının raporu "yakıtımız yok, suyu basamıyoruz" yönündeydi. Hindistan bize iki gün kullanmamız için 3 ton yakıt gönderdi. Suyu basmamız için yakıt gerekiyordu" diye konuştu.
Konsolosluğun kendileri ile ilgilenmediği yönündeki haberlere itiraz eden gemi kaptanı, Denizcilik Müsteşarlığı, Dışişleri Bakanlığı ve konsolosluğun yardım için çaba gösterdiğini ancak Hindistan makamlarının çok yavaş çalıştığına işaret etti. Bu arada gemiciler, kendilerini sıkıntıya sokan Mira denizcilik şirketini mahkemeye vermeye hazırlanıyor.
Hindistan açıklarında mahsur kalan Mira gemisindeki Türk vatandaşlarının durumu, şikayetler üzerine 12-13 Martta Dışişleri Bakanlığı`nın dikkatine geldi. Yeni Delhi Büyükelçiliği bir yandan derhal geminin bağlı olduğu şirket nezdinde girişimlerde bulunurken, diğer yandan gemiye yiyecek-içecek ve ilaç yardımında bulundu.
Bu arada, geminin içinde bulunduğu durumun özel şirketler arasında alım-satım işlemlerindeki anlaşmazlıklardan kaynaklandığı anlaşılırken, bu işlemlerin bir an önce sonuçlandırılması için Bakanlık ile Yeni Delhi ve Londra büyükelçilikleri tarafından şirketler nezdinde girişimlerde bulunuldu ve şirketlere Türk vatandaşlarının durumu hakkında sorumluluk taşıdıkları defalarca hatırlatıldı.