Sinop'ta Ramazan ayında 'sellim sayma' geleneğiyle bahşiş toplanıyor
Sinop’a özgü bir gelenek olan sellim sayma, bir gemi tayfasının fırtınaya yakalanması sonucu mani söyleyerek halktan yiyecek istemesiyle ortaya çıktı.
Sinop’a özgü bir gelenek olan “Helesa”nın diğer adı “Sellim Sayma”
Ramazan ayında, iftarla sahur arasında yapılan ve bahşiş toplama amacıyla söylenen manilere sellim sayma, söyleyenlere de helesacı deniyor.
Ortaya çıkışıyla ilgili kesin bir bilgi bulunmayan gelenek, her Ramazan’ın on beşinci gününden sonra gerçekleşiyor.
Sellim sayma nasıl ortaya çıktı?
Sellim saymanın ortaya çıkış hikayesi şöyle biliniyor:
Gemilerin yelkenle çalıştığı dönemlerde, Karadeniz’de bu gemiler için üç liman varmışı. Bunların adı Temmuz, Ağustos ve Sinop'muş. Fırtınasız geçen Temmuz ve Ağustos ayları dışında gemiler Sinop limanına gidermiş.
Fırtınalı bir kış gününde, geminin biri fırtınaya yakalanmış ve Sinop limanına sığınmış. Tayfalar limanda haftalarca mahsur kalmış. Kısa bir süre içerisinde kumanyaları da bitince açlıkla mücadele etmeye başlamışlar. Dilenmek istemeyen tayfa, yöre halkından hiçbir yardım isteğinde bulunmamış.
Bir gün kaptan nasıl yiyecek bulabileceklerini düşünürken aklına bir fikir gelmiş. Ardından tayfalarına filikayı süslemelerini ve havanın karanlık olması nedeniyle fenerleri almasını söylemiş.
Tayfa, şehirde mani söyleyerek dolaşmaya başlamış ve halktan yiyecek istemiş. Sinop halkı da bunun üzerine tayfaya yiyecek vermiş ve onları açlıktan kurtarmış.
"Altımızda çürük minder
Altını üstüne dönder
Aman beyim bahşiş gönder
Helesa yelesa
Heyemola yusa hop."
Yardımlaşmanın en güzel örneklerinden
Bir gemi tayfasının başlattığı bu gelenek Sinop'ta hala sürdürülüyor. Her Ramazan ayında şehirde "helesa" öncesi birkaç kişinin taşıyabileceği büyüklükte bir kayık alınıyor ve süsleniyor. Ayrıca, kayığın çevresi fenerler ya da mumlarla ışıklandırılıyor ve gece yapılacak sellim saymaya hazırlanıyor.
İftardan sonra tekrar toplanan helesacılar kayık içindeki mum ve fenerleri yaktıktan sonra, türkü söyleyerek yola çıkıyorlar. Bahşiş manisi söylemeye başlıyorlar.
Mahalleli tarafından verilen bahşişler, düştüğü yer görülsün diye ucu yakılarak kayığa atılıyor. Bahşiş alan helesacılar bu kez övgü manisi söylemeye başlıyor. Ardından kayığı omuzlayıp yola devam ediyorlar.