MHP'li Torlak denizcilik sektörünün sorunlarını açıkladı
MHP İstanbul Milletvekili ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Üyesi Ali Torlak, Türk denizcilik sektörüyle ilgili bir rapor yayınladı. Raporda, sektörün devletten yardım beklediğini belirten Torlak, "gemi inşa sanayisinin başarısı ve istikrarlı bir şekilde büyümesi, inşa, bakım-onarım ve tadilat faaliyetlerinin kurumsal bir yapıda, ulusal ve uluslararası mevzuata uygun olarak yürütülmesi, liman ve bayrak devleti uygulamalarının sıkı bir şekilde devam ettirilmesi Türkiye'nin dünyadaki prestiji açısından hayati önemdedir." dedi.
Türkiye'nin jeo-stratejik önemi hakkında da konuşan Torlak, Türkiye'nin denizcilik sektöründe uluslararası platformda hak ettiği yere gelebilmesi için dünya standartlarına ve teknolojik gelişmelere uygun limanlara sahip olunması, gelişen taşımacılık ve liman teknolojilerine ayak uydurulması ve yatçılığa hak ettiği önemin verilmesi gibi gerçeklerin hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti.
TEDBİR ALINMAZSA DAHA KÖTÜYE GİDECEKTİR
"Ülkemizin istihdam, döviz kazanım, döviz ikamesi ve vergi geliri elde edebilmesi için, kredi ve teminat sıkıntısı içerisinde ayakta durmaya çalışan gemi inşa sanayimizin yeniden canlanması ile istihdam ve katma değer yaratabilmesinin bugün için vazgeçilmez ve en öncelikli koşulu, tersanelerimizin önünü açıcı yapısal ve finansal tedbirlerin biran evvel devreye sokularak, sektörün dünya gemi inşa piyasasındaki konumunu koruması sağlanmalıdır. Aksi takdirde sektör için; 2010 yılı, bitmemiş işlerin son dönemleriyle ve tamire yönelerek geçirdiğimiz 2009 yılından çok daha vahim olacaktır" diyen Torlak, "sektörün uzun yıllar içerisinde verilen emeklerle elde etmiş olduğu birikiminin ve kalifiye insan gücünün, en önemlisi de bir dünya markası olan Türk Gemi İnşa Sanayi imajının kaybedilebileceği unutmamalıdır" diyerek gemicilik sektöründeki tehlikeye işaret etti.
SEKTÖR DEVLETTEN YARDIM BEKLİYOR
Türkiye'nin hak ettiği payı alamadığını iddia eden Torlak, bunun sebebinin deniz ülkesi olmamıza rağmen denizci olmayışımızdan kaynaklandığını söyleyerek, "ülkemizi çevreleyen denizler ile dünya deniz ticaretindeki katma değerden, yani 23 trilyon dolarlık yıllık pastadan; deniz ulaştırması, liman ve kıyı tesisleri işletmeciliği, gemi inşa ve tersanecilik, deniz turizmi, balıkçılık, denizcilik eğitimi, amatör denizcilik ve doğal kaynak işletmeciliği ile denizlerin canlı ve cansız kaynaklarından ve enerji imkanlarından bu coğrafyanın hak ettiği payın çok azı temin edilmektedir. Kuşkusuz bunun birinci nedeni deniz ülkesiyiz ama denizci ülke değiliz. Yüzümüzü denize dönebilmiş, ve bunu nesilden nesile aktarabilen bir millet görünümünde değiliz. Unutulmamalıdır ki üzerinde yaşadığımız coğrafya, denizci olmayan devletleri ve sırtını denize dönen milletleri asla affetmemiştir.
Bu nedenle, "denizlere hakim olan, dünyaya hakim olur" sözüyle Barbaros Hayrettin Paşa'nın, " Denizciliği, Türk'ün büyük milli ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız." vecizesiyle Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği hedeflere politik ve stratejik düzeyde gösterilecek irade ve kararlılıkla varılabilmesi için, "Türk Denizcilik Sektörünün sorunlarının ve çözüm yollarının belirlenmesi" gerektiği muhakkaktır. Sonuç olarak; Gemi inşa ve denizcilik sektörü, bir yumak haline dönüşerek birikmiş sorunların çözümü noktasında devletten destek beklemektedir. " dedi.