Ölüm tehlikesi altındaki erkekler ne yapar?
Bir asır kadar önce batan iki yolcu gemisi Titanik ve Lusitania'ya ait kayıtları inceleyen araştırmacılar, insanın bencilliğine ve fedakârlığına dair yeni bir bakış açısı getirdi. Bir gemide erkekler sadece kendilerini düşünürken, diğerinde önce kadınlara ve çocuklara yardım etmişler.
Araştırmacılara göre bunun tek bir nedeni var. O da zaman.
Lusitania 18 dakikada batarken, Titanik'in batışı ise neredeyse üç saati buldu. Titanik'ten daha fazla kadın ve çocuk kurtuldu. Avusturalya'daki Queensland Teknoloji Üniversitesi'nde Ekonomi Profesörü ve "Proceedings of the National Academy of Sciences" dergisinin son sayısında yayınlanan çalışmanın sahiplerinden Benno Torgler, "Aşırı hızlı hareket etmeniz gerektiğinde, insanların içgüdüsü, sosyal kurallardan daha hızlı harekete geçiyor" diyor. "İyi ve kontrollü bir deneyin verileriyle çalışmak çok güzel" diyor. "Gemidesiniz. İçeri giren yok. Dışarı çıkan yok. Aradığımız gemiler benzer yapıda ve birkaç sene arayla batmış olmalıydı. Ayrıca kurtulanların sayısı da birbirine yakın olmalıydı" diyor.
Her iki gemi de birbirinin neredeyse aynısı. Her ikisinde de yolcuların ve mürettebatın sosyal seviyeleri benzer. Ve her ikisi de yaklaşık aynı zamanda battı. Titanik 1912 de, Lusitania 1915'te.
Araştırmacılar, yolcu sayısı ve sağ kurtulanların listesini incelemişler ve cinsiyet, yaş, bilet sınıfı, milliyet ve diğer yolcularla kan bağlarını dikkate almışlar. Farklılık ise hayatta kalmayı başaranların oranlarının daha yakından incelenmesiyle ortaya çıkıyor. Çalışmaya göre Titanik'te yetişkinlere göre yüzde 14,8 daha fazla çocuk kurtulurken, Lusitania'da yetişkinlere oranla yüzde 5,3 daha az çocuk kurtulmuş. Titanik'te kadınlar erkeklere göre yüzde 53 daha fazla hayatta kalırken, Lusitania'da kadınların erkeklere göre sağ kalma oranı yüzde 1,1 daha az.
Torgler bunun nedenini, Titanik'te erkek yolcuların ilk önce kadınları ve çocukları kurtarmaya çalışması olduğunu söylüyor.
Araştırmanın çok yaratıcı olduğunu söyleyen Delaware Üniversitesi Sosyoloji Profesörü, aynı zamanda üniversitenin Felaket Araştırma Merkezi'nde çalışan Benigno Aguirre, hâlâ yanıtlanmamış sorular bulunduğunu belirtiyor. Aguirre araştırmaya katılmamış. "Fikir mükemmel. Hayatta kalmada zamanın önemi" diyor. "Benim tek endişem, bunu yaparken geriye gitmek zorunda kalmaları ve gruplar arasında kan bağı olanları sayarak, grup davranışlarını incelemeleri" diye ekliyor.
Social Science Quarterly dergisinde yayınlanması kabul edilen bir araştırmada Aguirre, New York'un Rhode Island bölgesinde 2003 yılında meydana gelen ölümcül gece kulübü yangınındaki kayıtları inceledi. Kulübe arkadaşları, akrabaları ya da tanıdıkları insanlarla gelenlerin kurtulma ihtimallerinin yalnız başına olanlardan daha az olduğunu ortaya çıkardı.
Araştırmacıların anne baba ve çocuk ilişkilerini dikkate almalarına rağmen, Aguirre daha derin bir analizin gerekli olduğunu belirtiyor. Aguirre ölüm-kalım meselelerinde, bu ilişkilerin çok kritik bir farklılık yaratabileceğini belirtiyor.
Bu arada, Torgler ve meslektaşları, 11 Eylül saldırılarında Dünya Ticaret Merkezi'nde kapana sıkışan insanların yolladıkları cep telefonu mesajları gibi, daha yeni felaketlerde insan tepkilerini de incelediler. Torgler, böyle durumlarda gönderilen mesajlarda insanların aile üyelerine sevgilerini ilettiklerini, anlaşmazlıklara bir son vermeye çalıştıklarını ve tanrıya olan inançlarını gösterdiklerini belirtiyor.