Konteyner piyasasında ‘birleşme’ stratejisi
Etkileri devam etmekte olan mali kriz, global ölçekte tüm sektörleri yeni stratejiler benimsemeye iterken, konteyner piyasasında bu etki ‘şirket birleşmeleri’ olarak kendisini gösterebilir.
Yakın zamanda gündemi daha çok meşgul etmesi beklenen bu birleşmeler sayesinde şirketler; mali riskleri minimuma indirgeme, düşük navlun piyasasına direnç gösterme ve kredibilitelerini arttırma imkânına kavuşmayı umuyorlar.
Bahse konu birleşmelerin en yakın örneklerinden biri, konteyner piyasasındaki büyük ölçekli iki şirketin; Hamburg merkezli Hapag-Lloyd ile Hamburg-Sued arasında devam eden görüşmelerle nihayete erecek.
Global ölçekte altıncı sırayı işgal eden Hapag-Lloyd, bu alanda on ikinci sırada bulunan Hamburg-Sued ile sürdürülen birleşme görüşmelerinin yakın zamanda anlaşmayla sonuçlanmasını umduklarını açıkladı. Bu iki şirket güçlerini birleştirdiği takdirde bu evlilikten doğacak kapasite, dünya üzerinde sadece A.P. Moeller-Maersk A/S, CMA CGM SA ve Mediterranean Shipping Co. şirketlerinin gerisinde kalacak. Ayrıca Hamburg-Sued’in kuzey ve güney yarım küre arasındaki ticari rotalarda, Hapag-Lloyd’un ise Asya’dan Avrupa’ya doğu-batı ekseninde faaliyet gösteriyor olması da bu birleşmenin verimliliğini ve pazar payını pozitif yönde etkileyecek.
Pazarın yarısı 4 şirketin elinde
Pazarda faaliyet gösteren şirketlerin geçtiğimiz iki yılı düşük kar marjlarıyla tamamladıkları biliniyor. Bu durumun oluşmasındaki ana etkenler ise; talepten fazla gemi arzı, mal dolaşımının azalmasına bağlı olarak talebin gerilemesi ve rekabetçi fiyatların navlunları aşağıya çekmesi olarak sıralanıyor. Maersk-Line gibi devler, mali bir çöküş halinde global ekonomiyi etkileyecek ölçekte olduklarından bir takım koruyucu tedbirlerden yararlandılar ve nispeten karlılıklarını muhafaza ettiler. Maersk’in işlettiği 600 gemiyle toplamda 2 milyon 600 bin konteyner kapasitesine sahip olduğunu belirtmek, bu büyüklüğü anlatmak açısından yeterli bir done.
Sektörel araştırmalarıyla tanınan Alphaliner’ın açıkladığı verilere göre en büyük dört şirket, global kapasitenin yüzde 41’ini kontrol eder durumda. Nispeten küçük ölçekli şirketleri de birleşme yoluyla büyümeye iten, pazardaki devlerin ülke ekonomilerinin bilinçli katkılarıyla ayakta tutulmaya çalışılması olabilir.
Londra merkezli brokerlık firması ICAP adına görüşlerini açıklayan Konteyner Bölümü Başkanı Kai Miller, “Şirketler bu tür birleşmeleri daha rekabetçi olabilmek adına gündemlerine aldılar. Piyasadaki büyüklerin sarsıntıları daha hafif hasarla atlatmış olmaları da çok önemli. Elbette birleşmeye gidecek şirketlerin birbirlerini tamamlayıcı özelliklere sahip olması en başta dikkat edilmesi gereken noktalardan biri” şeklinde konuşuyor.
Amaç kredi imkanlarını artırmak
Hapag-Lloyd ile Hamburg-Sued arasında sürdürülen görüşmelerin temeli geçtiğimiz yılın Aralık ayında atılmıştı. Bu noktada dikkat çekici gelişme, gemi finansmanı alanında faaliyet gösteren iki önemli bankanın aldığı kararlar oldu. Bilindiği gibi Commerzbank AG yaptığı açıklama ile denizcilik şirketlerinin kredilendirilmesine son verildiğini, HSH Nordbank AG ise denizcilik kredilerinin toplam krediler içindeki payının azaltılması yoluna gidileceğini kamuoyuna duyurmuşlardı.
Birleşme yoluyla daha sağlam bir mali yapıya kavuşmayı planlayan şirketlerin kredi imkânlarını da arttırmayı amaçladığı biliniyor. Hapag Lloyd’un tahmini finansal değerinin 5.6 milyar dolar, Hamburg Süd’ün ise 3.5 milyar dolar olduğu belirtiliyor.