5.Denizcilik Forumu gerçekleştirildi
Yurtiçi ve yurtdışından pek çok armatör, gemi yapımcıları, seyir hedef yöneticileri, yat üreticileri, finansörler, nakliyeciler, düzenleyicilerin katıldığı 5. Denizcilik forumu gerçekleştirildi. Eski UDH Bakanı Binali Yıldırım da katıldı.
Uluslar arası denizcilik sektöründe Türkiye’nin konumunun değerlendirildiği forumun açılış konuşmasını İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Şadan Kaptanoğlu yaptı. Robert Schuddeboom, Janos Koenig, Yannis Criticos gibi yabancı katılımcıların da sunumlar gerçekleştirdiği forumda İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan konuşmasında sektörle ilgili finansal sorunlara değindi.
“DENİZCİLİK TÜRKİYE İÇİN OLMAZSA OLMAZ”
İMEAK Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan, dünya denizciliği için iyimser olmadığını Türkiye denizcilik sektörü içinse daha iyimser olduğunu belirterek, "Çok kriz yaşadık özellikle 17 Aralık olayı, faizlerin yükselmesi bizi ciddi sıkıntıya soktu ancak, bu bizim için büyük bir testti. Bundan başarıyla çıktık. Dünyada bu kadar ağır test gören bir ülke daha yok. Bundan başarıyla çıkan bir ülke, ağırlıklarından kurtulduğunda çok daha iyi yerlere gelecek" dedi. Uzun bir zamandır ilk defa sanayinin ön plana çıkmaya başlayacağına işaret eden Kalkavan, denizcilik sektörünü, "Türkiye için olmazsa olmaz bir sektör" olarak tanımladı.
Eski Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Türk denizcilik sektörünün küresel krizi, yurtiçi ve yurtdışından gelen tamir talebiyle atlattığını belirterek, "Yaşanan tecrübeleri dikkate alarak daha emin adımlarla ilerlememiz lazım. Bunun için de gerekli tedbirleri hükümetimiz alıyor" dedi.
Yıldırım, 5. Denizcilik Forumu'nda "Türkiye ve Dünya Jeopolitiği, Dünya ve Türk Ekonomisi, Küresel ve Bölgesel Bağlamda Ticaret ve Taşımacılık" başlıklı oturumda, bakanlığı döneminde gerçekleştirdikleri çalışmalar ve devam eden projeler hakkında bilgi verdi.
Marmaray olmasaydı, İstanbul trafiğinin çok daha yoğun olacağını, Marmaray ile bir yılda 55 milyon yolcu taşındığına belirten Yıldırım, Türkiye'nin, Avrupa, Asya, Kafkasya, Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Rusya'yı da içeren çok geniş coğrafya ve ekonomik bölgelere ulaşmak için potansiyel barındırdığını anlattı.
DAHA FAZLA ÜRETİM
Türkiye'nin, çevresinde yaşanan olumsuz şartlara karşın, her alanda dünyanın pek çok ülkesinden daha iyi konumda bulunduğunu dile getiren Yıldırım, büyüme oranlarının iyi olduğunu ve işsizlikte de dünya ortalamasında devam edildiğini belirterek, "Ancak petrolü, doğal kaynakları olan bir ülke değiliz. Onun için ithalat ve ihracatımız arasında fark var, cari açığımız var. Daha dikkatli gitmemiz, daha fazla üretim ve yatırım yapmamız lazım ki daha çok insanımıza, gencimize iş bulalım. İnsanların 'evim olsun, işim olsun, ailem olsun' beklentilerini sağlamak ülkeyi yönetenlerin görevi. Dolayısıyla üretime, yatırıma ve istihdama öncelik verilmeli" diye konuştu.
Küresel kriz öncesi denizcilik sektörünün hem dünyada hem Türkiye'de çok hızlı büyüdüğünü anlatan Yıldırım, şunları kaydetti:
“DENİZCİLİKTE ÖZEL PROJELERE YÖNELDİK”
"Yeni gemiler yapıldı, siparişler verildi ancak bir gün kriz gelecek diye hiç düşünen olmadı. Herkes Türkiye'ye çok güvendi. Kriz Türkiye'yi teğet geçti ancak yine de denizcilik diğer sektörlerden farklı, denizcilik küresel bir iş alanı. Sizin iyi olmanız yetmiyor. Başka ülke kötüyse siz ondan direkt etkileniyorsunuz. Çünkü hep uluslararası taşıma yapıyorsunuz. Ticaretimizin yüzde 87'si deniz yoluyla yapılıyor. Dünya ticareti bozulduğunda, taşımalar azaldığında yansıması ilk önce deniz ticaretine oluyor. O yüzden kriz zamanı sektörde ciddi bir duraksama oldu ama atlatıldı. Kendimizi, daha özel projelere yönlendirdik. Hizmet gemileri, offshore platformları, küçük kimyasal tankerler ve tamir gibi alanlara yöneldik. Şu anda ciddi anlamda yurtiçi ve yurtdışından gelen tamir talebiyle sektör kriz dönemini daha kolay atlatma fırsatı buldu. Yaşanan tecrübeleri dikkate alarak daha emin adımlarla ilerlememiz lazım. Bunun için de gerekli tedbirleri hükümetimiz alıyor."
Dünyada insanları umursayan, insanlara karşı sorumluluğunu yerine getiren, insanların geleceğine, yaşayışına karşı saygılı çok az lider bulunduğunu, BM çatısı altında 5 ülkenin güvenlik konseyinde daimi üyeliği olduğuna işaret eden Yıldırım, dünyada herhangi bir ülkede meydana gelen anlaşmazlık durumuna son verilmesi için bu 5 ülkenin birlikte hareket etmesi gerektiğini, birinin karşı çıkması halinde hiçbir şey yapılamadığını, insanların hayatını kaybettiğini aktardı.
Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı:
"Olayları kısa vadeli bireysel menfaatler yerine uzun vadeli dünya toplumunun bütün milletlerde farklı dinlerde yaşayan insanların kardeşliği barışı için mesai harcayan ve uzlaşmayı esas alan bir küresel yönetim anlayışından bahsediliyor. Onun için de dirayetli basiretli liderlere ihtiyaç var. Dünya şu anda bunun eksikliğini yaşıyor. Türkiye bu sorumluluğu taşıyor ama Türkiye'nin gücü ve yapabilecekleri belli. Tek başına bütün bu karışıklıkları sona erdirme imkanı yok."