Şehir hatları gemileri artık Yalova'da üretiliyor
Yalova'da kurulu Özata Tersanesi, İzmir ve İstanbul'da şehir içi yolcu taşımacılığında kullanılacak, çelikten 8 kat daha dayanıklı ve 3 kat daha hafif olduğu belirtilen son teknoloji ürünü vakum infüzyon teknolojisiyle karbon kompozit malzemeden gövdelere sahip gemiler üretiyor.
Karbon kompozit malzemeden gemi üreten ilk ve tek özel tersane olma unvanını elinde bulunduran Özata Tersanesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nen 15 gemilik projenin 4'ünü teslim etti. Son olarak İzmir'in sembol isimlerinden şarkıcı ve sinema oyuncusu Dario Moreno'nun ismini taşıyan son yolcu gemisi de denize indirildi. İç donanım çalışmaları devam eden "Dario Moreno" yolcu gemisi de 15 gün içinde İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne teslim edilecek.
Tersane, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden de 4 gemi siparişi aldı. Tersane, bu siparişlerin ilkini mart ayının sonunda teslim etmeye hazırlanıyor. Diğer gemileri de 1'er ay arayla İstanbul'da Şehir Hatları'nda kullanılmak üzere teslim edecek.
Vakum infüzyon teknolojisiyle karbon kompozit malzemeden üretilen gemiler, çelik, alüminyum gibi malzemelerden daha pahalı olmasına karşın yakıt ve bakım avantajı sunuyor. Geminin işletme başarısına göre, 4 yılda kendisini amorti edebileceği belirtiliyor.
Malzemenin çelikten 8 kat daha dayanıklı, 3 kat daha hafif olduğu belirtiliyor. Bu özelliği sayesinde daha düşük güçte makine ve daha az yakıtla 30 knot hıza ulaşabiliyor. Her yıl yapılması gereken gövde bakım işleri konusunda da büyük avantaj sağlıyor.
Karbon kompozit teknolojisi Türkiye'ye nasıl geldi ?
Özata Tersanesi ile Türkiye, Norveç, İsveç ve Danimarka'nın ardından vakum infüzyon teknolojisiyle karbon kompozit malzemeden gemi üreten özel tersaneye sahip dördüncü ülke oldu.
Tersanenin kurucusu ve sahibi Özdemir Ataseven, gemi inşa işinde 40 yıllık mazileri olduğunu belirtti. Tuzla'da 1985'te kurduğu şirketin ardından Altınova'da da bir tesisin daha faaliyete geçirildiğini aktaran Ataseven, buradaki diğer tersanelerin gelişmesine de ön ayak olduğunu ifade etti.
Gemi inşa teknolojileri konusunda yurtdışında sürekli araştırmalar yaptığını belirten Ataseven, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tersanelerin özel gemiler üreterek, ihtisaslaşarak bir yere geleceğini düşünüyordum. Konteyner, kuru yük gemileri yaptım ama diğer tersanelere de bakıyorum, hepimiz aynı şeyleri yapıyoruz. Küçük yolcu gemileri almaya başladım. Daha çok çelikten yaptık. Sonra Kıyı Emniyeti'nin ihtiyacı 'Hacıyatmaz' diye bilinen kurtarma gemileri işlerine başladık. O arada da sürekli araştırıyoruz. Avrupa'yı dolaşıyoruz, 'Ne yapabiliriz?' diye. Sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin ihalesi çıktı. İki kez girmedik. Sonra dedik ki 'Bu ihaleye girelim.' Yatırım masrafı çok ağırdı. 1 sene içinde 20 milyon avro yatırım yapmamız lazımdı ki, krizde çok zordu. Bu bir riskti ama sanayici riskle yaşıyor. İhaleye son 20 günde karar verdik. Biz ve Norveçli bir firma girdi. Kompozit vakum infüzyon sistemi Türkiye'de denenmemişti. 'Bu olamaz, yapamazsınız' diyen çok oldu ama 'Biz bunu yaparız' dedik. Yatırım olursa, imkan verirse bizim milletimiz her şeyi yapar. Çünkü mühendisliğimiz çok iyi derecede. İhaleye girdik ve kazandık. Karbon kompozit için iyi bir ekip oluşturduk. Avrupa'da dolaştığımda teknoloji ve kapasite olarak bu büyüklükte karbon kompozit malzemeden gemi üreten bizim ayarımızda tersane yok."
Özdemir Ataseven, tersanelerine dünyanın pek çok yerinden araştırmacıların da ilgi gösterdiğini belirterek, "Son olarak Belçika'dan bir üniversite grubu geldi. Knowhow bölümümüz de dahil herkese tersanemizi açıyoruz" ifadelerini kullandı.
"Hedef Avrupa"
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin ihalesine girme nedenlerinin Türkiye'ye bu teknolojiyi getirmek olduğunu aktaran Ataseven, şu bilgileri verdi:
"Eğer biz bu teknolojiyi getirmeseydik tıpkı Devrim arabaları gibi bu teknoloji bize 30 sene daha gelmezdi. İhaleye 117 milyon avroya aldık. Norveçli firma, rakip olduğumuz için 150 milyon avroya düştü, yoksa 200 milyon avroya alacaklardı. Biz artık bu gemileri Türkiye'ye satmakla bir şey elde edemeyiz. Hedefimiz Avrupa'ya bu gemileri satmak. Rakiplerimiz belli, Avrupa'da bir-iki tersane. İkinci hedefimiz mega yatlar en önemlisi de askeri projeler."