Gemipersoneli.com - Reklam
Üye girişi
Kullanıcı adı:
Şifre:
Üye ol | Şifremi Unuttum
Menü
Ana Sayfa
Foto Galeri
İş Fırsatları
Haber Arşivi
Hakkımızda
Sistem Nasıl Çalışıyor
Üye İstatistikleri
Medyada Sitemiz
Mesaj Panosu
GEMİ VİDEOLARI
Gemici Belgesi
İletişim
İçerik
Bilgi bankası
Liman Başkanlıkları
CV Hakkında ipucu
Makaleler
Anket
Linkler


Share |
26 Kasım 2024
Haber
Anket
Ertuğrul 125 yıl sonra eve döndü
1890’da Japonya’da batan Osmanlı firkateyni Ertuğrul’un kalıntıları, evine döndü. Batıktan çıkarılan parçalar, İstanbul Deniz Müzesi Komutanlığı’nda ziyarete açıldı. Mutlaka görün, çünkü Ertuğrul’un uluslararası siyasi çalkantılar arasındaki yolculuğunun yanında Titanic çok yavan kalır.



1800’lerin sonları yaklaşırken Osmanlı zor durumdadır. Rusya’yla savaş (1877-78) hezimetle sonuçlanmış, İngiliz donanması, İstanbul Boğazı’nda Rusların İstanbul’u da almasını engellemek için beklemektedir. İngilizler Kıbrıs’ı fiilen ele geçirmiş, Mısır’a çıkmıştır. Tunus ise artık Fransızlarındır. Zamanın padişahı II. Abdülhamid’e bu kara günlerde Japonya’dan bir dostluk eli uzanır: Japon İmparatoru’nun yeğeni Prens Komatsu İstanbul’a resmi bir ziyaret için gelir ve beraberinde de bir imparatorluk nişanı getirir. Buna karşılık II. Abdülhamid de Japonya’ya iade-i ziyaret için bir gemi göndermeye karar verir. Ancak 14 Temmuz 1889’da başlayan yolculuk, Türk deniz tarihinin en acı hatıralarından biri olarak tarihe geçer...

11 YILLIK EMEK

Milli hafızanın derinliklerinde bu önemli deniz olayının üzerini zamanla planktonlar, yosunlar kaplar. Birçok Japon’un bilgi dağarcığında hâlâ yer alan olay, geminin vatanında unutulmaya yüz tutar. Ta ki o zaman Bodrum Sualtı Arkeoloji Enstitüsü Başkanı olan Tufan Turanlı 2004’te batığın çıkarılmasını hedefleyen bir projeyle Japonya’ya gidene kadar... Ertuğrul’un ne halde olduğunu gösteren ilk fotoğrafları çeken Turanlı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, firkateynin çıkarılması için takip eden yıllarda büyük çaba harcadı. Yıllık 400 bin dolar maliyetli projede yarı Türk, yarı Japon 20 uzmandan oluşan bir ekip çalıştı. Sonunda bir hayal gerçek oldu. Ertuğrul Firkateyninin Japonya seyrinin 125’inci ve Türk-Japon diplomatik ilişkilerinin 90’ıncı yıldönümü etkinlikleri kapsamında; geçen perşembe İstanbul Deniz Müzesi Komutanlığı’nda mutlaka görülmesi gereken bir sergi açıldı: “Ertuğrul Firkateyni Batığından Çıkarılan Malzemeler” ve “Ertuğrul Firkateyninin Sonsuzluğa Uğurlanışı Sergisi”. Açılış törenine Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu da katıldı. 31 Aralık 2015’e kadar açık olacak sergide, Tufan Turanlı ve ekibi tarafından batıktan çıkarılan 535 parça ile gemiye ait çeşitli fotoğraf, tablo, maket ve dönemin Türk deniz subaylarının üniformaları bulunuyor.

Ancak Ertuğrul İstanbul’da kalıcı değil. Bugün Sualtı Arkeoloji Enstitüsü Ertuğrul Projesi Başkanı olan Turanlı, daha projenin ilk günlerinde şöyle demişti: “Belki geminin parçaları geçici olarak Türkiye’de sergilenir, ancak artık yuvası Japonya’dır.” Zira deniz âdetlerinde bir gemi, içindeki gemicileriyle battığında, sualtı mezarı olarak kabul ediliyor ve genellikle çıkarılmıyor bile. Gerçi Ertuğrul’da durum farklı. Çünkü gemideki tüm şehitler kazadan sonra çıkarılıp sahildeki Türk Şehitliği’ne gömülmüş. Geminin battığı bölgedeki Oşima Adası’nın fakir köylüleri sağ kalanları kurtarmak, yaralıları yaşatmak için büyük çaba harcamış, ellerinde ne var ne yok vermişler. Bu nedenle, Tufan Turanlı’ya göre tarihte “Ertuğrul faciası” olarak anılan olaya aslında “Ertuğrul zaferi” de denebilirdi; 526 şehitle 130 milyon nüfuslu bir ülkenin kalbinin fethi!



VE GEMİ GİDİYOR

Ertuğrul’un, Hollywood’un eline geçse tüm Oscar’ları toplayabilecek batış hikâyesine gelince... Bugün bile tartışılan bir kararla Japonya’ya gönderilen Ertuğrul Firkateyni, 56’sı subay 607 mürettebatla İstanbul’dan yola çıktığında 25 yaşındadır. Geminin başçarkçısı Albay Hardy, makine ve kazanın bu uzun geziye dayanacak durumda olmadığına dair bir rapor vermiştir. Ancak zamanın Bahriye Nazırı Müşir Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa kendisini görevden alıp İstanbul Adalar arasında çalışan yandan çarklı bir vapura çarkçıbaşı olarak atar. Zaten geminin kaptanı Osman Bey de nazırın damadıdır. Bir başka görüşe göre II. Abdülhamid’in bu firkateyni seçmesinin başlıca nedeni, Ertuğrul adına karşı hassasiyetidir. Çünkü II. Abdülhamid, Ertuğrul Gazi’nin soyundan geldiğini söylemektedir.

Osmanlı’nın en gözde bahriyelilerini taşıyan gemi, 26 Temmuz 1889’da Süveyş Kanalı’na girer; bir gün sonra kuma oturur. 28 Temmuz’da tekrar yüzdürülen geminin, aynı gün rüzgâr ve akıntı nedeniyle dümeni kırılır. Başı dertten kurtulmayan Ertuğrul ancak 23 Eylül’de Süveyş’ten Kızıldeniz’e açılabilir. Haftalar sonra nüfusunun yarısı Müslüman olan Hindistan’ın Bombay kentine ulaştığında, Osmanlı firkateynini binlerce kişi beklemektedir.

Müslüman halkın yoğun ilgisi adeta İngiltere’ye karşı bir gövde gösterisine dönüşür. Zira İngilizler, o dönemde Osmanlı’nın hilafeti çaldığını söyleyip Arapları kışkırtmaktadır. Bombay’dan sonra Ertuğrul, Seylan’a uğrar. Bu arada baş tarafından su almaya başlayan gemi ziftlenmiş yelken bezi ve talaşla yamanır. Seylan’da da halk Osmanlı firkateynini bağrına basar. Ziyaretçiler, gemi imamı Ali Efendi’nin önderliğinde cuma namazı kılar. Burada 3 gün kalındıktan sonra Singapur’a doğru hareket edilir. Gemi kışı Singapur’da geçirir, gereken tamiratlar da yapılabilecektir. Ancak bu sefer de para sıkıntısı baş gösterir. Sıkıntı, Banker Ohannes Aşiyan Efendi’nin Singapur’a gönderdiği 2 bin İngiliz altınıyla aşılır. 22 Mart 1890’da Singapur’dan ayrılan Ertuğrul’un sonraki uğrak noktaları Çin’in Saygon Limanı ve Hong Kong’dur. Bu arada Ertuğrul’un başına bir de fare belası çıkar. Önce kedilerle çözülmeye çalışılan sorun, uzun deniz yolculuğuna dayanamayan kedilerin ölmesinden dolayı sürer. Bunun üzerine farelere karşı tarihte ilk kez un ve alçı karışımı kullanılır. Karışımı yiyen ve su içen farelerin midesi betonlaşır. Alçı, fare leşlerinin kokmasını da önlemektedir. Ancak farelerin bu hileyi fark etmesi uzun sürmez. Nihai çözümse, fareleri farelere kırdıran Çinlilerden gelir: 10-15 fare bir kafese kapatılır ve aç bırakılır. Diğerlerini yiyerek sağ kalmayı başaran birkaçı, fareyle beslenen yamyamlara dönüşmektedir. Java gibi tropikal adalara uğrayarak Japonya’ya ulaştıktan sonra gemide baş gösteren kolera salgını da Çin’in farelerden kurtulmak için verdiği bu “siyasi” öğütten kaynaklanır!



JAPONLAR KABUL ETMEYİNCE YOLA ÇIKILIR

Gemi yola çıktıktan yaklaşık 11 ay sonra, 7 Haziran 1890 tarihinde Japonya’nın Yokohama Limanı’na demir atar. Yolculuk sırasında tuğamiral rütbesine yükseltilen Kafile Komutanı Osman Paşa, 13 Haziran 1890’da Japon İmparatoru Meiji’ye Padişah II. Abdülhamid’in mektubu ile nişan ve hediyeleri takdim eder, diplomatik temsilcilerle ikili görüşmelerde bulunur. Ancak bu arada kolera nedeniyle biri subay 12 denizci hayatını kaybeder. Gemi temizlense bile, ihtiyaç duyulan tamiratlar için tersaneye girmesi Japon yetkililer tarafından kibarca reddedilir. Japon yetkililerin yine de “Denize açılmayın” uyarıları yaptığı Ertuğrul, bu kırgınlıkla 15 Eylül 1890 Pazartesi günü Yokohama’dan ayrılır. Kısa süre sonra fırtınaya yakalanan firkateyn, 18 Eylül Perşembe akşamı Oşima Adası civarında kayalıklara çarparak batar. Kazada 50 subay ve 476 er şehit olur. İşte şimdi, o firkateynin parçaları İstanbul’da sergileniyor, belki bir gün Titanic’in yönetmeni James Cameron’u hasetinden çatlatacak ihtişamıyla filmi de çekilir. Rivayete göre bir yapım şirketi hazırlıklara başlamış bile...



Kaynak: HaberTürk
Eklenme tarihi: 06.04.2015




Share |




YORUMLARINIZ




Aşağıdaki bölüme haber ile ilgili yorumlarınızı yazabilirsiniz


Adınız Soyadınız:
Başlık:
YORUMUNUZ:
Denizcilik mesleği ile ilgili ne düşünüyorsunuz
Çok güzel
Mecbur kalınca yapılacak bir iş
Zabit için iyi alt personel için kötü
Kesinlikle yapılmaz

Önceki Anketler
Kurumsal Üyelerimiz
 SELEN Denizcilik
 ÇANAKKALE Liman İ..
 BARİKA Denizcilik..
 SKY MARIN Yacht A..
 FENWICK MARITIME
 ÇETİNKAYA Denizci..
 ELBA Denizcilik
 EGE Su Altı Hizme..
 KERMANTRANS deniz..
 MARDES Gemi
...


www.gemipersoneli.com   © Gemipersoneli.com - Tüm Hakları Saklıdır.  Kullanım Şartları  Gizlilik Prensipleri  İletişim