Denizcilerden, Çeşme'deki Sızıntıya 'Geç Müdahale' Tepkisi
İstanbul ve Marmara, Ege, Akdeniz, Karadeniz Bölgeleri (İMEAK) Deniz Ticaret Odası (DTO) Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan, Çeşme'deki yakıt sızıntısına neden olan gemi kazasında acil müdahalenin gerçekleşmemesini eleştirerek, "İzmir gibi denizcilik yapan bir şehirde acil müdahale sistemi nasıl olmaz? İzmir'de her zaman yarın kaza olacakmış gibi müdahale ekipleri hazır olmak zorunda. Bu çok zor bir şey değil" dedi.
DTO İzmir Şubesi Aralık ayı meclis toplantısına Türkiye Yelken Federasyonu Başkanı Özlem Akdurak ile Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan konuştu.
Metin Kalkavan, Çeşme açıklarında 18 Aralık pazar günü meydana gelen gemi kazasına değindi. Çeşme'de meydana gelen gemi kazası ve denize yakıt sızması sonucu ortaya çıkan kirlilikten bölgenin çok olumsuz etkilendiğini belirten Kalkavan, acil müdahalenin gerçekleşmemesini eleştirerek, "İzmir gibi denizcilik yapan bir şehirde acil müdahale sistemi nasıl olmaz? Böyle bir şey yok. Barch gemisinin bulunmaması kabul edilemez. Valilik olarak burada bulundurulması zorunlu kılınmalı. O gemi, kirlettiği alanı da temizlenmek zorunda. İzmir'de her zaman yarın kaza olacakmış gibi müdahale ekipleri hazır olmak zorunda. Bu çok zor bir şey değil" dedi.
Çeşme'de yaşanan gemi kazasının başka odalar tarafından yorumlanmasının bilgi kirliliğine neden olduğunu belirten DTO İzmir Şube Başkanı Yusuf Öztürk ise şöyle konuştu:
"Bizler 8 gündür Çeşme'deyiz. Cana gelmesin mala gelsin denir; oradaki kaza da gerçekten cana gelmesin diye oldu. Yapılanların hepsi sisteme ve yazılı kurallara göre yapıldı. Çevre kirliliği durdu; temizlemeler ise devam ediyor. Şifne, Paşalimanı bölgesinde 125 kişi çalışıyor. İnşallah 2- 3 haftaya bu temizlik bitecek. İyi ki bu kaza yaz döneminde olmadı. Asıl sorun ise yani kirliliğinin en büyük nedeni, kentte yayılmayı önleyici temizleme teknesinin (barch) olmaması. Bunu İstanbul'dan getirmek zorunda kaldık ama hava koşullarının kötü olması bunun geciktirdi. İzmir'de denizlerimizde alınması gereken bir dizi önlemlerin olduğu açık. Bir separatörle (ayıraç) güvenli kordon oluşturulacaktır. Bu kazanın şubat ayında Çeşme'de yapılacak uluslararası yelken yarışına engel olmayacağına inanıyorum."
Türkiye'nin yelken sporundaki durumunu anlatan Türkiye Yelken Federasyonu Başkanı Özlem Akdurak ise bu sporun zenginler için olduğu yönünde yanlış bir inanış olduğunu söyledi. Akdurak, "Ülkemizdeki yelken kulüplerinin mali durumu aslında içler açısı. Bugün ülkemizdeki 140 yelken kulübünde sadece 10'unda milli sporcu bulunurken, olimpiyatlara sporcu yetiştiren kulüp sayımız ise sadece 4 kulüp" dedi.
Yelken kulüplerinin en büyük sıkıntısının Hazine'ye ödenen ecrimisil olduğunu aktaran Akdurak, "Denize sıfır olan sahilleri kullandığımız için Hazine'ye, ecrimisil kanununa göre 100 bin liraları bulan paralar ödüyoruz. Ama Anadolu kulüplerinin durumu bunu ödemeye el vermiyor. Sahilin hemen yanındaki 5 yıldızlı otellerin ödediği ecrimisil kadar paranın bizden de istenmesini anlamıyoruz. Maliye Bakanlığı'na ülke genelinde 14 milyon liralık ceza ödendi. Bir yanda emekli maaşını yelkenci çocuklarımız yetişip ülkemizi yurtdışında temsil etsinler diye bağışlayan varken diğer yanda 5 yıldızlı oteller kadar ecrimisil isteniyor. Bunu anlamıyoruz. Böyle giderse amatör kulüplerin yaşaması çok zorlaşır. Anadolu çocuklarını denize kavuşturmak için bizim maddi kaynağa ihtiyacımız var" diye konuştu.
'SPORCULAR OKULLARINDAN DESTEK GÖREMİYOR'
Türkiye'yi yurtdışında temsil edecek sporcu öğrencilerin okullarında derse giremedikleri için tepki gördüğünü belirten Akdurak, "Öğrenci, yurt dışında ülkemizi temsil ettiği için bir kaç gün okuluna gidemiyor. Belki yarışlarda dereceye giriyor ama okulunda bu takdir edileceğine tam tersine derse girmediği için tepki alıyor. Bunun engellenmesi için Milli Eğitim Bakanlığı ile iletişime geçmeyi planlıyoruz. Fakat, Milli Eğitim Bakanlığı'nın şu andaki politikasıyla milli sporcu yetiştirmek çok da mümkün değil" dedi.
Belediyelerden yelken sporu için destek gördüklerini belirten Akdurak, "Örneğin Bodrum Belediyesi her türlü desteği veriyor. İzmir'de de Büyükşehir ve Konak Belediyesi'nin destekleri vardı. Fakat tekneleri bağlayacakları yer olmadığından bu kulüpler kapandı. Bizler de her ilin hem Valilik hem de belediye yetkilileriyle görüşüp tekrar benzer bir çalışmanın hayata geçirilmesini isteyeceğiz" dedi.