Yeni nesil
Yeni nesil acaba nelerle ilgileniyor? Babalarımız ,amcalarımız ,öğretmenlerimiz, devlet çalışanlarımız, başbakanlarımız, yazarlarımız, askerlerimiz, polislerimiz, gazetelerde köşe sahiplerimiz, geleceğin nesilleri nelerle ilgileniyorlar? Hepimizin bu meslek sahiplerinden birer veya ikişer tane akrabamız veya tanıdığımız vardır. Acaba nelerle ilgilenmek bize, geleceğimize faydalı olacaktır? Tüm bu soruları veya onlarcasını sorup cevap arıyor muyuz?...
Aşağıda Türkiye ve içinde bulunduğu durumu istatistiklerle gözler önüne serecek bir sıralama yazacağım. Umarım bu bilgileri bir haber niteliği ile karıştırmadan değerlendirebilirsiniz. Çünkü yanlış bilgilendirmenin doğru olarak algılandığı bir toplumda bu tür bilgiler sadece sıradan bir habermiş gibi ilgi görmektedir. Bunun nedeninin topluma dışardan bakabilen insanlara ait bir meziyet olduğunu düşünüyorum.
Şimdi sıralıyorum Türkiye’mizi. Önce olması gerekenler;
1-Bilimsel düşünce bir hayat tarzı değildir ülkemizde. Ama tartışmasız olarak bilimsel düşüncenin bir hayat tarzı olması gerekmektedir.
2-Ülkemizde serbest düşünen insanlar yetiştirilmelidir. Ancak serbest düşünen insanların bulunduğu toplumlar filozof yetiştirebilir.Filozof olmayan toplumda yenilikler olmaz ve toplum gelişmez.(Tek başına filozof kelimesi bile bize çok uzak bir anlama sahip)
3-Bilgi üretimi iyi bir organizasyonla kurulmuş araştırma teşkilatıyla yapılabilir.Bu teşkilatın arkasında büyük bir mali desteğin olması gerekmektedir.
4-Topluma öncülük edecek kişilerde olması gereken özellikler:
4.1-Kesintisiz öğrenim
4.2-Hizmet yönlü olmak
4.3-Pozitif enerji yaymak
4.4-İnsanlara inanmak ve güvenmek
4.5-Dengeli hayat sürdürmek
4.6-Görev ve makamların geçici olduğunu bilmek
4.7-Birbirini kuvvetlendirmek
4.8-Madden ve Manen yenilenmek
4.9-İnsanlık için bir şeyler yapmaya kendini adamak
4.10-İnsanları etiketlemeyen ,dinlemeden yargılamayan olmak
4.11-Hayatı bir misyon olarak görmek
4.12-Üretken, akıllıca çalışan bir değişimci olmak
4.13-Kendini fiziksel, ruhsal, duygusal ve zihinsel bakımdan yenileme arayışı içinde olmak
4.14-Duygusal ama sabırlı olmak, okumak, spor yapmak, yazmak...
5-Bilgi çağının insanları ,bilginin hızlı üretilmesi, yayılması ve kullanılması nedeniyle hayat boyu birkaç iş değiştirmek zorunda kalacaklardır.
Bu hususta hazırlıklı olmak.Bütün bu saydıklarımız olması gereken özelliklerden bazılarıdır. Şimdi de üstte saydıklarımızın dışında bizim öz niteliklerimizi ve kalitemizi gösteren istatistiklere bakalım.
6-Adalet hususunda, ‘Yargıtay’da bile %88.3 oranında yolsuzluk ve rüşvet var’ cevabı düşündürücüdür.
7-Hukukun olmadığını Avukatlar kendileri söylüyorlar. %74 oranında Avukat yolsuzluğun bu meslekteki iş başarısında etkili olduğunu söylüyor.
8-Türkiye Cumhuriyetimiz ,
-Gelir dağılımında sondan 4. sırada.
-Kayıt dışı ekonomide en kötü 5. sırada.
-Siyasal –Sivil özgürlükte 136. /191 ülke içinde.
-Alkol tüketimi 1950’de 1lt iken 2000’de 20lt oldu.
-Uyuşturucu son 3 yılda %350 arttı.
-Türkiye’de çocuk işçi oranı %24 ile ön kötüler içinde 4. sırada.
-Sosyal güvenlikte sonuncu sırada.
-Ülkemizde yılda 3774 / 63 000 000 000 (63 milyonda) makale yayınlanıyor. Bu 3774 makalenin bir araştırma sonucu olup olmadığı meçhul.
-Çalışan gençlerin %54’ü sigara %7’si alkol bağımlısı.
-Trafik kazasında 1 yılda verilen kurban sayısı Kurtuluş savaşının 3 yılı içinde verilen şehit sayısından daha fazla.
-Ülkede 400 000 kahvehane , 1394 Kütüphane var.
-Rüşvette 52 ülkede 8. sıradayız
-Verginin %51’i sabit gelirlilerden toplanmakta.
-Toplam verginin %66 iç borç faizlerine gidiyor.(İç borç demek yanlış, onun yerine daha basit bir açıklamayla Parasını faize yatıranlara ödenecek faiz desek daha doğru ve anlaşılır bir tanım olur. Böyle söyleyelim ki cahil köylümüz ,okumamış işçimiz ve memurumuz da anlasın. İnsanlar iç borç deyince gerçekten borç sanıyorlar. Çiftçiye, işçiye ödenecek borç olarak algılanıyor.)
-Kişi başına 16 dolar bilgi teknolojisi harcamasıyla AB’nin son sırasında.
-DGM’de 6/10 dosya faili meçhul (istihbarat ’0’ yada Emniyet bir şekilde çalışmıyor.)
-Enflasyonda en kötü 2. sıradayız.
-Ve... Yolsuzluk yüzünden %36 oranında fazladan vergi veriyoruz.Bu tabloya bir suçlu arayalım mı? İnsanları tek tek suçlamak ayrımcılık olur. Hepsini toptan suçluyoruz. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra yaşayan herkes ve ayrıca bütün bu sorunları 2000’li yılların nesillerinin sırtına çözmesi için yükleyen ,çözüm üretecek olanlara yol, geçit vermeyen sabit
gelirli ve sabit konumlu-yerinden otomatik büyüklerimizin hepsi 1. derecede sorumludur. Ama onlar hala tarihte yaşıyor ve öğrenerek değişmeyi korkunç bir saldırganlıkla reddediyorlar. Biten ,tükenen düşüncelerinin ardında düşüncesizce bir kuyruk gibi salınıyorlar. Oynanacak oyun içinde bir rol almışlar ,rollerini en iyi oynadıklarında da tarifsiz mutlu oluyorlar. Özgüveni olmayan ,değişmekten korktuğu için okumayan ve öğrenmeyen , en kötüsü sorgulamayan bir nesil top yekun sorumludur.
Bütün bu sonuçlar ,istatistikler araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır. Merak edebilenler ismini vereceğim kitaptan kontrol edebilirler. (Osman ÖZSOY – Türkiye’de Seçmen Davranışları ve Etkin Propaganda. 2002 yılında yayınlandı.)
Gerçi okumayan bir toplumda kitap yazmak sonsuz boşluğa mesaj göndermek gibi bir şey. Şu an aklımı kurcalayan soru şu ki; yoğun yanlış bilgilendirmenin ve yozlaşmanın etkin olduğu ülkemizde çözüm üretecek kişileri ve kurumları nasıl ,ne şekilde oluşturabilir ve bir araya getirebiliriz.
Okuduysanız,
Çözüm bulabilenlerden haber bekliyorum...
Aşağıdaki bölüme makale ile ilgili yorumlarınızı yazabilirsiniz
YORUMLARINIZ