Denizden öyküler...
Allaha şükürler olsun…..
O güzelim boğazdan çıkarken Karadeniz hafiften esiyordu. İlerledikçe tesirini artırıyor, gemiyi sallamaya başlıyordu. Bordadan gelen dalgalar gemiyi bir hayli zor duruma düşürüyor, gemi personelinde fırtınanın çokluğu dikkat çekiyordu.
Personel dönelim dedi, fakat Kaptan ısrarlı, ben bu fırtınanın iki üç katını atlattım, bu mu beni korkutacak diyor, fırtınanın üzerine doğru gidiyordu. Sallanmanın etkisiyle yük dolu konteynerlerden sesler gelmeye başlıyor, yavaş yavaş korku sarıyordu. Karadeniz adeta gürlüyor, rüzgarın ne yönden geldiği belli olmuyordu.
Kuvvetli bir ses duyuldu, bir anda hepsinin aklına gelmemesi gereken şey geldi. Yavaş yavaş köprüüstünden baktıklarında sancak taraftaki konteynelerden biri kopmuş ve denize düşmüştü. Gemi bir hayli hızla iskeleye yatmıştı. Hepsi hızla can yeleklerini giymiş, kaptan tarafından verilecek gemi terk emrini bekliyorlardı.
Kaptan anlık ve doğru karar vermeliydi. Bir kaç saniye düşündü ve hiç kimsenin beklemediği bir emir verdi. Geminin iskele tarafındaki konteyner denize atılsın. Gemiciler ve reis emri tekrar etmesini beklercesine baktılar. Kaptan emrini bir hayli yüksek sesle tekrar etti. İskele taraftaki konteyner denize atılsın. İki gemici, reis ve ikinci kaptan iskele konteyneri denize atmaya çalışmak için güverteye çıktılar. Güverteye ara ara vuran sert dalgalara maruz kalmak istemiyorlardı. Bu yüzden hızlı hareket etmeleri gerekiyordu. İkinci kaptan yapılması gerekenleri anlattı. İkinci kaptanın Ya Allah demesiyle hepsi son sürat konteynere koştular….
Konteyneri tutan 4 adet tırnaklı kilit vardı. Hepsine birer adet kilit düşüyordu. İlk kiliti reis bismillah çekerek açtı. Gemicinin ikinci kiliti açmasıyla sert dalga vurdu. Konteyner yerinden çıktı ve sağa sola çarpmaya başladı. Kendilerini yaşam mahalli girişe zor attılar. Artık dualar konteynerin koparak denize düşmesi içindi. Sağa sola çarpan konteyner diğerlerine de zarar veriyordu. Bir kaç dakika korku ve ürperti içinde konteyneri izlediler. Beklenen oldu konteyner düştü fakat diğerleri de birer birer düşüyordu…..
Artık gemi tersi yönüne hızla yatmaya başladı. Kaptan bu sefer bir kaç saniye bile düşünmeden gemi terk emri verdi. Telsizle çevreye “mayday” gönderdi. Herkes filikalara koştu ve yerlerini aldılar. Filika motorları çalıştırıldı. Personel sayımı yapıldı. Sadece gemi kaptanı eksikti. Kaptan köprüüstünde gemiyi bırakmak istemiyordu. Gemiyi mavi sulara bırakmak kaptan için çok zordu. Umutlar kesilmiş gemiyi mavi sulara gömmemek imkansızlaşmıştı. Filikalar suyla temas etmeye başlamıştı. Kaptan hızla filikaya koştu ve yerini aldı……
Yavaş yavaş gemiden uzaklaşırken geminin suya batması çok hüzünlüydü. Patlama sesleri geliyor, yükseklere bir şeyler fırlıyordu. Gemi tamamen sulara gömüldü. Bir denizci için aylarca, yıllarca çalıştığı geminin suya batması çok hüzünlü olacak ki gözlerinden akan damla damla yaşlara engel olamıyorlardı. Filikada çok zor seyir yapıyorlardı. Filikada en iyi denizciyi bile fırtına etkiler, deniz tutardı. Sık gelen dalgalar filikaya yön veriyordu…
Bir kaç saat denizde kaldıktan sonra ileride bir gemi gözüktü. İşaret fişekleri atarak dikkat çekmeyi başardılar. Gemi üstlerine doğru rotasını değiştirdi. O bir rus gemisiydi. Yaklaştılar ve şeytan çarmığından gemiye çıktılar. Hepsini deniz tutmuştu. Zor ayakta duruyorlardı. Rus gemisi rotasını İstanbul boğazına doğru çevirdi. Kumkapı’ya demir attıktan sonra, rus gemisinden ayrılık vakti gelmişti.
Rus kaptan meslektaşıyla şu sözlerle vedalaştı;
- Batan gemiden sağ kurtulduğunuz için Tanrıya sonsuz dualar edin. Fakat fırtınada cesaret olmaz. Denizden korkun. Deniz tanrınındır. Tanrı size yardım etti.
Kaptan hüzünlü ve bir yandan da tüm personelinin kurtulduğu için sevinçliydi. Bu duygularla şu sözleri söyleyerek vedalaştılar.
-Allahımıza sonsuz şükürler olsun...
Aşağıdaki bölüme makale ile ilgili yorumlarınızı yazabilirsiniz
YORUMLARINIZ