Deniz itfaiyesinin gerekliliği
Dünyanın en önemli kentlerinden biri olan İstanbul, 2500 yılı aşkın tarihinde üç dünya imparatorluğunun başkenti olmuş, iki kıtaya yayılan coğrafi konumu ve eşsiz kültürel mirasıyla da en önemli uygarlık kentlerinden biri olma özelliğini devam ettirmiştir. Uygarlıklar tarihindeki yeri, coğrafi konumu, topografyası, doğal ve kültürel değerleriyle belki de dünyanın en özel kentlerinden birisi. İslam imparatorluğunun başkenti olmadan önce, binyıllık Pagan, binyıllık da Hıristiyan kültürlerini barındırmış bir coğrafya. Tarih içinde, Pagan Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarının başkenti olması, çağdaş İstanbul’un kimliğinin bugün de ayrılmaz bir parçası.
İstanbul, üç büyük imparatorluğun başkenti, üç semavi dinin, birçok medeniyetin buluşma noktası ve en önemlisi çağlar boyunca birlikte yaşam kültürünün hayat bulduğu bir kent. Yaşamın sırlarını simgeleyen 4 elementi (Toprak, Hava, Su ve Ateş) bu kentin özellikleriyle birleştirebiliriz.
İstanbul Boğazı’ndaki yoğun yerel deniz trafiği ve tehlikeli yük taşıyan gemi sayısında ve taşınan tehlikeli yük miktarındaki meydana gelen artışlar ve Bu gemilerin kazaya uğramaları halinde biyolojik bir koridor olan İstanbul Boğazı’nda seyir, can, mal ve çevre emniyeti ve güvenliği için bir tehdit ve dramatik çevre felaketlerine yol açabilir.
Uluslararası Deniz Savunmaları Enstitüsünün yaptığı bir araştırma sonucunda, orta boylu bir LPG tankerinin infilak etmesi sonucu üç kilometrelik alanda yaşam alanı tehlikeye girerken, 20 kilometrelik bir alanda ise 8,5 şiddetinde bir depremin olacağı açıklanmıştır.
Denizlerde meydana gelen tanker kazalarında denizlerin üzerinde yıllarca kaldırılamayacak kirlilik oluşmaktadır. Bu alanda önleme faaliyetleri uluslararası alanda oldukça yoğunluk kazanmaktadır. Ayrıca, çoğunlukla kimyasal tankerlerde taşınan zehirli karışımlar ve tehlikeli maddelerin deniz kirliliğine olan etkisi ve çevreyi tehdit boyutu da oldukça fazla olup bu tür maddelerin az miktarının denize karışması birçok canlının ölmesine neden olmaktadır.
Halen, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü; Seyir güvenliği için muhabere araçlarının yenilenmesi, teknoloji ile bütünleşmesinin sağlanması ile dünyada yaygın biçimde kullanılan haberleşme sistemleri ve merkezleriyle koordineli çalışmanın sağlanması amacıyla teknik ve organizasyon çalışmalarına devam etmektedir.
Bunlar:
1-Gemi Trafik Hizmetleri (VTS)
2-Fener sayısının ve ışıklandırmanın yeterli olması
3-Kılavuz kaptan alınması
4-Trafik Ayırım şemalarının ihlal edilmemesi
5-Gemi Trafik Raporlama Sistemi
6-Eskort hizmetlerinin etkin olarak verilmesidir. (özellikle aktif escort hizmeti)
Bugüne kadar İstanbul Boğazı’nda yaşadığımız İndependenta veNasia tankerleri kazalarını da dikkate alarak özetlersek, İstanbul ve Çanakkale Boğazları’nda ortaya çıkacak gemi kazalarında:
A-Binlerce insan ölebilir,
B-Onarılması olanaksız boyutlarda deniz, kıyı ve hava kirliliği ortaya çıkabilir,
C-Değer biçilemeyen tarihi saraylar, binalar, köprüler yok olabilir,
D-Gemilerin tayfaları, kendileri ve yükleri zarar görür ya da tümüyle kaybedilir,
E-Büyük boyutlu bir kaza sonucunda, Karadeniz’in dünya denizleriyle olan bağlantısı birkaç ay tümüyle kesilebilir.
İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı’nda oluşabilecek kazalardan çevreyi korumak için iki alanda çalışma yapılması gerekir:
A. Kazaların oluşmasını önlemeye yönelik önlemler almak.
B. Her türlü önleme karşı yine de oluşabilecek bir kazanın etkilerini en alt düzeyde tutmaya yönelik önlemler almak. (Deniz İtfaiyesi Kurmak)
Kasım 2010’da Haydarpaşa Tren Garı’nda çıkan yangın, kıyı şeridinde olası tehlikeli yangınlara bir örnek olarak gösterilebilir. Söz konusu yangın; Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü Söndürme Gemilerinin yaklaşık bir saat süren çalışmalarının ardından kontrol altına alınabilmişti.
Bilindiği gibi İ.B.Ş.B.’nin Deniz İtfaiyesi birimi bulunmamaktadır. İçinde bulunulan riski anlayarak, Türk Boğazları bölgesinin korunması için, yaşanacak olumsuzluklardan zararı en aza indirmeye yönelik olarak derhal bir yasa çıkarılmalı, bir Deniz İtfaiye Birimi oluşturulmalıdır diye düşünüyorum.
Nizamettin BİBER (Uzman İnşaat Mühendisi)
Eklenme tarihi: 18.06.2012
Bu yazı 2953 kez okunmuştur
|
Aşağıdaki bölüme makale ile ilgili yorumlarınızı yazabilirsiniz
YORUMLARINIZ