Denizci Millet, Denizci Ülke
20 Nisan 1926 Tarihinde kabul edilmiş olan 815 Sayılı kanun, yani kabotaj Kanunu, 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe girmiş ve bu Kanun, “Türkiye Limanları ve sahilleri arasında yük ve yolcu taşınması ile kılavuzluk ve römorkaj hizmetleri, Türk Vatandaşları ve Türk Bayrağı taşıyan gemilerce yapılır” hükmünü getirerek daha önceden yabancılara açık olan bu faaliyetleri, bundan böyle sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yapabileceğini belirtmiştir.
Üç tarafı denizlerle çevrili ve kıyı şeridi uzunluğu 8.333 km. olan Ülkemizde 1 Temmuz Kabotaj ve Denizcilik Bayramı dolayısı ile Deniz Ticaret Odasının afişindeki “Denizci Millet, Denizci Ülke” sloganını katılıyor ve tekrarlıyorum bende. Ancak Ana başlıkta aşağıda ifade edilenlerle ilgili çok daha yapılması gerekenler var diye düşünüyorum.
Denizcilikte Eğitim: 21. Yüzyılda ancak denizcilik eğitimini başaranlar, Dünya denizlerinde var olabilecek ve bayrak dolaştırabileceklerdir. Bu nedenle tüm alanlarda olduğu gibi denizcilikte de eğitim çok önemle üzerinde durulması gereken bir konudur. Denizcilikle ilgili bir Ulusal eğitim programı hazırlanıp, hayata geçirilmelidir.
Denizcilikte Hukuksal Yapı: Deniz Ticaret Hukuku, denizcilik ve gemicilik tekniği ile çok yakından ilgilidir, onu takip eder veya etmelidir. Yeni bir gemicilik tekniği ortaya çıkınca bunun uygulanmasında karşılaşılacak hukuki sorunların da gecikilmeden hazırlanacak hukuk kuralları ile düzenlenmesi gerekmektedir. Deniz Ticaret Hukuku incelenip, günün koşullarına göre revize edilmelidir.
Yönetsel ve İdari Yapı: Yönetim, işveren ile iş görenlerin en çok refahı ve mutluluğu kamuya olanaklı olan en iyi hizmeti sağlamak suretiyle, minumum emekle maksimum sonuçlar elde etme sanatıdır. Denizcilik sektöründe bu yönetim anlayışını uygulamak gerekir.
Eşgüdüm ve Koordinasyon: Denizcilik sektöründe bir yetki karmaşası ve yıldırıcı bir mevzuatlar zinciri söz konusudur. Denizcilikte verimli ve bilinçli bir örgütlenme model içinde hareket edilmelidir. Görevler yetkiler ve sorumluluklar birbirinden bağımsız ve habersiz çalışan Bakanlıklara, Müsteşarlık, Genel Müdürlük ve Dairelere dağıtılmıştır. Denizcilik sektöründe yetkilerin çeşitli kurum ve kuruluşlar arasındaki dağınıklığın ve çok başlılığın doğurduğu sorunlar, Tüm denizcilik faaliyetlerini ve hizmetlerini bünyesinde toplayan, sektörde tek ses olan Denizcilik, Ulaştırma, Haberleşme Bakanlığının etkin çalışmalar yapması ile mümkün olabilecektir.
Planlama ve Strateji: Çağımızın temel niteliklerinden biri olan baş döndürücü değişme ve gelişmeler karşısında plan yapmanın zorluğu ne kadar artıyorsa, plan yapma zorunluluğu da en az o kadar şiddetlenmektedir. Değişme ve gelişmelerin hızlı olduğu kararları etkileyen etmenlerin çoğaldığı ve çapraşıklaştığı günümüzde, geleceği önceden görme zorlaştığından planlama işlevi de o zorunlu olmaktadır.
Bürokrasi: Yalnız Denizcilik sektöründe değil tüm dünya ülkelerinin çalışma sektörlerinde yaşanan önemli günümüz sorunlarından biri olan bürokrasi ve bürokratik işlemler verimliliğin, rekabet koşullarının hızlı döngüsünde yerini almış, ağır bir şekilde yoluna devam etmektedir. Bürokratik sorunlar hızla minimize edilmelidir.
Kitler : Denizcilik sektörü uzun yıllardan beri ve halen KİT anlayışı içerisinde yönetilmektedir. Kitlerin yönetimsel sorunları giderilmelidir.
Kalite Yönetim Anlayışı: Kalite hizmeti ve üretimi yapana, üretimini yaptığı şeyin kontrolünü, kalite arayışlarını işi yapanın yetkisine ve sorumluluğuna vermek gerekir. Felsefe; işi yapanın, işi en iyi bilen olduğudur.
Veri Tabanı, İstatistik: Çağdaş istatistikte, verilerin toplanması, verilerin düzenlenmesi, verilerin sunulması ve verilerin analiz edilmesi olarak adlandırılabilecek dört evre Denizcilik sektöründe etkin kullanılmalıdır.
Avrupa Birliği Entegrasyonu : Özellikle 20. Yüz yılın son çeyreğinde bilim, teknoloji ve haberleşme alanındaki baş döndürücü gelişmeler coğrafi sınır ve mesafe kavramlarını ortadan kaldırmıştır. Ülkeler ve milletler arasında sosyal kültürel temas ve etkiler giderek artmıştır. Enformatik yakınlık ve temaslar insanlığın ortak dili haline gelmiştir. Bu yeni dünya düzeninin adına “Bilgi çağı”, topluma “bilgi toplumu” yaşanılan bu sürece de “küreselleşme (globalleşme)” denilmektedir. Küreselleşmede 27 ülkeden oluşan (Avrupa Birliği) en başarılı entegrasyon hareketi olarak bilinmektedir. Birliğe entegrasyon faaliyetlerine hız verilmelidir.
Kıyı Yapıları: Ülkemizdeki limanlar; altyapı, işletmecilik ve sonuçlar itibariyle istenilen niteliğe sahip değildir. Bu bakımdan, dünyadaki teknolojik gelişmeler çerçevesinde, ülkemiz limanlarının en üst düzeyde hizmet veren, rekabet edebilir, değişen ve gelişen yeni tesislere sahip olması için çalışmalar yapılmalıdır.
Deniz Ulaştırması: Günümüzde denizcilik sektörü; çeşitli yönleriyle başlı başına bir endüstri alanı olduğu kadar aynı zamanda bir ticaret ve hizmet dalıdır. Ve Deniz ulaştırmanın önemi dikkate alınarak çalışmalar yapılmalıdır.
Kıyı ve Çevre: Kıyı alanları, deniz araçları ve liman faaliyetlerinden kaynaklanan kirlilikle karşı karşıyadır. Bu nedenle yapılacak yatırımlarda ihtiyaç duyulan fonksiyonların çevreye zarar vermeyecek, doğal değerleri zedelemeyecek, bugünün zenginliklerinin geleceğe taşınmasına engel olmayacak tarzda gerekleşmesine özen gösterilmelidir.
Finansman : Denizcilik sektörünü destekleyen (devlet destekleri ve teşvik programları dahil), yeterli finansman kaynakları olmaması, sektörün özelliklerine uygun ve uluslar arası kredi temininde köprü işlevi üstelenecek bir ihtisas bankasının bulunmaması sektörü olumsuz yönde etkilemektedir. İhracat kredisi sistemi ve Denizcilik Geliştirme Fonu tesisi edilmelidir.
Gemi Yapımı ve Tersaneler: Denizcilik sektörünün ana temeli gemidir. Sektörde hizmet eden tüm yan iş kolları gemi için vardır. Bir gemi, çelik montaj olan ana yapısının gemi yan sanayi üretimleri ile donatılması sonucu gemi halini alır. Gemi inşa yan sanayine, gemi inşa sanayine gereken önem verilmelidir.
Kıyı Emniyeti: Ülkemiz, üç tarafı denizlerle çevrili, denize kıyısı 8.333 km ye varan Asya, Avrupa ve Afrika kıtaları arasında uzanan bir yarım ada olmasının yanında İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazından oluşan Türk Boğazlar sistemi ile uluslar arası deniz taşımacılığına olanak sağlayan sularda deniz kazalarına ve kıyı emniyete yeterince önem vermelidir.
Balıkçılık: Ülkemizin ekolojik dengesini bozmadan, kirlenme ve plansız kaynak tüketimi olmadan bir balıkçılık politikası izlenmelidir.
Yat Turizmi: Türk turizminin dünya turizminden aldığı payı artırması için çeşitli alternatif politikalar uygulamalı ve Pazar stratejilerini geliştirerek, Deniz Turizmi ve yat turizmi desteklenmelidir.
Dünyada denizcilik sektöründe yılda 500-600 milyar dolaşmakta olup, bu dolaşımdan aldığımız payı artırmalıyız.
Başarılı olmak istiyorsak eğer, Romada, serin ağaç altında savaşmadan sadece slogan atan Fransız lejyonerlerden farklı olarak denizcilikte topyekun bir çaba sarf etmeliyiz.
«En güzel coğrafî vaziyette ve üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye ; endüstrisi, ticareti ve sporu ile, en ileri denizci millet yetiştirmek kabiliyetindedirBu kabiliyetten istifadeyi bilmeliyiz ; Denizciliği, Türkün büyük millî ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız» M. Kemal ATATÜRK
Şimdiden 1 Temmuz Denizcilik ve kabotaj Bayramınızı kutluyorum.
Nizamettin BİBER (Uzman İnşaat Mühendisi)
Eklenme tarihi: 30.06.2012
Bu yazı 3306 kez okunmuştur
|
Aşağıdaki bölüme makale ile ilgili yorumlarınızı yazabilirsiniz
YORUMLARINIZ