Gemipersoneli.com - Reklam
Üye girişi
Kullanıcı adı:
Şifre:
Üye ol | Şifremi Unuttum
Menü
Ana Sayfa
Foto Galeri
İş Fırsatları
Haber Arşivi
Hakkımızda
Sistem Nasıl Çalışıyor
Üye İstatistikleri
Medyada Sitemiz
Mesaj Panosu
GEMİ VİDEOLARI
Gemici Belgesi
İletişim
İçerik
Bilgi bankası
Liman Başkanlıkları
CV Hakkında ipucu
Makaleler
Anket
Linkler


Share |
21 Kasım 2024
Makaleler
2) Fenikeliler

İnsanlar şüphesiz ağaç parçalarının su üzerinde yüzebildiğini görüyorlar, kazayla suya düşerlerse bir ağaç dalına tutunabildiklerinde paçayı kurtaracaklarını biliyorlardı. Muhtemelen bundan yola çıkarak ağaçtan,sazdan,samandan ilk salları yapmayı akıl ettiler ve bu işi zamanla geliştirerek ilk tekneleri yapmayı başardılar.Bildiğimiz anlamda ilk tekneleri Mısırlılar Nil nehrinde ulaşım için kullanmışlar ve daha sonra bu teknelere kare biçiminde basit yelkenleri de ilk onlar takmayı akıl etmişlerdi.



Öyleyse ‘Fenikeliler denizciliği başlattı’ derken ne kastediyoruz?

Evet yerden ayağını kesen ilk halk Fenikeliler değildi belki ama , uzak yol denizciliğini, deniz ticaretini ve keşiflerini ilk onlar başlattılar.

Akdeniz’in en doğusuna konuşlanan bu halk M.Ö 1200 yılarında Tarih sahnesine çıktı. Tam olarak buraya nerden geldikleri bilinmemekle birlikte, Ege’den gelen göçmenlerle,yerel Sami halklarının karışımından oluştukları düşünülmektedir. Zaten konuştukları dilin de semitik bir dil olduğu bilinmektedir. Bu dil bugünkü Arapça ya, özellikle de İbrani diline yakın bir dildi. Fenikeliler kendilerine İbranicede de tüccar anlamına gelen “Kenaani” diyorlardı, yurtları da “Kenan” olarak anılıyordu, yani anlayacağınız adamlar kendilerine cuk diye oturan bir isme sahiptiler “Tüccarlar”. Gerçekten de Fenikeliler sapına kadar tüccar bir halktı.

İlk kentlerini Bugünkü Suriye,Lübnan ,İsrail kıyılarına kurdular bunlar; Gebal(El-Cübeyl) Sidon(Sayda), Tsor(Sur), Beerot’du(Beyrut).

Gemilerini Lübnan’da bol bulunan sedir ağacından yapıyorlardı. Gemi ustaları keskin baltalarla ağaç gövdelerini oyuyor, uzunca bir kiriş gerilen ipe göre tesviye edildikten sonra bunun üzerine kaburga tahtaları diziliyor, en üste de kaburgayı birleştirmek için güverte döşeniyordu, yani yöntem bugünkü ahşap teknelerin yapımından pek farklı değildi. Geminin arka tarafı balık, burun kısmı kuş şeklinde yapılırdı, ayrıca arkaya Tanrı Puam’ın figürü yerleştirilirdi. Biliyorsunuz bu insana pek benzeyen tanrılardan o devirde her halkta bol miktarda vardı, yani elinizi sallasanız tanrıya çarpıyordu,ve de hepsi birbirinden ehemmiyetli bu tanrıların her birinin uzman olduğu iş vardı, Puam’ın işi gücü de Fenikelilere maden ocaklarından filiz çıkarırken yardım etmek, gemi yapmayı öğretmek ve yapım aşamasında teknik destek vermekti, yani anlayacağınız ilk gemi mühendisi Puam’dı diyebiliriz.



Bu ilk Gemilerin ne halta benzediğini daha da merak eden arkadaşlara, Bodruma yolları düşerse ve İngiliz hatunları kovalamaktan fırsat bulurlarsa, Bodrum kalesindeki “sualtı Arkeoloji müzesini” gezmelerini tavsiye ederim ,orada bu ilk gemilerin bir örneği var. Bu antik tekneyi gördüğünüzde; zannederim denizciliği 21. yüzyılda yaptığınız için şükredeceksiniz, zira ben denizci değilim ama, böyle bir tekne ile değil okyanusa açılmak, İznik gölünde dolaşmaya bile, beni kimse ikna edemezdi herhalde.

Yine de devrin en kral gemilerini Fenikeliler yapıyorlardı, Mısırın ilk gemilerinden daha sağlam olan gemilerinde,onlardan farklı olarak, daha kısa ve geniş bir yelken kullanıyorlardı.Yeri gelmişken şunu da belirtelim; Fenike’de denizcilik geliştikçe ilk armatörler olarak kabul edebileceğimiz sınıf da ortaya çıktı ki bunlar Fenike’nin en güçlü aileleri haline geldiler ve Fenike’ye hükmeder oldular.

Ve doymak bilmez keşif ve ticaret meraklarıyla Kenan halkı, atladılar gemilerine kıyıdan kıyıdan başladılar dünyayı gezmeye. Kıbrıs’a, Anadolu’nun Akdeniz ve Karadeniz kıyılarına, Ege’ye, Afrika kıyıları boyunca yol alarak, İspanya’ya ulaştılar ve her gittikleri yerde ticaret kolonileri kurdular. Savunması kolay olduğu için kolonileri koylara, adalara veya nehirlerin denize döküldüğü ağızlara kuruyorlardı. Bu koylara “farya”, kurdukları ticaret evlerine de “bafra” diyorlardı. Karadeniz’de daha çok Bafra ilçemiz çevresine yerleşmişlerdi ve tahmin edeceğiniz gibi Bafra adı da Fenikelilerden yadigardır.

Fenikeliler Cebelitarık ‘a ulaştıklarında durdular. Oradan okyanusa geçmeye onlar bile yüzyıllarca cesaret edemediler ve Cebelitarık kayalıklarına başka bir tanrıları; Melkart ‘ın ismini koydular “Melkart Sütunları”. Ama gel zaman, git zaman Bizim Fenikeli kardeşlerimizi Akdeniz ve Karadeniz kesmez oldu ve başladılar kaşınmaya....

İlk kimler geçti Cebelitarık kapısını, ilk hangi gemi çıktı okyanus’a bilinmez ama, Bu gemilerin tayfalarının epeyce bir kafayı çektikten sonra bu işe kalkıştıkları kesin, çünkü o devirde bu işe cesaret edebilmek için; ya deli olmak lazımdı, ya da çok sarhoş. İşte Fenikelileri böyle büyük yapan da, keşif uğruna gösterdikleri bu “deli yürek” cesaretleriydi. Takılıp “Küçük Ayı” nın peşine Dünya denizlerinde delikanlılığın tarihini başlattılar ve bize esas yiğitliğin, silahların arkasında durmak değil, hiç kimsenin yapmaya cesaret edemediği bir şeyi yapmakta yattığını ilk onlar gösterdiler. Gerçekten de Fenikeliler savaştan pek haz etmezlerdi. Zaman içinde kendi başına bir askeri güç olan “Kartaca” kolonisi dışında Fenikeliler hep güçlü krallara paşa paşa vergilerini ödeyerek varlıklarını sürdürdüler.

Evet gittiler, gittiler, gittiler.... değerli olan şeyleri götürüp, başka değerleri yurtlarına taşıdılar. Kalay adası dedikleri İngiltere ve Kehribar kıyısı dedikleri Baltık ülkesine kadar gittiler, kuzeyin karanlık puslu havasından her Akdenizli gibi pek hoşlanmadılar ve oraya karanlık anlamına gelen “Aereb” adını taktılar, bugünkü Europa yani Avrupa ismi buradan gelmektedir diyor bize dilbilimciler. Afrika’nın çevresini dolaştıkları,hatta kaza ile Amerika’ya bile gittikleri rivayet edilse de bunun kanıtı yoktur.

Gemilerinde şarap, zeytinyağı, hiton(bir çeşit gömlek), çeşitli madenler, canlı hayvan, cam eşya, tuzlanmış balık gibi birçok şeyin yanında, maalesef o devirde “insan hakları evrensel beyannamesi” yayınlanmadığından köle de taşırlar ve bunun ticaretini yaparlardı.

Ama fenikelilerin uygarlığın gelişimine yaptıkları katkı sadece denizcilikle ilgili değildi, Antik Yunan şehirlerinde “Hatırlayıcı” adı verilen ve insana “ay inanmıyorum...” dedirtecek kadar muazzam hafızaya sahip bazı zatlar vardı ki, bu insanların görevleri kontrat maddelerini, anlaşmaları, borç alacak miktarını v.s yi akılda tutmaktı. Ama bu işin birçok sakıncası vardı; örneğin bu amcamların hepsi delikanlı çıkmıyordu. Aralarında bazı rüşvet yiyen adiler, nedense hesabı bazen yanlış hatırlıyordu. Fenikeli kardeşlerimiz hesaba itiraz edince veya

“ya kardeşim biz böyle anlaşmamıştık”

dediklerinde Yunanlılar;

“Lan sen hatırlayıcıdan daha mı iyi bilecen”

diye kalayı basıyordu herhalde ki, Fenikeliler baktılar bu iş böyle olmayacak, kendi alfabelerini icat edip Yunanlılara;

“yok kardeşim yok, bu hatırlayıcılar bunamaya başladı, sizde bu alfabeyi öğrenin, bundan sonra anlaşmalarımızı,hesabımızı, kitabımızı yazılı yapalım yoksa veresiye mal yok”

diye tutturmaya başladılar.Bunun üzerine daha önce bir alfabe kullanmayan Yunanlılar da, mecburen okur yazar olmaya başladılar. Böylece alfabe ile tanışan Yunanlılar, bundan esinlenerek kendi alfabelerini yarattılar ve onu diğer Avrupa halkları izledi, tabii ki yazı çok daha önceden Sümer, Babil, Mısır gibi yerlerde kullanılıyordu ama, her ses için basit çizgilerden oluşan bir karakter kullanmaya ilk Fenikeliler başladı, yani günümüzde anladığımız anlamda yazıyı ilk onlar kullandılar.



Birde Fenikelilerin camı icat ettikleri söylense de, biz aslında camın da çok daha önce Anadolu ve Mezopotamya’da kullanıldığını biliyoruz, fakat sıcak erimiş camı üfleyerek
şekil verme tekniğini ilk Fenikeliler icat etmiştir dersek tam olarak doğruyu söylemiş oluruz.

Ve acı son : M.Ö 538 Persler Fenike’yi egemenlikleri altına aldılar, daha sonra büyük İskender ve son olarak da Romalılar Fenike’yi işgal ederek Fenike’yi tarih sahnesinden sildiler.


Engin AK
enginak@gemipersoneli.com

Kaynaklar:
TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi Şubat 2001 Sayfa :90-94
Antik Çağın Tüccarları Fenikeliler
Gökhan Tok

www.netyorum.com
Yazının İcadı,İnsanlık Tarihinin Başlangıcı,Akdeniz’in Uyanışı.05.10.2000
Prof.Dr.Eyüp İlyasoğlu
Eklenme tarihi: 24.02.2004




Share |
Bu yazı 29860 kez okunmuştur


Aşağıdaki bölüme makale ile ilgili yorumlarınızı yazabilirsiniz


Adınız Soyadınız:
Başlık:
YORUMUNUZ:


YORUMLARINIZ


Teşekkür
Bu güzel yazı için teşekkürlerimi sunuyorum.

Yazan: Hayran Ahmet - 30.06.2019 15:24:32







Makaleler ana sayfasına geri dön >>



www.gemipersoneli.com   © Gemipersoneli.com - Tüm Hakları Saklıdır.  Kullanım Şartları  Gizlilik Prensipleri  İletişim