Görüyorum! Bence;...
Aşağıda okuyacağınız yazı son 14 yıllık süreç içerisinde Türkiye'de meydana gelen olayların gölgesinde birçok gizli amacın açığa çıkması amacıyla kaleme alınmıştır. Konu Denizcilikle ve offshore platformlarla ve denizlerimizde bulunan yer altı enerji rezervlerimizle alakalıdır. Lütfen dikkatlice okuyunuz ve paylaşınız. Çünkü her birimizi yakından ilgilendirmektedir.
Selam, sevgi ve saygılarımla.….
Bir yerel seçim geçirdi ülkemiz. Hala çalkantılar manidar. Ülkenin içinden bakınca aslında etrafımızı göremiyoruz, olan biten hakkında yorum yapamıyoruz. Çevremizdeki konuşulmayan ve gündeme getirilmeyen küçük kutucuklar içerisinde bir veya iki cümle ile yazılan olaylar, büyük bir politikanın olduğu ve bunun algılanmaması ve direnç görmemesi gerekir bir vaziyet içindeyiz. Hedef şaşırtmacalar ve kurgulanan politikalar aslında çok bariz bir amaca bizi ulaştırmıyor ve cambaza bakmamız sağlanıyor.
Bir türlü tekniğimizi ilerletemiyoruz ve geleceğimizi de düşünemiyoruz. Ne madenciliğimiz var, ne yüksek kimya endüstrimiz var. Büyük bir gömü bulunmuş ve bu gömünün iştah açıcılığında dünya devlerinin bölgesel politik oyunları ve gariban halkımın kurgulanmış oyuna gelmesi ve zaman kaybetmeye devam etmesi. Elbette istenen senaryonun gerçekleşmesi için toplumsal olaylar, ego tatminleri ve seçim oyunu gibi birçok olayın birlikte yaşandığı bir anafor içindeyiz. Alçak basınç ülkemizde, başka ülkelerde ve bu alçak basınç merkezinde fırtınalar kopuyor ve etraf toz bulutu, göz gözü görmüyor, anlamsız bir mücadele ve bu mücadelenin hedefsizliği ve daha nice olay. Dört yanımızda olup biten de bizleri meşgul ediyor. Meşgul toplumlar önlerini göremez. Biz de göremiyoruz.
On yıllardır bana anlamsızca gelen, sanki basit bir politik oyunun olduğunu düşündüren nice olaylar var yakın geçmişimizde. Sıralayacağım ve karşılaştıracağım ancak cevabını aradığım sorular devam ediyor. Önce olayların geçmişine bakalım. 2000‘li yıllardan itibaren alalım ve bu günümüze gelelim. Bence bu dönem yeterli fakat istenirse daha öncelerine de gidebiliriz. Düşman veya hedef tanımlayabiliriz ancak yapmayacağım sadece sebebini yazacağım.
1-Suriye’ye bir uyarı yapıldı ve PKK’nın sözde başı Suriye’den kaçırıldı. Birkaç ülke dolaştı ve en sonunda ne alakası varsa bir ekip kalktı uçakla gitti teslim aldı geldi. Bu olay üstüne DSP-MHP-ANAP koalisyonu mecburen ve istenerek kuruldu. DSP ve lideri kahramanlaştı, MHP’ye bu işi kolla denildi ve gereğini yap denildi, ANAP’a da bütün bundan sonraki süreci baltala ve asıl istenilen hedefe ulaştır denildi.
2-DSP idama karşı, ANAP ona destek, MHP idam istiyor ama engelleniyor. İdamın gerçekleşmemesi istendi. MHP pasifize edildi çünkü koalisyon ortağı. Adım attırmak yok. Terör örgütü başı asılamadı ama PKK siyasallaştırılmak istendi. MHP ‘de bir daha iktidara gelemesin diye en can alıcı yerinden engellendi ve bütün yük ona kaldı ve suçlandı.
3-Sonra Kemal Derviş’e yol açıldı çünkü Anayasa kitapçığı atıldı diye ülkede ekonomik krize dönüştürüldü saçma şekilde. Şüpheli bir durum bu çünkü kitap atmakla ekonominin bir ilgisi yok, daha birçok olay oldu ama bu hükümetin dağılmasının gerekçesini oluşturdu. Kimse bir gecede ülkeden çıkarılan milyarlarca dövizi söz konusu etmedi. Serbest sıcak para ile ekonomi mi olur? Aldatmaca, ekonomik yapımız ve kuruluşlarımız hem zayıf hem de yanlış bilgilerle kandırılmış. Döviz, Borsa ve Faiz ile ekonomi konuşulmaz, ekonomi bunlar değildir. Ekonomi Üst teknoloji üretimidir. Her şeyi teknik belirler, insanlar konuşur sadece.
4-Derviş bizi kurtarmaya geldi uzaklardan. Kahramanlaştırıldı ve her şey ona teslim edildi. Oyunu oynatanlar dışarda, oynayacağız diye sıraya girenler içerde. Halk zaten oyuncunun ardına düşmüş kendini düze çıkarır beklentisinde. Bankalar battı. Ekonomi çöktü. Millet PKK’nın başını unuttu. MHP ‘ye fatura kesildi. DSP oyunu sıfırladı. ANAP bitti çünkü görev bitti. DSP’yi CHP’lileştirdik veya CHP‘lileştirdiler…
5-Sonra Refah gitti, Erbakan saf dışı bırakıldı ve AKP kuruldu ve büyük bir oy patlamasıyla yönetime geldi. Bir dönem, iki dönem, üç dönem derken görüntü değişti. İşkence görenler yerine başkalarının en acı çektiği propagandalarıyla bilgi bombardımanları başladı. Nasıl ki PKK’nın elebaşının yakalanması bana kurgu geliyorsa, DSP-MHP-ANAP’ın da gelmesi ve gitmesi, AKP’nin gelmesi de kurgu geliyor. Sanki birileri bunu Politik-Kurgu olarak tasarlıyor ve Türkiye sahnesine koyuyor, oynatıyor. Ben bu tür süreçlere Kurgu-Politik veya Politik-Kurgu diyorum. Henüz bir yerde okumadım, duymadım ancak belki ilk defa ben yazıyorumdur. Olsun literatüre kazandıracak daha çok sözcük vardır. Kazandırmayanlar düşünsün.
6-Son üç dönemdir her seçim öncesi ister yerelde ister genelde hükümete karşı bir saldırı gerçekleştirme girişimi rüzgarları estirildi. Tabi ki Sosyal-Psikolojik algıda bu bizim toplumumuzda sahiplenme duygusunu yüceltir. Bu duyguyla da dönemler ardı ardına geliyor. Açıkçası aslında politikacının pek de bir şeyin farkında olmadan bu süreçleri yaşadığını düşünüyorum. Bunların birer sıradan ve doğal olaylar olduğunu zannediyor herkes. Ben bunların da Kurgu-Politik olduklarını algılıyorum. Çünkü zamanlamaları dikkat çekiyor. Sanki üç dönemde de AKP’nin hükümet olmasını isteyen bir kurgucu var ve bunu da gerçekleştiriyor.
7-AKP iktidardayken Ergenekon, Balyoz gibi kurgu politikaların oyunları da hazırlanmıştır. Nedense Silahlı kuvvetler özellikle hedef alınmış şimdi de TSK önceden MHP-DSP gibi hedefe alınarak pasif edilmek istenmiştir. Bunu hükümetin tasarlamadığını ama bu sürece alet edildiğini görüyorum. Maalesef kendi insanımız ve kurumlarımızı iç barış ortamını bozacak şekilde birbirine düşürüyor ve fitneyi uzun yıllar bu ülkenin iç enerjisini boşa harcatarak bölgede pasifleştirerek istenen küresel ekonomik devlerin tezgah açmasını ve rahatça kimse karışmadan işlerini yürütmesini istiyor birileri.
8-Şimdi ne durumdayız. Cemaat paralel devlet oldu ve hedefte, TSK mensupları ve emeklileri hedef oldu ve fitne tohumları ekildi, Hükümetimiz katılaşan bir seçmen kitlesine sahip ve aynı şekilde karşı taraf da katı ve sertleşti. Bazı projeler ve hiç hesapta olmayan planlar siyasette hedef olarak önümüze konuyor. Pekala ama bunlar nerden üretiliyor? Örneğin Kanal İstanbul kimin fikri? Neden kanal İstanbul? Bu fikri kimler kurguladılar. Kanal İstanbul olursa ne olur, neye yarar, kimler ve nereler bundan fayda sağlar? Mevcut boğazın geçişinde bile hukuki olarak elini güçlendirememiş bir ülke neden yanına bir kanal açmayı düşünür? Ben bu projenin bizim değil başka bir menfaat grubunun olduğunu görüyorum. Sebebini açıklayacağım.
9-Sanki bir fikir kaynağı bu projeleri üretiyor ve politikacımız bu sanki kendi düşüncesiymiş gibi sahipleniyor ve yürürlüğe sokuluyor. Gerçekleştirilmesi için dayanaklar geliştiriliyor. Halkımız ise kabul ediyor. Bence düşünmüyoruz. Düşünmeden ve plansızca hareket ediyoruz. Bu özellik zaten bizim sosyal yapımızdan gelir. Biz pek düşünmeyiz geleceği. Bütün şehirlerimiz gelecek düşüncemiz olmadan geliştirilmeye çalışıldığından alt yapısı olmadan binalar kurulur, yıllarca alt yapı sorunlarıyla boğuşuruz, yolları kazar boru, tel döşer dururuz.
10-Bugünkü şartlarda iç huzurumuz yoktur, bitmiş ve tükenmiştir. Cepheleşmeler kemikleşmeye başlamış ve on yıldan fazla bir süredir kin tohumları atılmıştır bu ülkede. Güney doğuda gruplaşmış bir halk var ve bir bölgeyi özerklik politikalarıyla kontrol altına almaya çalışmıştır. TSK ya karşı yapılan operasyonlar ve diğer kurumlardaki operasyonlar siyasi gruplaşmaları sertleştirmiştir. Bugünün yetişkinleri önümüzdeki onlarca yılın fitse tohumlarını bu ülkenin içine ekmiştir. Bu ülke artık kendi iç hesaplaşmalarının yapılabileceği suni gündemlerle şekillendirilmiş bir zemine sahiptir. Önümüzdeki yıllarda aklını başına almaz ve oyunu görmezse çok büyük kan akacak duruma gelmiştir.
Bir vatandaş olarak A’dan Z’ye herkesi uyarmak istiyorum. Bu ülkeyi yaşanmaz hale getirecek her şart hazır hale gelmiştir. Ortadoğu’da ve yakın Asya’da ve Avrasya’daki olayların hepsinin amacı gayet basitçe görünmektedir ve bir politik baskı unsuru olan ekonomik enerji rezervlerinin elde edilmesi mücadelesinin ve imkanının yaratılması oyunudur. Bu oyun on yıllardır sürüyor ve birer adım atarak ilerledi ve bu güne ulaştı. Bugün Mısır iç savaşa hazır, Suriye iç savaşa girdi, Irak iç savaşa girdi çıktı ve yine girecek, Rusya Ukrayna birbirine düştü ve hala daha kışkırtılıyor. Çok fazla dikkat çekmemek için Rusya’nın üzerine gitmekten vazgeçtiler şu sıralar, çünkü onlarca yılın politikası bir anda çöpe gidebilir.
Şimdi gelelim diğer taraftan CHP’ye. CHP bir kaset ile Başkanını değiştirdi. Başkan’ın Kemal Kılıçdaroğlu olması bir tesadüf değil. İstanbul Belediye başkanlığına adaylığı da Kurgu-Politik’tir. Hepsi CHP’yi el değiştirerek Alevi kökenli bir başkanın göreve getirilmesi amacını gösteriyor. Bunun amacı da hazırdaki gerilim gruplarına bir de Sünni-Alevi gruplaşmasını yaratacak zemin oluşturmaktır. Cami Cem evi projesi de bu gruplaşmanın zeminini oluşturmak amaçlıdır.
Şimdi memlekette hali hazırdaki kamplaşmış olan gruplarımızı sayalım. Türk-Kürt gruplaşması, Laik-Anti Laik Gruplaşması, Alevi-Sünni Gruplaşması, Devlet-Paralel Devlet Gruplaşması, Yargı-TSK-Paralel Devlet gibi güvensizlik ortamının olmasıyla ülkemiz hazır hale gelmiştir. Şimdi bu kadar grup hazırsa geriye ne kalmaktadır. Süreci devam ettirecek ilk kıvılcım. Bir fiziki ortamda eşyaların alevlenebilmesi için ortamın yeterli ısı enerjisine sahip olması gerekir. Bu ısı enerjisi tesis edildi, ortam çok sıcak ama hala daha ısıtılması gereken olaylar var.
Ne kadar farkındayız bu ortamın? Bir de doldurulmuş ve bence yanlış bilgi bombardımanına tutulmuş bir Başbakanımız var. Her an kıvılcımı çakabilir. Halk seçimlerdeki yanmış oy pusulalarıyla ve kesilen elektriklerle barut fıçısı gibi ve ateşli-kendinden alevlenecek kadar kızgın. Pekala mesele nedir de ülkemizin kurumlarını birbirine düşürmüş, TSK’ya saldırtmış, Politik kamplaşmalar istemişler, dini ayrışmaları körüklemiş, halk kendi içinde onlarca güvensiz gruba bölüştürülmüştür? Eskiden olduğu gibi aynı hesaptan dolayı. Yer altı enerji rezervleri. Yıllardır hem Karadeniz’de hem de Akdeniz’de Kıbrıs adası etrafında ve genel olarak Doğu Akdeniz’de var olan Gaz ve Petrol Rezervleri. Bulundu, biliniyor, ama açıklanmıyor, çıkarmak için coğrafi politik durum karlı ortam yaratmaya müsait değil.
Açıkça yazıyorum. Karadeniz ve Akdeniz bir devasa gaz ve petrol rezervine sahip. Bu rezervin bir tek güç tarafından çıkarılması için bölge ülkelerinin kaos yaşaması gerekir ve iç politik durumlarının kötüye her an dönüşebilecek zemine sahip olması gerekir. Bugün ülkemizin pek çok özel tersanesini satın almak isteyen offshore inşa şirketleri vardır ve Türkiye’deki gemi inşa şirketleri birliğine haber salıp "yüksek yatırımla bu tersanelerinizi istiyoruz" diyorlar. Bu offshore şirketler ve platform üreticileri denizlerde gaz ve petrol çıkarmak için platformları inşa edecek hazır tersaneler arıyorlar. Biz bu tersaneleri satmak için değil işletmek için kurmadık mı? Kriz bahanesiyle hemen hepsini satın almayı düşünüyorlar. Planın diğer ayağı tersanelerimiz çünkü onlarca, yüzlerce, binlerce platform denizden getirilmez, bakımları için de üretmek için de tersane lazım. Bu tersaneleri de bedavaya getirecekler. Bazı Norveçli bilim adamları da Karadeniz bölgemizde bulunan Denizcilik Fakültelerini geziyor, ziyaret ediyor ve tanışmaya gidiyor. Norveç OffShore’da Petrol-Gaz Platform inşası, işletmesi, bakımı konusunda birinci sırada gelir. Üniversitelerimizin gezilerek offshore konularında bilgi toplanıyor ve küresel şirketlerin politikalarına direnç oluşturabilecek bir bilimsel ekip olup olmadığı inceleniyor. Eğer böyle bir ekip varsa bu ekip toplumu aydınlatıp uyarabilir ve bütün tezgah bozulabilir. Şayet böyle bir bilimsel birikim varsa bunun tespit edilerek önlem alınması gerekir. Böyle bir ekip yok ve olanlar da yetersizdir. Ancak bunun yerinde tespit edilmesi ve hiçbir ihtimalin atlanmaması gerekir çünkü bütün bu süreç planlamanın uygulamaya geçmesinden hemen önceki aşamalardır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin acilen uyarılması, bütün devletçilere bu huşuların anlatılması gerekmektedir.
Yakında baskıyla Kıbrıs sorunu çözülecek. Kıbrıs etrafındaki fosil enerji rezervlerini çıkarma hakları ve sus payları konuşulacak, anlaşılacak. Şu an zemin oluşturma aşaması epey yol aldığını görüyorum. Karadeniz’de ve Ukrayna’da özellikle bölünme olayının sebebi Karadeniz’deki Fosil enerji rezervidir. Rus donanması karşı bir hamledir ve politik olarak Rusya'yı sıkıştırmaktır. Bu rezervi çıkarırken de petrol platformlarının güvenliği sorunu ortaya çıkacaktır. İşte tam da bu noktada kanal İstanbul’a ihtiyaç vardır. Aksi takdirde bir boğazlar sözleşmesi nasıl bypass edilebilir? Askeri gemilerin geçebilmesinin tek yolu Kanal İstanbul’dur. Kanaldan geçecek ve Karadeniz’deki offshore petrol ve gaz platformlarının güvenliğini sağlayabilecek güvenlik tek bu yolla tesis edilebilir. Hatta Çanakkale’den de geçecek bir kanal projesi daha gündeme gelecektir. Bunu süreç devam ederse göreceğiz. Rusya’nın Kırım mevzusunda gösterdiği tavır bu sebepledir. Bizi tehdit eden bütün iç şartlara sahibiz. Bütün bu olaylar on veya yirmi yıl için değildir. Onlarca yıl sürecek bir enerji kaynağı sömürüsü gerçekleşecek. Rezerv çok büyüktür.
Acı olan ekonomik olarak ve politik olarak zayıf olmamızdır. Bu işi yapıp güçlerinin devamını sağlayacak olanların sahip oldukları teknolojiye de sahip değiliz, bu oyunları görecek algıya ve göze de sahip değiliz. Kaos ortamının olması ve ülkemizin her an bir iç savaşa hazırlanmak istenmesinin sebebi elbette ekonomiktir. Ülkemizin güçlenmesini istemeyenler var demek doğru ama anlamı olmayan bir düşüncedir. Çünkü güçlü olmak isteyen ülke etrafında olup biteni görmelidir. Eğer biz bunları görebilseydik şu an Cumhurbaşkanlığı seçimini ve genel seçimi konuşmazdık, hakkında konuşturulmazdık. Bugün herkes yakılan ve yırtılan oy pusulalarından bahsediyor. Bu pusulaların Kurgu-Politik uzmanlarınca tarafından yapılmadığını kim ispat edebilir? Fena halde nifak tohumlarıyla, fitne ile bombardıman altındayız.
Gelin enerji kaynaklarıyla dolu bu denizlerdeki rezervleri biz çıkaralım ve işleyelim. Hepimiz iç barış için insan olduğunu anlasın ve yaptıklarından özür dilesin. Aksi halde oldubitti durumuna getirileceğiz yine. Mecburen kurgucuların ağına düşeceğiz ki etrafımızı sarmış durumdalar. Bizi el kaide ile Suriye’den tehdit ederek kışkırtmaya çalışıyorlar. Unutulmamalıdır ki Suriye’nin içine askeri bir hareketimiz, istenen o ilk kıvılcım olabilir. Ülkemizin her bireyi dikkatli olmalıdır ancak bilinçsizce hareket edenler maalesef vardır. Hükümet yanlış adımlar atmamalıdır, işler yapmamalıdır.
Bizi maalesef uçurumun kenarına kadar sürüklemişlerdir. Çevremizde olup bitene tepki gösterecek ve direnç oluşturacak politik harekeleri gerçekleştirebilecek bütün güç unsurlarına saldırılmıştır ve etkisiz hale getirilmiştir. Hiçbir şey olmamış gibi onlarca insanı da şimdi serbest bırakıyoruz. Bu davaların asıl amacı direnci yok etmek ve etkisizleştirmektir. Hükümet yanlış adım atması için sıkıştırılıyor. Muhalefet oy hırsı ve siyasi hararetle saldırıya hazırlanmış, sokaklar provoke ediliyor, denemeler yapılıyor ve ülkemiz ve insanımız yine cahilliğinin kurbanı edilmeye çalışılıyor. Daha pek çok şey söyleyebilir ve yazabilirim ancak düşünmek ve aklımızı başımıza almak zorundayız. Umuyorum herkes çok sağduyulu davranır ve hareket eder.
Saygılarımla.
Sözüm:
Hayattaki her şeyin daha iyi, güzel, estetik, başarılı ve harikulade olmasını mı istiyorsunuz?
O halde mesleki liyakata önem verin, işin ehline verilmesine özen gösterin, göstermeyenleri de ısrarla uyarın, ikaz edin ve yine dikkat edilmemesi üzerine baskı kurun ve geri adım atmayın. İşte o zaman hayat, hayatınız ve gelecek nesillerin hayatları yukarıdaki isteğiniz doğrultusunda oluşacaktır.
Zeki Yaşar
yasarzeki@hotmail.com
Kaynak: Araştırmalarım, Gözlemlerim
Eklenme tarihi: 3.04.2014
Bu yazı 4392 kez okunmuştur
|
Aşağıdaki bölüme makale ile ilgili yorumlarınızı yazabilirsiniz
YORUMLARINIZ
Teşekkür
Ali bey, yorumunuz için teşekkürler. Umarım bu zor ve sıkıntılı dönemi ülkemiz gizli planları bozarak atlatır. Asıl o zaman rahatlayacağız ve çocuklarımıza yaşanabilir bir ülke bırakmış olacağız. Oyuna gelmemek, oyunu bozmak asıl gaye olmalıdır.
Yazan: Zeki Yaşar - 9.04.2014 18:45:44
Resim
Zeki bey, tebrik ediyorum 7 kız kardeşin coğrafyamızdaki planlarını resmin bütününü yüksek çözünürlükte gördüğünüz ve paylaştığınız için
Yazan: Ali Göksoy - 8.04.2014 11:47:12