Gemipersoneli.com - Reklam
Üye girişi
Kullanıcı adı:
Şifre:
Üye ol | Şifremi Unuttum
Menü
Ana Sayfa
Foto Galeri
İş Fırsatları
Haber Arşivi
Hakkımızda
Sistem Nasıl Çalışıyor
Üye İstatistikleri
Medyada Sitemiz
Mesaj Panosu
GEMİ VİDEOLARI
Gemici Belgesi
İletişim
İçerik
Bilgi bankası
Liman Başkanlıkları
CV Hakkında ipucu
Makaleler
Anket
Linkler


Share |
21 Kasım 2024
Makaleler
Türk Denizcilik Eğitimi Çıkmazı

Denizciliğimizi değerlendirirken maalesef birçok hata yapıldığından, hiçbir hedef gözetmeden birbirini taklit eden, aynı hatalara düşen onlarca eğitim kurumundan ve bugün sayısı yüzlere ulaşan denizcilik eğitim kurumundan bahsetmek mecburiyetindeyiz. Günümüz denizcileri ve meslektaş adayları yıllarca yürütülen toz pembe hayallerin besin kaynağı olan yanlı tanıtımlar ve aldatmacalar sayesinde hep kandırılmışlardır. Aslında niyetler iyidir fakat gizlenen gerçekler, üzeri örtülen ve hiç bahsedilmeyen hakikatler denizcilik mesleğini artık başı bozuk, sonu belli olmayan, insan kaynağı kalitesi tartışmalı hale getirmiştir. Bu yorumu okuyan sevgili meslektaşlarımız da şu haklı soruyu soracaklardır “Yıllardır neredeydin, aklın neredeydi de bunca yıl bekledikten sonra şimdi bu yorumları yapıyorsun, neden sustun?”. Bu ve benzer pek çok eleştiriyi yapmakta haklılar ve doğruyu söylerler. Bu yaklaşıma benim yaklaşımım da şöyledir. Yıllarca konuşurken, çığlık atarcasına mesleğime karşı olan saldırılara yüksek sesle ve dik duruşla karşı koyarken siz sevgili denizciler nerelerdeydiniz? Neden hiç meslektaşlarım ve arkadaşlarım destek vermediniz? Neden mesleğin sahibi olmayan ordan, burdan ve şurdan birileri sizinle ilgili geleceğinizle alakalı konularda kararlar alırken uyudunuz? Neden dernekleşmediniz? Neden organize olmadınız? Neden mesleğinizle alakalı konularda söz hakkını liyakatsizlerin kullanmasına izin verdiniz? Yıllar evvel, ülkeye turist bile girmediği yıllarda sadece sizlerin kazandırdığı dövizlerle döviz rezervleri oluşurken neden geleceği göremediniz?...

Ne soruların, ne de suçlamaların hiçbir yararı ve anlamı yok bugün. Çünkü geçmişe vahlanıp geleceğe nizam veremezsiniz. Türk Denizcilik Eğitimi büyük bir çıkmazın içerisindedir. Çünkü yıllarca birileri korkularına yenik düşüp sadece kendilerinin geleceğini hesap edip ufku dar, gelecek bakışı ve görüşü olmayan kararlar aldılar, uyguladılar, yıllarca hem kendilerinin hem de yeni nesillerin bindiği dalları kestiler, gelecek ağacını baltaladılar.

Şu an Denizcilik Liseleri, Meslek Yüksekokulları ve Yüksekokullar-Fakülteler aynı müfredatı uyguluyorlar ama farklı ehliyetlerle yetkilendiriliyorlar. Aynı müfredatı 3 farklı eğitim seviyesinde görmek bu ülkenin en büyük ayıplarından biridir. Adım gibi eminim ki uluslararası sözleşmeleri başından sonuna kadar okumuş bir tek denizci eğitimci yoktur. STCW sözleşmeleri çıkar, Türkçe’ye tercüme edilir ve içeriği anlaşılmadan kendi kafalarımızdakilere göre bir düzen, tertip alınır. Rende’nin hep bir tarafa yontması için mesleğin her ayrıntısı harap edilir. Sayısı ellileri geçen denizcilik liseleri, ve bir o kadar da ön lisans ve lisans programları; toplamda sayısı yüzlerle ifade edilen okullar… Diğer taraftan ticaret gemi filosu küçülen, şirketleri batan deniz yolu taşımacılığımız. Bunca mezuna iş veremeyecek olan Türk Ticaret Filosu elbette ki daha ucuza gemiadamı çalıştıracak. İş bulamayanlar ne yapacak? Önümüzde iki seçenek var; birincisi yurt dışında istidam seçeneği, ikincisi de işsizlik, diğer mesleklere kayışlar ve göz dikişler. Hiçbir planlamanın olmadığı ülkemizde her iş düzensiz ve bir kaos içerisinde sürüyor. Bunca düzensizlik elbette ki bizi hiçbir yere ulaştırmayacaktır. Hem enerjisini boşa harcıyor, hem de har vurup harman savuruyor ülkemiz.

Diğer bütün iş kollarında olduğu gibi denizcilik mesleği de yıllardır sahipsizlik içerisinde avare avare dolanıyor. Dünya genelinde birçok ülke planlı bir şekilde adım atıyor ve yabancı bayraklı gemilerde gemiadamlarını hem istihdam ediyor hem de uluslararası arenada gemiadamlarının haklarını arıyor ve savunuyor. Peki bizim yetkililerimiz ne yapıyor? Kızmasınlar ama aynı tas aynı hamam. Hiç kimse görevini yerine getirmiyor. Kimse çalışmak istemiyor ve işleri birbirlerinin üzerine atmaya çalışıyorlar. Sanki hiçbiri bu sektörün meslektaşı değil. Kimse kendisini sorumlu da hissetmiyor.

Neler düzeltilmeli paylaşalım;

Denizcilik mesleğini yapmak isteyen çocuklarımıza öncelikle mesleği sevdirelim. Bu sevdirme süreci sonsuzdur. Sonuna nokta koyamazsınız.

Denizi seven gençleri kandırmayalım ve onlara mesleğin sadece popüler yanlarını değil, objektif bir şekilde kötü yanlarını da gösterelim ki ileriki meslek yaşantılarında hayal kırıklıkları yaşamasınlar. Çünkü hayal kırıklığı kötü ve üzücü olaylarla sonuçlanır her zaman.

Doğru beklentilerle donanmış gençlere denizciliği ancak ve ancak denizciler öğretebilir. Kısaca liyakat, meslek erbabı meselesi… Saçma sapan bölümlerden, alakalıymış gibi hocalar türetip denizcilik eğitiminin başına getirirseniz kendi havalarını çalarlar. Meslekte en zor olan safha, denizcilik mesleğini bilmeyen yöneticilere mesleği öğretmek olmuştur. Edebiyatçı, Balıkçı, Kimyager, Zıraatçi, Su Ürünleri, Antropolog, Fizikçi daha nicesi. Bütün farklı disiplinden gelenler denizcilik eğitiminden çıkmalıdırlar, yönetimdekiler de görevlerini bırakmalıdırlar. Aksi halde denizci kan ağlamaya devam edecektir. Üç tarafı deniz olan ama bir türlü o denizi göremeyen ülke olmaktan kurtulamayacağız.

Mesleğinin en üst seviyesine gelmiş olan Kaptanlar ve Çarkçılar yeni düzenlemeyle denizcilerin eğitilmesi meselesine dahil edilmelidirler. Denizciyi denizci yetiştirmedikçe deniz ticaret filolarınız kan kaybetmeye devam eder. Bu sebeplerle staja giden öğrenci gemide azarlanır durur. Yetiştirenlere gemideki amirleri tarafından sövülür, sayılır. Çünkü onu bir denizci yetiştirmemiştir. Yaşadık hep bunları…

Bizim denizcimiz dünya sularındayken diğer bazı denizcilere göre hiç tercih edilmezler. Çünkü dil bilmezler. İngilizce bilmeyen denizlerde çalışamaz ama bizim denizcimiz İngilizce bilmeden çalışır fakat sadece Türk gemilerinde. Yabancı gemilerde çalışan denizcimiz artık yok denecek kadar azdır. Bu kadar istihdam fazlası olan bir ülkenin yurt dışına açılmaktan başka çaresi yoktur. Yurt dışına açılmak için denizcileri denizcilerin yetiştirmesi gerekmektedir. Herkes kendi işini yaparsa memleket rahata kavuşur. Birileri gelir de ben denizcilik eğitimi veririm derse, ne filonuz kalır ne de geminiz, ne armatörünüz kalır ne de denizcilik şirketiniz. Bunun adı da armatörlük değil amatörlük olur. Maalesef bizler deniz taşımacılığında amatörüz.

Çokça duyduğumuz ve nedense inandığımız bir laf vardır. Kervan yolda düzelir… Ne hikmetse biz bir türlü düzeltemedik bu kervanı. Kabotaj kanunu çıkalı nerdeyse 100 yıl olacak, 2023 vizyonunda kabotajda kaç gemi olacak merakla bekliyoruz. Bu işte sınıfta kaldığımız açıktır. Ama birileri “hayır bizler sınıf atladık” diyor.
Atladık diyenler “Denizlerimizde dolaşan kaç tane yolcu gemisi var?” cevaplasınlar. Kabotaj’ın adı kaldı gemileri ve şirketleri yok oldu.

Gelin kervanı artık düzeltelim ama yolda değil. Önce kervanı bir durduralım. “Denizciler içeri! Olmayanlar dışarı lütfen!” diyelim. Yoksa yolda kervan yolunu şaşırıp bir türlü varacağı yere ulaşamayacak. Bu kervana kılavuz olarak denizciyi değil de başka bir ehli koyarsak nereye varacağız, yazık değil mi?

Doğru erbabın elinde öğrenci doğru yetişir. Eksik bilgi ile, yanlış bilgi ile donanmış, yetersiz denizcilerle dünya sularında yüzemezsiniz. Kendi memleketinizde yüzebilirsiniz ama dünyada maalesef olmaz. Keşke olsaydı, bu yöntem tutsaydı. Keşke her meslekten birileri denizci yetiştirebilseydi, bugün böyle mi olurdu? Ne tekniğini biliyoruz ne de önderlik edebiliyoruz. Birilerinin gölgesinde kendimizi kandırıyoruz.

Zora da hiç gelmiyoruz. Kolayı çok seviyoruz. Plan program yapmadan, geleceği düşünmeden hareket ediyoruz. Ne ufkumuzu genişletmek, ne de ufkun ötesini görmek istiyoruz. Kendimizi kandırıyoruz. Eğitim çok kafa yorulması gereken bir husustur. Ha deyince olmaz. Her detayı iyi düşünülmeli ve hesaplanmalıdır. Hele yolda hiç düzeltilmez.

Türk denizciliği dünyayı okuyabilecek denizcilere ihtiyaç duymaktadır. Bu özellikteki denizciler bu yapı ile yetiştirilmez. Hiçbir hedefe bizleri ulaştıramaz. Maalesef zamanımızı, paramızı, imkanlarımızı, insanımızı, geleceğimizi boşu boşuna harcıyoruz. Dünyayı algılayabilmek için ve okuyabilmek için ilk adım dünya insanı yetiştirmekten geçer.

Bu yapı ile denizci ülke ve millet olunmaz. Yol alınması imkansızdır. Sorunlara gerektiği gibi yaklaşılmamaktadır. Bir soruna bakışınız yanlışsa çözümünü göremezsiniz. Göremediğimiz de apaçık ortada. Ne dünyaca gemiadamlarımız var ne de deniz işletmecilerimiz. Ne yetişmiş deniz hukukçularımız var ne de brokerlerimiz. Yurt dışında kimse denizcimizin peşinden koşmuyor. Bu sadece denizciliğin sorunu da değil. Bu nüfus bu ülkeye sığmayacak kadar büyük. Dünyaya açılamayan bir iş gören kitlesi içeride büyük sıkıntıların sebebi olacaktır. Dünyada her alanda iş bulabilen yetişmiş insanımızın olması için eğitimimizi gözden geçirmeliyiz ve hatalarımızı düzeltmeliyiz.

Doğru kişilerle ve doğru meslek erbabıyla benim insanım, benim halkım pekala dünya denizlerinin en prestijli denizcisi olabilir. Bunu gerçekleştirecek ekibi kurmak zor değil. Çok kısa sürede çok büyük adımlar atılabilir. Ben buna inanıyorum fakat hatalardan vazgeçilmelidir. Boşa kürek çekilmemelidir. İş ehline verilmelidir. Bu değişiklikler ne kadar geç yapılırsa o kadar uzun yıllar boyunca sorunlar daha da büyüyecektir.

Selamlar. Saygılar…




Zeki YAŞAR
yasarzeki@hotmail.com

Kaynak: Gözlem, İnceleme

Eklenme tarihi: 29.04.2014




Share |
Bu yazı 5406 kez okunmuştur


Aşağıdaki bölüme makale ile ilgili yorumlarınızı yazabilirsiniz


Adınız Soyadınız:
Başlık:
YORUMUNUZ:


YORUMLARINIZ







Makaleler ana sayfasına geri dön >>



www.gemipersoneli.com   © Gemipersoneli.com - Tüm Hakları Saklıdır.  Kullanım Şartları  Gizlilik Prensipleri  İletişim